40 milyar dolara ulaşan servetiyle Amerika’nın ikinci en büyük zengini olan Warren Buffett, 15 Ağustos’ta New York Times’a bir makale yazdı. Bu makale, o sıralarda borçlanma limiti dolan ve siyasal bir krize yol alan Amerika’da birden gündeme oturdu. Çünkü Başkan Obama’nın niyeti; harcama kısıntısına gitmek kadar, geliri de artırmak yani fazla kazananlara yönelik olarak vergi artışı sağlamaktı. Kongre’deki çoğunluk olan Cumhuriyetçiler ise buna karşı çıkıyorlardı.
Borç krizi geçici olarak çözülmüş olsa da bütçenin toparlanması ve borç yapısının rahatlatılması gerekiyor, bu konuda tartışma ve siyasal kutuplaşma henüz çözülmüş değil. İşte Buffet’ın yazdığı yazının yankıları bu açıdan hâlâ devam ediyor. Buffet’ın yazdıkları, sadece ABD’de değil krizle baş etmeye çalışan ülkelerde de tartışma yarattı.
Buffet’ın makalesinin başlığı, ‘Süper zenginleri el üstünde tutmaktan vazgeçin’di. Buffet yazısına, siyasal arenadaki liderlerin ‘ortak fedakârlık’ istediklerini ama zenginlere pek de dokunulmadığını söyleyerek başlıyordu. Zenginlerin şu ya da bu şekilde orta sınıfa göre daha düşük oranda vergi ödediğini anlatan Buffet; uzun bir süre boyunca milyarder dostu Kongre tarafından el üstünde tutulduğunu ama artık ‘fedakârlığa ortaklık’ konusunun ciddiye alınması zamanının geldiğini, yani zenginlerin daha fazla vergi ödemesinin zamanının geldiğini yazıyordu.
Zenginin vergisi düşük
Buffet’ın kendinden verdiği örnek şöyleydi: 2010’da kişisel gelir vergisi başta olmak üzere topu topu 6.9 milyon dolar ödemişti. Bunun ‘çok para’ görünebileceğine ama orana bakılması gerektiğine işaret ediyordu. Buffet’ın ödediği bu vergi miktarı, vergiye tabi gelire oranlandığında yüzde 17.4 çıkıyordu. Oysa Buffet, “Benim ofisimde çalışan 20 kişinin vergi oranından en düşüğü benimki” diyordu. Buffet’ın ofisinde çalışanların vergi oranları yüzde 33 ila yüzde 41 arasında, ortalaması ise yüzde 36 idi!
Bir yatırım kuruluşu, ABD vergi idaresinin (IRS) verilerinden yola çıkarak 1 milyon dolar ve fazla yıllık kazancı olanların ödedikleri vergi oranını yüzde 28.7 olarak hesaplamış. Eğer vergi oranı yüzde 35’e çekilseydi bu kesimin 2009’da ödeyeceği vergi miktarı 41 milyar dolar daha fazla hesaplanmış. Bu tutar 10 yıllık bir vadede 410 milyar dolar demek olacak. ABD’deki bütçe açığının 10 yılda toplam 6 trilyon dolar olması bekleniyor. Yani zenginlere dönük ilave vergi artışı hiç de az olmayan bir katkı sağlayacak.
Ya bizim zenginimiz
Burada ister istemez akla ülkemizdeki durum geliyor. ABD’de toplam vergi gelirinin yüzde 80’i kişisel gelir vergisi ve istihdam vergisinden geliyor. Bizde ise tersi yani vergi gelirlerinin yüzde 70’inden biraz fazlası KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerden kalanı gelir vergisinden oluşuyor. Bırakın zenginden vergi almayı, devlet zenginini bile tanımıyor.
Buffet’ın talep ettiği biçimde geliri yüksek kesimin vergilerinin arttırılması, krizin yükünün ya da fedakârlığın biraz da çok kazananlarca üstlenilmesine yol açacak. Ya bizde? Bizim fedakârlığı biraz üstlenmesini isteyebileceğimiz yeterince ‘kayıtlı’ vergi mükelleflerimizin olduğu bile söylenemez! Hem gelir vergisi ödeyenimiz yok hem de sayısız vergi affı, sosyal güvenlik prim affı yapan bir ülkeyiz. Vergiyi zamanında ödememe kayıp değil kazanç. Şöyle olacak: Küresel dalga ile ekonomik yavaşlama olduğunda vergi gelirleri azalacak. Hayır, gelir vergisi azaldığı için değil, harcamalar azaldığı için dolaylı vergi tahsilatı da azalacak. Sonra diyeceğiz ki “Ne yapalım dış dalgayla kriz geldi.” Krizden kayıplı çıkacak olan yine, işini kaybedecek olan düşük gelirli hanehalkı olacak.
UĞUR GÜRSES - radikal
Yazdır