Dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan'ın Türkiye Direktörü Philip Reuter, 2011 ekonomisinin küresel ölçekte zorlu geçtiğini, ancak Türkiye'nin başta otomotiv, savunma ve yenilenebilir enerji olmak üzere çeşitli sektörlerde başarılı olduğunu, göz önünde olan sektörel başarıların yanı sıra tekstil sektörünün yeniden sahne almasıyla perakende piyasasında istikrarlı bir büyüme kaydedildiğini gözlemlediklerini belirtiyor.
Sektörlerin performansı yüksek
Hükümetin piyasaları daha da ileriye taşıyacak birçok önemli projeyi duyurduğunu dile getiren Reuter, Marmara Bölgesi'ne yönelik altyapı projeleri ve İstanbul'da hızla hayata geçen uydu kentlerin yanı sıra Türkiye genelinde yapımı süren hızlı tren ve karayolu projelerinin bunlardan bazıları olduğunu ifade ediyor. Reuter, otomotiv sanayine yönelik daha spesifik temeller atıldığı ve tedarikçiler açısından önemli beklentiler oluştuğunu, savunma programlarında ise doğrudan yabancı sermayeye cazip gelecek önemli gelişmeler kaydedildiğini, çarpıcı ilerlemelerden birinin de yenilenebilir enerji sektöründe başta güneş ve hidroelektrik olmak üzere 2012 yılında büyümeyi etkileyecek cazip bir noktaya ulaşılmış olduğunu vurguluyor.
2012'de tersine beyin göçü yaşanacak
Gelişmeleri değerlendiren Reuter, söz konusu faktörlerin Türkiye'nin uzun vadeli eğilimlerden biri olan tersine beyin göçüyle sonuçlanacağını belirtiyor, dünyanın birçok ülkesinde faaliyet gösteren nitelikli ve deneyim sahibi Türk uzmanların 2012 yılında üst düzey pozisyonlarda görev almak üzere yurda döneceğini, beraberlerinde bilgi birikimlerini de getireceklerinin altını çiziyor. Reuter, bu gelişmenin alım gücü açısından Türkiye'deki ücret altyapısının (alim gücü) gelişmiş ülkelerle eşit düzeye ulaşması anlamına geleceğini ileri sürüyor. Bununla birlikte Reuter, tersine beyin göçünün aynı zamanda stratejik kentleşme projelerine hız kazandıracağını, şirketlerin kentsel bölge ve beldelere yönelik yeni iş modellerine odaklanmaya başlayacaklarını da sözlerine ekliyor.
Birleşme ve satın almayla hızlı büyüme
Reuter, bir diğer önemli gelişmenin mali açıdan iyi durumda olan şirketlerin uluslararası bir yapıya ulaşması olacağını söylüyor. 2012 yılında ilk 100 şirket sıralamasının başında yer alan bazı şirketlerin, komşu ülkeler ve dikey pazarlarda gerçekleştirecekleri birleşme ve satın almalarla portföylerini genişleteceklerini belirten Reuter, söz konusu şirketlerin finansal büyümesinin ise yılın ikinci yarısında halka arz yoluyla sağlanacağının altını çiziyor.
2012 yılı için bir başka trendin, piyasaların ve ticari kuruluşların gelecek nesil sosyal medya aracılığıyla gerçek zamanlı etkileşime daha çok ihtiyaç duymaları olacağını belirten Reuter, bu alanda yeni aktörlerin ortaya çıkacağını, bireysel etkileşime yön verecek yeni ticari modellerle karşılaşılacağını ifade ediyor. Reuter, söz konusu gelişmenin mobil alanda yeni çözümlere ve düzenlemelere duyulan ihtiyaçlara yön vereceğini de belirtiyor.
Uluslararası konjonktür Türkiye'den yana
Arap Baharı ve küresel mali krizin etkisinin kuşkusuz Türkiye için de büyük bir soru işareti olduğunu ifade eden Reuter, bu olayların etkilediği bölgelerin ne zaman yatışacağına ilişkin belirsizlik bir kenara konulduğunda Türkiye'nin her bakımdan kazançlı çıkacağının rahatlıkla söylenebileceğini ileri sürüyor. Reuter, Türkiye'nin stratejik konumu ve istikrarlı yapısının, Arap Baharı'nı takip eden süreçte Türkiye'deki yerleşik şirketlerin faaliyetlerine avantaj sağlayacağını, dolayısıyla Türkiye'nin merkezi bir ülke olmaya ilişkin öneminin daha da artacağını, bu durumun yabancı yatırımcıların yerli şirketlerle başta AR-GE olmak üzere çeşitli alanlarda ortaklıklarını artıracağını söylüyor.
Reuter, tüm faktörler göz önüne alındığında, özet olarak Türkiye'nin 2012'ye dönük uluslararası büyüme planları açısından 'kilit ülke' olmasını, önlerinde büyük fırsatlar duran yerli şirketlerin verimli iş ortaklıkları kurmalarını beklediğini belirtiyor.
Yazdır