Yazdır

Türk bankaları Mister’lara yaramadı

Tarih: 03 Nisan 2012 - 10:33

Yabancıların aldığı 14 Türk Bankası’nın yarıdan fazlası, krizin etkisiyle ya satıldı ya da satılacağı konuşuluyor

Kasabanın güzel kızıyız, talibimiz çok. “Bu cümleyi sıkça sarf eden Türk banka patronları, birbiri ardına sahip oldukları bankalardaki hisselerini yabancı finans devlerine satmak için yarışa girdi. 2002-2008 döneminde 14 Türk bankasının tamamı ya da hisselerinin bir bölümü Citibank, BNP Paribas, GE, Dexia, Fortis, Unicredit, National Bank Of Greece (NBG), EFG Eurobank, Bank Turan Alem, (BTA) gibi global ve bölgesel anlamda dev finans grupları tarafından kapışıldı. Türk bankaları rekor sayılabilecek fiyatlarla el değiştirirken, bankaları alan küresel finans grupları da önemli miktarlarda sermaye artışı yaptı.
El değiştirme dönemlerinde hemen hemen her bankanın yöneticisi Türkiye’nin kendileri için sunduğu fırsata istinaden güçlü yatırımlar yapacaklarını söylemişti. Ancak 2008 yılında başlayan küresel kriz dünya devlerinin oyun planının buzdu. Gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan yangın bu bankaları da etkilediği için tüm enerjilerini alevleri söndürmeye odakladılar. Bu da dünya devlerinin yüksek potansiyeline rağmen Türkiye’deki iştiraklerinden çıkmalarını zorunlu hale getirdi. Bu durumda bankaların Avrupalı ve Amerikalı finans devlerinin eline geçmesinden duyduğu rahatsızlığı 2006 yılında “Türkiye Bankalar Birliği Başkanı’nın ‘Mister bilmem kim ‘ olması, kabul edemeyeceğim bir durum’ diye özetleyen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin’in bu kaygısının gerçekleşme ihtimali azalırken, “Türk bankaları Mr.’lara yaramadı” söylemlerine neden oluyor. Öyle ki bu bankaların altı-yedi tanesi satılmalarının üzerinden henüz beş-altı yıl geçmişken bir kez daha satış masasına oturmak durumunda kaldı. Yangını söndürmek için farklı bölgelerdeki varlıklarını satışa çıkarma zorunluluğu yabancıların Türkiye’deki iştiraklerini de etkiledi. GE, Garanti Bankası’ndaki payını Banco Bilbao Vizcaya Argentaria’ya zor bir dönem yaşayan Fortis’in BNP’ye devredilmesiyle Fortis Türkiye’de BNP Paribas’ın Türkiye’de yüzde 50 ortak olduğu TEB’e devroldu. EFG Eurobank, Eurobank Tekfen’de sahibi olduğu hisselerinin (yüzde 70) satışı için sona yaklaşırken, Dexia ise Denizbank’ı satmak için görüşmeleri sürdürüyor. Benzer bir durum Yunan NBG için de söz konusu. Nitekim NBG’nin Türkiye’deki iştiraki olan Finansbank’taki hisselerinin bir bölümünü satabileceği konuşuluyor. Küresel krizden etkilenen ve devlet tarafından el konulan Kazak BTA’nın da Şekerbank’taki hisselerini satabileceği belirtiliyor. Hatta BTA’nın Şekerbank’taki payını satmak için Ruslarla görüştüğü bilgisi sıkça kulislere düşüyor. 2003 yılında Sitebank’ı alan Portekiz’in en büyük bankası Millennium BCP ise merkezdeki durumundan bağımsız olarak Türkiye pazarında istediğini bulamadı. Bankeuropa ismiyle başladığı Türkiye faaliyetini 2006’da Millenium Bank’ı Hüsnü Özyeğin’e satıp Türkiye pazarından çıktı. Son olarak Akbank’ın yüzde 20’sine sahip olan Citi de hisselerinin bir kısmını satacağını açıkladı. Kısacası, son 10 yılda yatırım yapan dünya finans devlerinin önemli bölümünün Türkiye’deki durumdan bağımsız bir şekilde merkezlerinde çıkan yangını söndürmek için pazardan çıktığı veya çıkmayı planladığı görülüyor. Ancak özelikle Avrupa ve ABD bankalarının yangını söndürmekle meşgul oldukları bir dönemde, bu bankalara yüksek potansiyele rağmen yoğun bir ilgi gözlenmiyor. İlginin sadece Körfez sermayesinden geldiği belirtiliyor. Ata Yatırım Araştırmadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nergiz Kasabalı, çok fazla yatırımcının olmadığı bir ortamda Körfez Bölgesi’ndeki yatırımcıların da fiyat konusunda sıkı pazarlıkçı olduğunu dile getiriyor. Kasabalı, satış sürecinde olan bankaların zamanında defter değerinin üç buçuk katı fiyatlara satıldığını ancak bugün bu rakamı yakalamanın mümkün görünmediğini belirtiyor. Körfez sermayesinin dışında Rus Sberbank’ın da Türkiye’ye ilgisi biliniyor.
Başkent Üniversitesi Ticari bilimler Fakültesi Bankacılık ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şenol Babuşçu, Körfez sermayesinin Türkiye’ye ilgisinin olduğunu ancak sektörde en fazla yüzde 10 civarında paya kadar çıkabileceğini savunuyor. Yeni oyuncuların yine Avrupa ve ABD’de çıkacağını vurgulayan Babuşçu, “Küresel krizi iyi değerlendiren ve fırsata çeviren gruplar Türkiye pazarına girecek. HSBC, İspanyol Santander ve İtalyan Intesa gibi finans gruplarının Türkiye’ye ilgilerinin yüksek olduğunu görüyoruz” diyor. Bir anlamıyla ikinci tur satışının başladığı bankacılık sektöründe konsolidasyon yaşanması ihtimali de var ama fiyatların aşağı gelmesi koşuluyla. Nitekim Kasabalı, büyük bankaların yüksek maliyet ve katma değer yaratılamaması nedeniyle satın almaya girmediğini belirterek, rekabette öne geçmek için Türkiye’deki bankalardan da talep gelebileceğini söylüyor. Tabii Türkiye pazarındaki potansiyele rağmen çıkmak durumunda kalanların yanında merkezlerin de sorun yaşamayan veya sorunlarını önemli oranda aşan yabancı finans devlerinin ülkemizden beklentisi yüksek. Oyakbank’ı satın alarak ismini değiştiren Hollandalı ING TEB’e ortak olan Fransız BNP, Yapı Kredi’de Koç Grubu ile eşit ortak olan İtalyan Unicredit ve 2001 krizi sonrasında Demirbank’ı alarak Türkiye pazarına ilk ve en uygun şartlarda giren HSBC ise Türkiye’den memnun. HSBC Grup CEO’su Stuart Gulliver, Türkiye’nin büyümek istedikleri kilit ülkelerden biri olduğunu belirterek, bunun organik büyümenin yanı sıra banka satın alma yoluyla gerçekleşeceğini söylüyor. Unicredit’in CEO’su Federico Ghizzoni ise geçen yıl yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “çok çekici bir Pazar “ olduğunu belirterek, “Hisselerimizi satma niyetimiz yok ve olmayacak” demişti. Sonuçta 2002 yılı sonrasında Türkiye’deki yabancıların payı yüzde 3’lerden yüzde 40’lara ulaştı. Ancak yaşanan küresel kriz Türk bankacılık sistemindeki yabancı payının endişe duyulan seviyelere ulaşmasını engelledi veya geciktirdi. Bu anlamda küresel kriz BDDK Başkanı Tevfik Bilgin’in “Türkiye Bankalar Birliği Başkanı’nın ‘mister bilmem kim’ olması kabul edemeyeceğim bir durum’ diye özetlediği kaygının gerçeğe dönüşmesinin önünü şimdilik kesti. Ancak Türkiye pazarına giren yabancıların bir kısma küresel kriz nedeniyle yaşadıkları yangını söndürmek için Türkiye pazarından çıksa bile yerlerini yeni yabancı oyuncular dolduracak. Babuşçu da Türkiye’de yabancı payının yüzde 40’lar civarında olduğunu belirterek, “Küresel kriz olmasaydı belki yabancıların payı bugün yüzde 70’lere çıkmıştı” diyor. Babuşçu, yeni satışların olması durumunda da yabancı payının azalmayacağını bu bankaların yeni yabancı finans kuruluşları tarafından satın alınacağının altını çiziyor. Babuşçu’nun dikkat çektiği gibi yabancının sattığı bir bankayı yine başka bir yabancı da alsa Türk Bankacılık sektöründe yabancı payının yeniden ivmelenmesi zaman alacağa benziyor. Aynı zamanda bugünkü yabancı hissedarlar Türkler gibi yüksek fiyattan satma şansına da bir süre daha sahip değiller.

Kenan Şanlı /Fortune

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/turk-bankalari-misterlara-yaramadi/345261