Yazdır
Geçen yıl Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, “sukuk” (faizsiz bono) ile Körfez ülkelerindeki paraları Türkiye’ye çekmek için düzenlemeler yapılacağını açıklamıştı. Güngör Uras da bu konuda çok aydınlatıcı bir yazı yazmıştı. Sukuk, Müslümanların faizsiz bonosu. Bono sahibine faiz yerine başka isimler altında ödeme yapılıyor. “Şeriat” kaidelerine göre, ürün karşılığı borçlanma “Muzara”, sulama karşılığı borçlanma “Musaqa”, ağaçlandırma karşılığı “Mugarasa” diye adlandırılan çeşitli borçlanma yolları var. Güngör Hoca’nın yazdığına göre, Körfez ülkelerinde faizsiz yatırım araçlarına 1.2 trilyon dolar civarında para bağlanmış durumda.
Uluslararası sermaye ve yatırım şirketi Mineks’in Başkanı Dr. Bülent Göktuna’nın anlattıklarına bakılacak olursa, önümüzdeki dönemde ekonomimizde “sukuk” kendisine geniş. yer açacak. Geçtiğimiz hafta görüştüğüm Göktuna’nın verdiği bilgiye göre, bu yıl Batı’dan Türkiye’ye gelen yatırım büyük ölçüde azalacak. Avrupa ve ABD kendi krizinin yaralarını sarmaya uğraşıyor. Bu yüzden dışarıya açılırken çok temkinli davranıyorlar. Ayrıca, Amerikalı kredi kuruluşları Türkiye’ye yatırım yapacakların işlerini zorlaştıran pek çok kural koymuş durumda. Dolayısıyla, batılı yatırımcı için Türkiye bir süre öncelikli ülke olmayacak. Buna karşın, Türkiye nakit zengini Arap ülkeleri için bir cazibe merkezi haline gelecek. Avrupa’daki kriz yüzünden, Arap yatırımcılar Türkiye’ye yönelecekler.
Mineks'in Başkanı Dr. Bülent Göktuna aynı zamanda Mayıs ayında Antalya Belek'te, Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası'na ev sahipliği yapacak National Golf Club'ın da başkanı.
Gıda, sağlık, lojistik...
Bülent Göktuna, bu yükselen dalgada yer almak üzere, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden ortaklar bulmuş. 2 milyar dolarlık bir “sukuk finansman” şirketi kurmak üzere kolları sıvamış. Türkiye’de bankaların kullandığı sukuk modelini bu kez sanayide kullanmayı, enerji özellikle de elektrik üretimi alanında faaliyet yapan şirketlerden hisse almayı planlıyor. Bülent Göktuna, 30 yıldır Arap yatırımcılarla çalışıyor. Arapların asla ihaleye girmediklerini, zor karar verdiklerini ve ancak patron seviyesindeki ilişkilerle ikna olduklarına dikkat çekiyor. Önümüzdeki dönemde, Arap yatırımcıların Türkiye’de lojistik, sağlık ve tarım alanında yatırım yapacaklarını öngörüyor.
Fatoş Karahasan/Milliyet