Türkiye’de döviz kuru ile borçlanma 2007 ve 2008’de moda olmuştu. Düşük faizli Japon Yeni ve İsviçre Frangı’nın cazibesine kapılan 200 bin banka müşterisi o güne kadar ismini bile duymadıkları para birimi üzerinden yüz binlerce lira borca imza attı. 2008 krizi sırasında yendeki aşırı değerlenme, kredi taksitlerinin birçoğunu ödenemeyecek düzeylere taşıdı. Öyle ki son bir yıllık süreçte Japon Yeni ve İsviçre Frangı kurlarının aşırı değerlenmesi sonucu, kredi aldığında bin 500 lira ödeme hesabıyla ev alanların bugün ödemeleri gereken taksit miktarı 3 bin 500 lirayı aşmış durumda. Bu açmazdan kurtulmak için evini satıp bankaya olan kredi borcunu kapatmayı düşünen mağdurlar ikinci bir şok yaşamış ve iki yıldır ödedikleri kredilerinin peşin kapama bedelinin, aldıkları anaparanın ikii katına yaklaştığını görmüşler. 2008-2009 yılları arasında açılan davalarda da mahkemeler tüketici aleyhine kararlar vermişti. Ancak İzmir’de açılan bir dava neticesinde Yargıtay’dan imzalanan sözleşmenin müşteriyi korumayan şekilde hazırlandığı yönünde yeni bir karar çıktı. Bu kararla birlikte dövizzede dosyası yeni bir sürece girdi. Bu davayı emsal gösterip tüm mağdurların haklarını arayabileceği bir ortam doğdu. Kendilerini “yenzede” diye ifade eden kitlenin şimdi daha umutlu olmaları gerektiğini söyleyen Rehber hukuk Bürosu Avukatı Ahmet Çetinkaya, bilirkişi raporları ve mahkeme kararları ile bankaların hukuka aykırı olarak yaptıkları sözleşmelerin mahkeme tarafından yapılacak müdahale ile tüketici lehine yorumlanması kaçınılmaz diyor ve ekliyor: “Yenzedeler’in bilinçlendirilmesi için Dövizzedeler Derneği tarafından düzenlenen toplantılarda mağdurları yasal hakları konusunda bilgilendiriyoruz. İsviçre Frangı mağduru olan yaklaşık 45 müvekkilimiz adına tüketici mahkemesinde dava açılması için hazırlıklarımızı tamamladık. Dava açacakların sayısının ise 10 binleri geçeceği kanaatindeyiz.” diye anlatıyor. Ekonomist
Yazdır