İslam Kalkınma Bankası Başkan Yardımcısı Abdulaziz bin Muhamed bin Zahir el-Hinai, sukuk için küresel bir ticaret platformu, işlem platformu ve etkin bir şekilde piyasa oluşturmanın son derece önemli olduğunu kaydetti.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Merkez Bankası ile İslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB) tarafından düzenlenen ''Küresel Finansal Reformlar: Değişen Düzenleyici Model ve İslami Finans'' başlıklı zirvenin ikinci gününde gerçekleştirilen son oturuma başkanlık yaptı.
İslam Kalkınma Bankası Başkan Yardımcısı el-Hinai, zirvenin ilk oturumunda yaptığı konuşmada, İslami finans kuruluşları için derecelendirmenin geliştirilmesi, ayrıca İslami uluslararası kredi enformasyon bürosunun kurulmasının önemine dikkati çekti.
Uluslararası İslami kredi enformasyon bürosu gibi bir büro ve İslami finans eğitiminde küresel akreditasyon gibi konulara değinen el-Hinai, İslami finansın büyümesinin reel ekonomiyle ilişkisini kuvvetlendirmek gerektiğini, bu konuda ülkeler arasındaki işbirliğinin çok büyük önem taşıdığını söyledi.
Sürdürülebilir ve etkin bir sınır ötesi likidite yönetim çerçevesi oluşturmak gerektiğini ifade eden el-Hinai, ''Burada sukuk önemli bir konu... Sukuk için küresel bir ticaret platformu, işlem platformu ve etkin bir şekilde piyasa oluşturmak son derece önemli. Ayrıca düzenleyicilerin aynı zamanda sermaye yeterliliği ve likidite gereksinimleri açısından sınırı aşan enstrümanları karşılıklı olarak kabul etmeleri de önem taşıyor'' şeklinde konuştu.
İslami finans alanındaki ''megabank'' projesine de değinen el-Hinai, likidite yönetimiyle ilgili çeşitli imkanları sunabilecek bu projeye ne kadar çok kurum katkı sağlarsa, o derece başarı elde edileceğini vurguladı.
''Reel ekonominin döngülerinden etkileniyorsunuz''
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın yönettiği son oturumda konuşan Lüksemburg Merkez Bankası Başkanı Yves Mersch ise yeni düzenlemelerin esas amacının finansal sistemdeki riskleri azaltmak olduğunu, bu konudaki genel anlayışın gelişmelerin sermaye artışı açısından önemli etkileri olacağını gösterdiğini söyledi.
Sermayenin artırılması ve likidite boyutuna işaret eden Mersch, şöyle konuştu:
''Genel olarak 'İslami finans, uluslararası krizden daha az etkilendi' diyoruz. Ancak şunu da söylemeliyim; evet bu doğru, daha az risk söz konusu. Ancak reel ekonomiye dayalı olduğunuzda, reel ekonominin döngülerinden de ister istemez etkileniyorsunuz. Finansal krizin reel ekonomide de etkileri söz konusu olduğu için, ikinci aşamada aslında İslami finans üzerinde de finansal krizden gelen etkileri görmek mümkün olabilir. Dolayısıyla İslami finansta hiçbir şekilde gelişmelerden izole olmak mümkün değil. İster istemez bu süreçler herkesi etkiliyor. İslami finans, tek başına bir adada çözüm gibi öngörülmemeli. İslami finans da küresel finansal dünyanın bir parçası. İslami finansın, küresel dünyaya entegrasyonu da bu açıdan önemli. Küresel kuralların oluşturulması sürecinde yer almalı.''
Yves Mersch, İslami finansı geliştirme alanında önceliğin uluslararası bir örgütlenme olması gerektiğine dikkati çekerek, uluslararası bir kuruluşun likidite yönetimi açısından çalışmaları yönetmesi, bunu da merkez bankalarının desteklemesinin faydalı olacağını söyledi.
''Basel III'e göre çalışamayız''
Merkezi Londra'da bulunan Gatehous Bank plc. Direktörü Brandon Davies ise İslam bankalarının Basel II ve Basel III'e uymaları bakımından sorunları ele almaya başladıklarını, Basel II'ye uygun çalıştıklarını belirtti.
Avrupa Merkez Bankası'ndan gelen birtakım kurallara göre davranmanın söz konusu olduğunun altını çizen Davies, ''Biz Basel III'e göre çalışamayız. Problemler ne- Stok likiditesinin tanımı icabı, devletin çıkardığı faiz ve tahvili elimizde tutmak zorundayız. Bunu tutamayız. Çünkü faiz veriyor. Merkez bankasında bir banka hesabı açabiliriz, ama maalesef faiz veren hesaplar dışında herhangi bir şekilde hesap açılamıyor. Bu da olmaz. Hepimiz kapıları kapatıyoruz demektir. Bu çok yazık'' şeklinde konuştu.
Malezya'da faaliyet gösteren CIMB Islamic Bank Berhad Üst Yöneticisi (CEO) Badlisyah Abdul Ghani de kendilerinin aslında sektörde İslama uygun şekilde sahip olanlarla olmayanlar arasında aracılık yaptıklarını söyledi.
Faaliyetlerini İslami sermaye piyasasında herhangi bir şekilde etkin bir düzenleyici çerçeve olmaksızın yapamayacaklarına dikkati çeken Ghani, düzenleyici çerçevenin aynı zamanda gerçek anlamda bir mevzuat gerektirdiğini, dolayısıyla işlerin ancak mevzuat, düzenleme ve hukuki çerçevenin hepsinin olması halinde yürüyebileceğini kaydetti. AA
Yazdır