Uluslararası piyasalarda Yunanistan ile Troyka görüşmelerinin olumlu sonuçlanacağına ilişkin beklentiler ve şubat sonunda AB'nin yeni temelini oluşturacak mali birlik anlaşmaları satın alınıyor.
ABD piyasaları 2008 yılındaki kriz öncesi seviyelerine iyice yaklaştı. Avrupa'da ise Almanya borsası ağustos ayındaki kırılma sonrası en yüksek seviyelerini görmek üzere. Ocakta 475 milyon dolarlık net alımla yeniden Türkiye'ye dönen yabancı yatırımcıların alımlarıyla İMKB endeksi yaz sonundaki büyük düşüş sonrası yeniden 60 bin puan üzerinde tutunma çabası içinde. Bir nevi parasal genişlemenin etkisinde ve olumsuz gelişmeler bir kez daha görmezden geliniyor. Piyasalarda risk iştahı şimdilik devam ediyor. İki aydan beri piyasalara enjekte edilen taze para çıkışa geçmediği sürece bu durum piyasaları ayakta tutmaya devam edebilir.
İMKB endeksi vergi dairelerine bildirilen bilanço etkisi ile hisse bazında oldukça hareketli bir haftayı geride bıraktı. Son birkaç haftada yükselen endeks hisseleri dışında genele yayılan bir alım hareketi söz konusu oldu. Hızlı yükselen bazı hisseler diğerlerinde de alıcıların etkin olmaya başlamasına yardımcı olurken fiyatlar bir ay öncesine göre yüzde 15-20 aralığında yükseldi. Bu yükselişle ağustos ayındaki büyük kırılma noktasına da iyice yaklaşıldı. Önümüzdeki hafta Yunanistan hakkında belki de en önemli kararlar alınmış olacak. 130 milyar Euro'luk yardımın, AB maliye bakanları tarafından da kabul edilmesi durumunda en önemli eşik aşılacak. Ancak Yunanistan hükümetinin borçla mücadelesi AB tarafından yeterli bulunmuyor. AB komisyonu bu noktada 2020 yılına kadar toplam borçların gayri safi milli hasılaya oranının yüzde 120'ye kadar indirilmesini neredeyse imkânsız görüyor. Bu konu belki AB'nin yola Yunanistan ile devam edip etmeyeceği konusunda zaman zaman büyük tartışmalara girmesine yol açarken, küresel piyasalarda yatırımcıların risk iştahını zayıflatıyor.
Petrol fiyatlarının son haftalarda yükselişe geçerek 2008 yılı zirve noktalarına oldukça yakın seyretmesi ve Ortadoğu'da zaman zaman spekülatif de olsa savaş riskinin olması ekonomiler için tahribat yapacak nitelikte. Hazineler şimdiden bu yeni petrol faturasını nasıl karşılayacaklarını düşünmekteler. Türkiye'nin işsizlik oranı hızlı büyüme ile beraber düşüş eğilimini sürdürüyor. Ancak ocak ayında vergi kalemlerinin önemli oranını sağlayan otomotiv satışlarının yüzde 34,2 oranında düşüş göstermesi ve kredi hacmindeki daralma, büyümeden feragat edecek Türkiye'nin bütçe konusunda 2011 yılına oranla biraz daha kırılgan olabileceğinin bir işareti.
Borsadaki şirketlerin 2011 yılı performansları aşağı yukarı belli oldu. Açıklanan bilançolar ve borsadaki fiyatlar tam olarak örtüşmese de genelde pozitif yönde olduğu söylenebilir. Birçok sektörde açıklanan kâr rakamları beklenildiği gibi. Bilişim sektörü altın çağını yaşıyor. Otomotivde müzmin bir şekilde zarar edenler hariç genelde iyi rakamlar var. Çimento sektörü halen Irak pazarının canlılığı nedeniyle oldukça kârlı. Artık gözler verilecek temettü ve sermaye artırımlarında. Ayrıca mart sonunda bağlanacak bilanço beklentileri de belki mart ortasından sonra satın alınmaya başlayacak ve sektörel hisse değişimleri hızlanacak.
Galatasaray hisseleriyle ilgili sorular
Hafta içinde yazıldı çizildi. Galatasaray hisseleri şike süreci sonrasında en olumsuz etkilenen hisseler oldu. Oysa Galatasaray'ın adı şike davasında bile yok. Üstelik puan sıralamasının en üstünde yer alması ve şampiyonluğun en kuvvetli adayı olması açısından bu denli düşmesini gerektirecek bir durum söz konusu olmamalıydı. Geçen hafta açıklanan yüksek bedelli sermaye artırımı kararı sonrası bile hissedeki düşüş hız kesmedi.
Ben de özetle şu soruları sormak istiyorum: Galatasaray hisselerinin fiyatı 300 lira iken Borsa'da satışa geçerek yaklaşık bir milyon lot yani ortalama 200-300 lira arasında 250 milyon liralık gelir elde edilmesine rağmen fiyatların düşüş göstermesinin izahı ne? Eğer kulüp hisseleri yeniden alacaksa bedelliye katılımı gerçekten ister mi? Yoksa katılmayanların paylarını almak daha mı caziptir? Ayrıca bu hisseleri gerçekten borsada gerçek yatırımcılara sattılarsa nasıl geri alacaklar? Bu soruların cevabı önemli.
Petrol fiyatları, parite bazında 2008 rekoruna koşuyor
Dünya ölçeğinde parasal genişlemenin devam etmek zorunda olması belki hisse senetleri piyasalarına olumlu etki ediyor ama petrol fiyatlarının 2012 yılında beklentilerin ötesinde artış göstererek 107 dolardan 120 dolara (% 13) kadar yükselmesi ekonomiler için pek de hayra alamet değil. 2008 yılındaki büyük kriz öncesi 147 dolara kadar yükseldiği sırada Euro/dolar paritesi 1,60 seviyesindeydi. Oysa şu an parite 1,31 seviyesine yakın seyrediyor. Dolayısıyla paritenin şu anki durumu baz alındığında 120 dolar olan petrol fiyatı 146 dolara denk geliyor. Enerji ithalatının büyük bir bölümünü oluşturan petroldeki bu artış, yeni bir enflasyon ve maliyet artışını da beraberinde getirebilir.
İsrail-İran gerginliği ve Suriye'de yaşanan olayların daha da büyüyeceği endişelerinin yanı sıra ABD ekonomisinin iyileşme sinyalleri vermesi gibi diğer etkenler, spekülatif hareketleri petrol üzerinde yoğunlaştırdı. Petrol üreten ülkeler bu durumdan son derece hoşnut gözükmeye devam ediyorlar. İran hatta İsrail bile bu gerilimden faydalanmaya devam ediyorlar. Zaman zaman piyasalarda fiyatların yükselmesine yol açan yalan haberler bile bu kaynaklardan çıkıyor. 2008 yılında zirve yapan petrol fiyatları, bu kez güçlenen dolara rağmen 120 dolara çıkmış durumda. Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere ekonomileri zorlayacak fiyatlar, uzun soluklu olursa başta cari açık olmak üzere yeni bir stagflasyon habercisi olabilir...
Selim Işıklar/ZAMAN