Yazdır

ABD krizi aşılmazsa durum vahim!

Tarih: 25 Temmuz 2011 - 07:39

Hafta içinde birbiri ardına yapılan 'dikkat kriz geliyor' uyarıları piyasalarda anında yankı buldu

 Önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın, "Yaklaşan kriz Türkiye'yi de etkileyebilir. Hazırlıklı olmalıyız." sözleri; ardından AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin dünya ekonomisi üzerinde kara bulutların gözükmeye başladığını ifade ederek bu durumun Türkiye'ye olumsuz etkisi olacağını ve çok tartışılan "Fazla harcamayın, ne varsa tutun." sözleri piyasalarda tedirginliğe sebep oldu. Krizin vurması beklenen ülkelerin borsaları yüzde 9'a varan yükselişler yaşarlarken, İMKB bir haftada yüzde 4,50 değer kaybederek 60 bin puan sınırının altına geriledi. Borsa'daki sert düşüşe karşı döviz ve altın fiyatları yüzde 4'e varan yükselişler kaydetti. Piyasalarımızdaki bu sert ve negatif yöndeki dalgalanmanın aksine Yunanistan başta olmak üzere Avrupa ve ABD borsaları haftayı önemli artışlarla tamamladı. 

 


Genel seçimlerin ardından beklenti kaybına uğrayan piyasaların hassasiyetleri de artmış durumda. Borsa, 70 bin puanı gördükten sonra cari açık yüzünden not artışı beklentilerinin adeta askıya alınmasıyla düşüş yaşıyor. Buna rağmen Türkiye'nin önemli artıları söz konusuydu. Enflasyon ve işsizlikteki düşüş, rekor büyüme ve bütçe dengesini tutturan nadir ülkelerden biri olması Türkiye'nin kozları. O halde nedir bizi etkileyecek olan kriz? Teknokratların açıkça söyleyemediği durum Türkiye aşırı iyimserliğin de etkisiyle harcamalarda ölçünün kaçmış olması. Dünya petrol fiyatları uzun süredir 120 dolar sınırında hareket ediyor. K. Afrika ve Ortadoğu'daki belirsiz durumun inşaat sektörü başta olmak üzere olumsuz etkileyebileceği göz ardı edilmiyor. Dolayısıyla Avrupa ve Amerika'nın içinde bulunduğu çıkmaza göre daha iyi durumda olmasına karşın, aşırı ısındığı söylenen Türkiye'nin muhtemel krizde cari açık sebebiyle hedefte olduğu görülüyor. Ancak şunu da hatırlatmak isterim: 2008'de küresel kriz döneminde dikkatli bir şekilde kriz kelimesini ağzına almayan teknokratların, bu kez 'yaklaşan krizden etkilenebiliriz' uyarıları en çok Türk piyasalarını vurdu. Aslında uyarı yapılırken zaman zaman yanlış anlaşılmalar da söz konusu olabiliyor ya da bazen bilinçli bir şekilde konuşmanın bir bölümü alınıp flaş haber olarak piyasalar etki altında bırakılabiliyor. Bu sebeple açıklamalarda kelimeleri daha özenli seçmek gerekiyor.
Türkiye'yi Batı ülkelerinden ayıran en önemli özelliği, hızlı büyümesi ve dinamik yapısı bu defa karşısına sanki handikap olarak çıkarılmış durumda. Borç krizi yaşayan ülkelerin yavaş büyüme ve borç sorununun domino etkisiyle yayılacağı endişeleri var. Yunanistan'a yönelik kurtarma kararına rağmen AB ülkeleri ve ABD'deki sancılar devam ediyor. Bu nedenle Sayın Babacan'ın dikkati çektiği bu iki durumun Türkiye'yi de doğal olarak etkilemesi beklenir.
İhracatımızın ağırlıkta olduğu Avrupa'daki kemer sıkma politikaları Türkiye'nin ihracatını baltalayabilir. Öte yandan yeni ticari pazarlarımız açığı kapatana kadar dış ticaret dengemiz açık vermeye devam eder. Bu noktada siyasi istikrar Türkiye'nin en büyük kozu. Zira ABD ve Avrupa'nın bir de siyasi sorunları var. Kriz çözme mekanizmaları, zayıf hükümetler yüzünden bir türlü işlerlik kazanamıyor. Aynı şekilde ABD'de de Temsilciler Meclisi seçimlerinde dengeyi Cumhuriyetçiler'e kaptıran Demokratlar Kongre'deki kırılgan yapı sebebiyle istenilen kararları almakta zorlanıyor. Türkiye'deki teknokratların 'biz de etkileniriz' derken kastettikleri, artan cari açık ve kredi hacminin zamanla bir borç sorununa doğru gideceği endişesi.
Piyasalar önümüzdeki haftalarda hangi yönde hareket edebilir? Bu hafta endeksi dolar bazında inceledik. Endeks haftayı dolar bazında son bir yılın en düşük seviyesine gerileyerek 35 bin 312 seviyesinden kapattı. Ana destek noktasına doğru ilerliyor. 2 Ağustos'ta ABD borçlanma limit artırımına çözüm bulunursa bilanço beklentileri endeksi geçici bir süre toparlayabilir. ABD Merkez Bankası'nın bundan sonraki tavrı da oldukça önemli. Üçüncü niceliksel gevşeme sinyali piyasalar tarafından bir can simidi olarak görülüyor. Eğer bu can simidi gelmezse finans piyasaları maalesef bir düzeltme yapacak. Bu yönde bir sinyal gelirse durum değişebilir. Ancak görünen o ki genel trendler artık daha çok aşağı yönlü baskıların devam edeceği yönünde.

 
Dolar zirveye yaklaşıyor
Krizde ABD ve Avrupa ülkeleri olmasına rağmen hafta içindeki krizin Türkiye'yi de etkileyeceği açıklamaları ve kredi derecelendirme kuruluşunun cari açık uyarıları dövizin ateşini yine yükseltti. Dolar lira karşısında 17 ayın en yükseğine çıkarak 1,70 lirayı test ederken, Euro TL karşısında tüm rekorları kırarak haftayı 2,43 seviyesinden kapattı. Böylelikle son bir yılda dolar lira karşısında yüzde 11 yükselirken, Euro yüzde 24 artmış oldu. Uluslararası piyasalarda yaşanan belirsizliklere rağmen Euro'nun ve doların lira karşısında yükselmesinde şüphesiz en büyük etken cari açıktaki artış olarak görülebilir. Ancak unutulmamalıdır ki kriz ABD ve Avrupa'da. Bu para birimleri gelişmekte olan ülke paralarına karşı geçici olarak yükselse de uzun vadede kaybetmeye devam edecek. Kısa vadede ise hükümet içinden yapılan kriz uyarılarını dikkate alan piyasalar şimdilik dövizdeki yükselişi seyrediyor. 2008 ekonomik krizi sırasında uluslararası piyasalarda dolar 1,8 liraya yükselmiş, iki yıl sonra 1,39 seviyelerine kadar gerilemişti. Euro'nun zirveyi aşmasının ardından doların da 1,7 lirayı aşması halinde 1,75-1,82 lira seviyelerine kadar yükselme ihtimalinin arttığını görüyoruz.
Selim Işıklar/Zaman

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/abd-krizi-asilmazsa-durum-vahim/320480