Trends
Bay DenizBank
12 Mayıs 2011
(c) TRENDS 2011.
Aralık sonundan bu yana, Hakan Ateş, DenizBank’ın kurucu Genel Müdürü sıfatıyla, Dexia Grubu Yönetim Komitesinin bir Üyesi. DenizBank’ı 1997’de, bir otel odasında kuran Ateş, yeni doğmuş bu bebeğini ülkenin dokuzuncu bankası haline getirdi ve bunu Türkiye’deki 2001 finansal krizini atlatarak başardı. Son derece dinamik tarzıyla her an, her yerde olabilen bu adam tam bir girişimci ruhuna sahip. Dosyalarına, en ince detaylara kadar hakim, personelini çok iyi tanıyor. O, DenizBank’ın temel direği ve bankanın ta kendisi. 52 yaşında olan ve banka çalışanlarının “Hakan Bey” diye hitap ettiği Ateş, büyük bir Avrupa bankasının Yönetim Komitesi organında görev yapan tek Türk.
TE
Dexia, Türkiye kartını sonuna kadar oynuyor: POZİTİF ANLAMDA “PATLAYAN” BİR BANKACILIK PİYASASI
Sébastien Buron, İstanbul
12 mayıs 2011
(c) TRENDS 2011.
Yeniden yapılanma sürecine devam eden Fransız-Belçikalı finans kuruluşu Dexia, Türkiye’de bulunan büyük iştiraki DenizBank’a çok güveniyor. Hatta bazı hissedarlara göre, belki de gereğinden fazla güveniyor...
SÉBASTIEN BURON, İSTANBUL
“Dexia hiçbir şey satmıyor.” Her yıl yüz yeni şube. Altın değerinde bir banka. Dexia yönetimi ve Dexia hissedarları arasında görüş ayrılığı mı var?
DenizBank’ı satmak mı? Dexia CEO’su Pierre Mariani için böyle bir şey kesinlikle gündemde değil. Fransız CEO, Dexia’nın başında olduğu sürece, böyle bir şey söz konusu değil: DenizBank, Dexia’nın ayrılmaz bir parçası olmaya devam edecek. Mariani birkaç gün önce İstanbul’da “DenizBank’ı satma niyetimiz yok” cümlesini defalarca ve ısrarla söyledi. Dexia Grubu’nun yine söylentilere konu olduğu bir dönemde, Pierre Mariani, Belçika, Fransa ve Lüksemburg basınını, Dexia’nın Türk iştirakini tanıtmak üzere İstanbul’a davet etti. Söylentiler bu sefer Grubun sermaye artırımı ihtiyacı etrafında değil kriz sonrası düzlüğe çıkma sürecine yardımcı olabilecek aktif satışları etrafında dönüyordu.
İstanbul gezisi, Dexia’yla ilgili bu yeni söylentilerin ortaya çıkmasından çok daha önce planlanmıştı. Tabii şu da var: Bir avuç dolusu gazeteciyi, DenizBank’ın satılık olmadığına ikna etmek için İstanbul Boğazı’na götürmekten daha iyi ne olabilir. Dexia’nın stratejik komitesinin, gruptaki çeşitli iş alanlarını incelemekte olduğu biliniyor. Belçika’daki sigorta şirketi (Dexia Insurance Belgium), portföy yönetimi şirketi (Dexia Asset Management), Royal Bank of Canada’yla ortaklaşa kurulmuş olan fon yönetimi şirketi (RBC Dexia) ve hatta DenizBank’ın incelenen şirketler arasında olduğu söyleniyordu. Ama birinci ağızdan, işin aslı şu: Avrupa Komisyonu ile görüşülmüş olan yeniden yapılandırma planında yer alan şirket satışları haricinde, yani kamu finansmanı alanında faaliyet gösteren İtalyan ve İspanyol iştirakleri (Sabadell ve Crediop) ve küçük bir şirket olan Türkiye’deki sigorta şirketi (DenizEmeklilik) haricinde “hiçbir şey satmıyoruz” diyor Pierre Mariani. “Dexia Grubu’nun her iş kolu, olması gereken aktif büyüklüğüne ve karlılığa sahipken, sunduğumuz finansal ürünleri üreten şirketlerimizi satmanın gereği yok.”
Pierre Mariani’nin de açıkladığı gibi, sözü edilen stratejik inceleme aslında Dexia’nın da tabi olduğu stres testleri bağlamında yürütülüyor. “Bu stres testlerinin sonunda, Avrupa’daki teste tabi tutulan tüm bankalar gibi, Dexia da ilgili sektör düzenleyici kuruluşuna, bir kez daha zor bir duruma düşmesi halinde bu durumdan çıkmak için ne gibi bir aksiyon alacağına dair bilgi vermek durumunda. Stres testleri bir yana, Dexia’nın bilançosundaki dengesizlikleri ortadan kaldırmak ve bilançosunu küçültmek şeklindeki öncelikleri devam ediyor.” Bu kapsamda da bu yılın ilk çeyreğinde, bilançodan 9 milyar Euro tutarında tahvil satıldı (tüm 2011 yılı boyunca satılması planlanan tutar 15 milyar Euro).
Söylenenler bilgilendirme mi yoksa propaganda amacıyla mı söyleniyor? Her ne olursa olsun, Türk iştiraki olmadan yeni Dexia’nın nasıl bir grup olacağı kesinlikle bilinmiyor. Grup yöneticilerinin üzerinde daha fazla yorum yapmak istemedikleri bazı tahminlere göre, DenizBank bugün satılacak olsa 3.5 milyar Euro eder. Bu tutar, Dexia’nın piyasa değeri olan 5 milyar Euro’nun üçte ikisi demek. Başka bir deyişle, DenizBank tek başına, Dexia’nın geri kalan kısmı kadar değerli bir şirket. Pierre Mariani, “DenizBank, Dexia Grubu’nun itici gücü. Avrupa’da piyasa payı kazanmak Türkiye’ye göre daha zor” diyor. Dexia Bank Belçika’nın CEO’su Stefaan Decraene ise şunları ekliyor: “Bugün DenizBank’ı satacak olsak, bu satıştan kar ederiz, orası kesin. Ama bir insan, yağları dururken kaslarını kesip atmaz. DenizBank, Dexia’nın diğer tüm bankalarından daha modern bir banka.” SMS’le ödeme yapma ve kredi kullandırma gibi uygulamalarıyla, “DenizBank’ın daha gelişmiş bir bilgi teknolojisi var.”
Abartı mı? DenizBank 2006 yılında 2,8 milyar Euro’ya satın alınmıştı. Bu, oldukça pahalı bir giriş bileti tutarı, ancak Pierre Mariani bu satın almanın bir önceki yönetimin aldığı bir kaç iyi karardan biri olduğunu düşünüyor. Bugün Türk bankaları arasında dokuzuncu sırada olan DenizBank, BNP Paribas’nın Türkiye iştiraki TEB’le rekabet ediyor. Bu banka, Fortis’in eski iştiraki Dışbank’ın kısa süre önce TEB ile birleşmesi sonucunda ortaya çıktı. 1997 yılında sıfırdan kurulan DenizBank artık Dexia’nın toplam çalışan sayısının üçte birine tekabül eden 10.000 çalışana sahip ve 512 şubesi ve 3,2 milyon müşterisi var. Son derece karlı şekilde faaliyet gösteren DenizBank, 2010 yılında 300 milyon Euro tutarında net kar elde etti. Bu kar rakamı grubun 2010 yılındaki toplam kar rakamı 723 milyon Euro’nun %40’ından fazlasına tekabül ediyor ve hiçbir kısmı ana şirkete yazılmıyor. Pierre Mariani de bunu doğruluyor, “Türkiye’den kazanılan her şey Türkiye’ye geri yatırılıyor.” Pozitif anlamda patlayan bir piyasada, rakiplerden daha hızlı büyümek önemli. Dolayısıyla, kredi vermeye son sürat devam eden bir mekanizmaya sahip olmak adına, şirketin karı şube ağını genişletmeye ve özkaynakları güçlendirmeye yöneltiliyor. Buradaki amaç 2014 yılında Dexia dönüşüm planı sonunda 800 şube ve 6 milyon müşteri sayısına ulaşmak, bu süreçte 3000 yeni işe alım yapmak ve her yıl 100 yeni şube açmak.
Bütün bu sebeplerden dolayı, DenizBank, Fransız-Belçikalı ana holdinginin aksine, krizi hissetmedi. Türkiye yabancı yatırımcılar için altın madeni gibi. Öncelikle sevgili bankacılardan başlayalım. Son yıllarda Citigroup’tan, ING’ye ve BNP Paribas’ya kadar pek çok batılı finansal kurum, ülkenin büyüme olasılığının cazibesiyle, birbiri ardına Türkiye’ye ayak bastı. Atatürk’ün ülkesi bugün GSMH bakımından dünyanın 17. en büyük ekonomisi ve Avrupa’nın 6. en büyük ekonomisi olmakla övünebilir. Geçtiğimiz yıl bu ülke, gelişmekte olan ülkeler ortalamasından çok daha yüksek olan %8,9’luk bir büyüme kaydetti. İç borcu, gayrı safi yurtiçi hasılasının %42’sine tekabül eden Türkiye’nin yıllık enflasyon oranı “sadece” %4. Ayrıca 72 milyonluk nüfusunun yarısından fazlası 30 yaşın altında ve henüz bankacılık hizmetlerinden yararlanmıyor. Türk bankacılık sektöründeki özkaynak karlılığına gelince, %21’lik özkaynak getirisi oranı mali krizden neredeyse hiç etkilenmemiş görünüyor.
DenizBank Baş Ekonomisti Saruhan Özel bu durumu kısaca “Türkiye sağlam bankacılık piyasasıyla güçlü bir ekonomidir” şeklinde özetliyor. Avrupa ve Asya arasında köprü vazifesi gören coğrafi konumunun getirdiği cazibeyi henüz saymadık bile. Belçika’nın Türkiye Büyükelçisi Paul de Witte’in belirttiği gibi, “Almanya, İtalya ve Amerika’nın ardından Türkiye’nin ihracat yaptığı dördüncü pazarın Irak olduğunu pek az kişi biliyor”. Türkiye Avrupa Birliği’ne yaptığı ihracattan neredeyse daha fazla tutarda ihracatı Irak’a yapıyor.
DenizBank’ın Dexia için büyük önem taşıdığı çok açık. Birkaç ay önce Pierre Mariani’nin, DenizBank’ın kurucusu Hakan Ateş’i grubun Yönetim Komitesi’ne dahil etmesi tesadüf değildi. Hakan Ateş ayrıca kısa süre önce Dexia Grubu’nun İnovasyon Direktörü olarak atandı.
Pierre Mariani ister beğensin ister beğenmesin, DenizBank’ın Dexia Grubu içerisindeki yeri bazılarının kafasında hala tereddüt yaratıyor. Bazı analistler için DenizBank, grubun geri kalanıyla hiçbir sinerjisi olmayan, uzaktaki bir büyümeyi ifade eden bir şirketten ibaret. Diğer taraftan, Türkiye piyasası, gelişmiş ülke piyasasına dönüşünce, kar marjları da düşecektir. Bu bağlamda, Denizbank 2014 yılına giderken özkaynak getirisinin %21’den %14’e düşeceğini öngörüyor.
Bazı hissedarlar bu hassas mali durumun farkındalar, özellikle Holding Communal ve Arco, Dexia’nın rolünün, Belçika belediyelerinin ve kooperatiflerinin aleyhine, Türkiye’nin büyümesini finanse etmek olup olmadığını sorguluyor. Denizbank’ı şu anda 3 milyar Euro’ya satmak, 2008 yılının sonbaharında banka kurtarıldığı sırada, 9.90 Euro’luk hisse fiyatı üzerinden yapılan sermaye artışı ardından, Dexia’nın üzerinde oturmakta olduğu örtülü zararların büyük bir kısmını karşılamaya hizmet edebilir. Ancak anlaşıldığı üzere, bu senaryo Pierre Mariani’nin duymak istemediği türden bir senaryo.
Trends
12 Mayıs 2011
(c) TRENDS 2011
Patrick Claerhout
Hakan Bey her şeyi bilmek istiyor
Hakan Ateş’in görevi Türkiye ve DenizBank’ı, Dexia’nın yeni büyüme motoru haline getirmek.
Evet, Dexia son on yılda, az sayıda da olsa, iyi kararlar da aldı. Grup, 2006 yılında Türkiye’deki DenizBank’ı satın aldı, adını değiştirmemeye karar verdi ve DenizBank’ın kurucu Genel Müdürü Hakan Ateş’i görevinin başında tutmaya devam etti. Artık Dexia’nin sahip olduğu tek büyüme hikayesinin kaderini çizmek Ateş’in ellerinde.
Avrupa Yatırım Bankası’nın İstanbul temsilcisi, Hakan Ateş’e Türkçe olarak ‘Hakan Bey, Hakan Bey’ diye hitap ederken, yüzünde büyük bir gülümseme ile yaklaşıyor ve elini nazikçe sıkıyor. Bu ifade, DenizBank personelinden üst unvanlara sahip kişilere kadar, Türkiye’deki herkesin Hakan Ateş’e hitap etmek için kullandığı bir söz. Ateş, gerçekten çok itibar edilen, saygı duyulan bir kişi. Kendisi DenizBank’ı 1997 yılında, İstanbul Swissôtel’deki bir odada, sıfırdan kurdu.
Ana şirket Dexia’da da Ateş’in yıldızı parlıyor. Dexia CEO’su Pierre Mariani, bu yılın başında, Ateş’i grubun Yönetim Komitesi üyesi olarak atadı. Böylece Hakan Ateş, bir Avrupa bankasının üst yönetiminde yer alan ilk Türk oldu. Ayrıca Mariani, Ateş’i Dexia İnovasyon Komitesi’nin başkanı olarak atadı. Neticede DenizBank, Dexia Grubu içinde özellikle cep telefonu ile tüketici kredisi satışı veya akıllı telefonlarla hisse senedi alım-satımı gibi mobil uygulamalarla her zaman teknoloji konusunda en önde yer alan bir banka.
Ateş, “Şu an için, benim Dexia Yönetim Komitesi’ne katkım sınırlı”, diye açık yüreklilikle belirtiyor. “Hala öğreniyorum. Ama hırslıyım. 2008’deki mali kriz Türk bankalarını etkilemeden geçti. DenizBank büyümeye devam etti ve Türkiye’deki en karlı bankalardan biri haline geldi. Gelecek birkaç yılda, Dexia’nın kar büyümesine katkıda bulunmak, inovasyon ve teknoloji alanındaki çalışmalara destek olmak istiyoruz”.
Denizbank, gelecek için Dexia’nın büyüme hikâyesi. Grup, yeniden yapılanma planını 2014 yılında tamamladığı zaman, DenizBank 300 şube daha açmış olacak, bunun yanında müşteri sayısının iki katına çıkarılması hedefleniyor. Bu, karlılık pahasına olacak, çünkü DenizBank’ın hedefi, büyümesini kendisinin finanse etmesi. Mevcutta %21’lik özkaynak karlılığının %14 civarına düşmesi bile Pierre Mariani için büyük ikramiyeyi kazanmak kadar tatmin edici bir gelişme olacak.
Bazı Belçikalı hissedarlar, Dexia’nın yeniden yapılanmasının çok uzun sürdüğünü ve hisse fiyatı düşük seyrettiği için endişeli olduklarını düşünüyorlar. 9.9 Euro’ya, yani Dexia kurtarılırken baz alınan hisse fiyatına geri gelmek gibi bir olasılık yok. Bazı siyasetçilere göre, Dexia’nın bu durumda yapacağı en iyi şey, çok karlı bir şekilde faaliyet gösteren Türk iştirakini satmak olurdu.
Fakat Mariani, bu umudu İstanbul’da söndürdü. Mariani, Türkiye’nin en popüler futbol kulübü Galatasaray’ın yeni stadında, kulüp formasını giyerek, Hakan Ateş ve Stefaan Decraene’la yan yana poz verdi. Bu, önemli bir duruş ve şöyle bir anlamı var: Dexia yönetimi DenizBank’a inanıyor ve DenizBank’ı satmak gibi bir planları da yok.
Mariani, DenizBank’ı oldukça hiyerarşik çalışan işkolu yapısıyla yöneten Ateş’e inanıyor. Hakan Ateş’in tarzı, sadece Türk şirketlerinde görülen bir tarz değil, Fransız yönetim tarzını da fazlasıyla andırıyor. Ateş, “Dediğim dedik” bir insan değil. Tam aksine, çalışanlarını övmekten, öne çıkarmaktan mutluluk duyan ve insanları motive etme konusunda çok başarılı olan bir kişi. Fakat, kontrolü çok seven biri olduğunu da inkar etmemek gerekiyor. 10.000 çalışanından bir tanesi bile Hakan Bey incelemeden önemli bir karar almıyor. “Her şeyi bilmek istiyorum,” diyor, “çünkü herkese adil davranmak istiyorum”.
Ateş, son derece aktif ve enerjik bir işadamı modeli. Bu arada, gençliğinde, Türk televizyonlarında gösterilen Amerikan dizilerinde seslendirme yaparak iyi para kazanmış.
Hakan Ateş’in daha uzun bir süre boyunca durmak gibi bir düşüncesi yok: “Babam bütün hayatı boyunca devlette mühendis olarak çalıştı. Şimdi 82 yaşında ve hala bazı tasarım çalışmaları yapıyor. Ondan, insanın hayatta bir misyonu olduğunu öğrendim. Bir bankacı olarak, Türk ekonomisinin, eğitim ve sağlık sistemimizin gelişimine katkıda bulunmak istiyorum. Risk konusunda hassas olmamın bir nedeni de bu. İnsanları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.”
Ateş, “Mühim olan para değil”, diye vurguluyor. Mutluluğu ve tatmini başka yerlerde buluyor: Bankasında, çalışanlarında, ailesinde. “Birmingham’da felsefe okuyan 22 yaşında bir oğlum var. Harika, değil mi? Çok okumayı ve yazmayı planlıyor (gülüyor). Onun hayallerini finanse etmek için daha çok uzun zaman çalışmam gerektiğini biliyorum. Ayrıca, ikinci eşimle, üç yaşında bir kızımız var. Bu çocuk hayatımı değiştirdi. O hayatımıza girdiğinden beri, işten eve dönmek hep özel bir şey oldu.”
Hakan Ateş (52)
- Dexia’nın Türkiye’deki iştiraki DenizBank’ın CEO’su.
- Yelkenciliği seviyor ve Türk halkının %86’sı gibi koyu bir futbol taraftarı.
Yazdır