Başkan konuştukça piyasalar karışıyor, piyasalar karıştıkça Başkan daha çok konuşuyor.
“1,350 milyon dolarlık döviz ihalesi açacağız ama 50 milyon dolarlık satacağız” diyor, herkes birbirine bakıyor.
“İstisnai günlerde daha fazla döviz satarız” diyor insanların kafası karışıyor. Bugün istisnai gün değilse hangi gün istisnai olacak diye birbirlerine soruyorlar.
“Dolar bütün paralara karşı değer kazanıyor, TL’ye karşı da kazanması normal” diyor. Bakıyorsunuz Doların değer kazandığı Euro da TL’ye karşı değer kazanıyor.
“Atacağımız her adımı önceden anlatacağız, açık olacağız” diyor, istisnai günden kastınız nedir denince “onu bize bırakın” diyor.
Benim bildiğim, Merkez Bankası Başkanları çok fazla konuşmamalı. Yılda iki, bilemedin üç kez, daha fazla değil.
Başkan anlatıyor, anlatıyor. Zorunlu karşılık diyor, likidite diyor, dış piyasalar diyor, faiz koridoru diyor, her şeyi diyor ama faize gelince “koridor”dan ötesini diyemiyor.
Merkez Bankası’nın politika faizi var ama faiz politikasına giremiyor. Siyasilerin faiz konusunda yaptığı açıklamalar, çeşitli yorumcuların “faiz lobisi” sloganını kullanarak yaptığı bilim dışı yaklaşımlar Merkez Bankası’nın elini kolunu bağlamış, faiz politikasını kullanmasına engel olmuş görünüyor. Sorun budur.
Merkez Bankaları yasalar yazdığı için bağımsız olmazlar, kurumu yöneten kişiler, ellerindeki politika araçlarını kimsenin etkisi altında kalmadan kullanabiliyorsa bağımsız olurlar.
Piyasa ekonomisinde, çözülemeyen sorunları piyasa çözer. Merkez Bankası faizi artıramıyorsa piyasa artırır. Dün Başkan konuşurken gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 10,80’den başlayarak 11,07’ye yükseldi. Yükseldi ama insanların kafasındaki faiz ile Merkez Bankası ilişkisi soru işareti olarak kalmaya devam etti. Faizi artıramamanın yarattığı soru işareti piyasalarda faizi artırmanın yaratacağından daha fazla etki yaratıyor.
Ne diyor Çinli bilgeler: “Balık tutmak için ağaca çıkılmaz”
Mahfi Eğilmez
Yazdır