Küresel mali krize cevaben özellikle ABD’de yürürlüğe giren yeni yasal düzenlemeler bankaların risk yönetim kurallarını ‘katılaştırıyor’ ve gereksiz risk yüklenme dürtülerini azaltmayı hedefliyor. Ancak geçen zaman zarfında bu düzenlemelerin öngördüğü değişikliklerin ne derece uygulamaya geçebildiği bir soru işareti!
Anket sonuçları
Dünya ölçeğinde birçok mali kuruluşu temsil eden bir lobi grubu olan ‘The Institute of International Finance’, 60’ın üzerinde finansal şirketin yöneticileriyle bir anket gerçekleştirmiş. Bu anket, yeni düzenlemelerin işaret ettiği bazı alanlarda şirketlerin kapsamlı değişiklikler yapmalarıyla birlikte, henüz eksiklerin olduğunu ortaya çıkarıyor. Ankete katılan yöneticilerin tamamına yakını, kendi kuruluşlarında risk gözetiminin ‘sıkılaştırıldığını’ ve aşırı uç koşullarda bankaların mali performansını ölçen ‘stres test’leri uyguladıklarını ifade etmişler. Diğer taraftan, yeni düzenlemeler bankaların üst düzey yöneticilerine daha düşük düzeyde ikramiye ödemesi yapılmasını ve yapılan ikramiye ödemelerine baz teşkil eden performans metriklerinin daha şeffaf olmasını zorunlu kılıyor. Getirilen bu kuralın arkasında, krize giden süreçte, banka yöneticilerinin, kurumlarına uzun vadeli sağlam bir gelir akışı kazandırmak yerine, yüksek risk karşılığında kısa vadeli, ancak daha büyük kârlılık kazandırma ve bunun sonucunda dolgun ikramiyeler alma mekanizmasının etkili olduğu gerçeği yatıyor. Ancak bu kural, şirket yönetimleri tarafından yeterince benimsenmiyor. Her ne kadar kurumların dörtte üçünden fazlası, çalışanlara yapılan ödemelerin sistematiği konusunda değişiklik yaptıklarını ifade etseler de kurumların yalnızca üçte biri, ikramiye ödemelerini risk yönetimiyle uyumlu hale getirecek tam bir uygulama değişikliğine gitmişler.
Bankaların savunması
Mali kurumların ikramiye düzenlemeleri konusundaki ‘ayak sürümelerine’ yönelik savunmaları bulunuyor. Kurum yetkilileri, bu düzenlemelerin sektörün işleyiş dinamiklerini yansıtmadığını ve ikramiyelerin azaltılması durumunda kurumların kritik üst düzey yöneticilerini kaybederek ciddi performans düşüşü yaşama riskinin bulunduğunu dile getiriyorlar. Diğer taraftan, aynı konulara yönelik çıkarılan farklı düzenleme metinlerinin aralarındaki çelişki ve uyumsuzluklara da değinen yöneticiler, genel anlamda, risk yönetimiyle ilgili yapmaları gereken uygulamaları tam anlamıyla hayata geçirmenin zorluklarını ve farklı düzenleme ‘katmanlarının’ yaratacağı hantallığı ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.
Düzenleme ve uygulama
Düzenleme ve uygulama arasında gözükmesi muhtemel uyumsuzluklar ve düzenlemelerin getireceği ‘imkânsızlıklar’ zaman içerisinde ortaya çıkarak aşırılıkların törpülenmesi ile ortadan kalkabilecek. Her ne kadar banka yöneticileri, regülasyonların mali krizleri ortadan kaldırmada etkisiz olduğunu savunsalar da, getirilen düzenlemeler ‘aşırı’ bile olsa, büyük bir mali kriz sonrasında gerektiği ileri sürülüyor. Şirketlerin yöneticilerini, maaş ve ikramiye ödemelerini azaltmaya ve bu ödemeleri daha şeffaf metriklere bağlamaya yönelik düzenlemeleri hayata geçirmek için şirket yöneticilerini zorlamak, bir anlamda ‘kendi iplerini’ çektirmek anlamına geliyor ve bu yüzden de tepkiyle karşılaşıyor. Etkin bir ‘yönetişim’ mekanizmasının olduğu bir ortamda yöneticilerin ve şirket sermayedarlarının ortak önceliği, şirketlerin uzun vadede kâr etme potansiyelini arttırarak şirket değerini azamiye çıkarmak olmalı. Bunun için de kâr etmek amacıyla alınan risklerin kontrol edilmesi gerekli. Başkalarına yüksek risk aldırarak ‘yüksek’ getiri almaya ‘alışanlar’ zorlanacak olsa da ‘yeni düzende’ değişen koşullara uyum sağlamak zorunda kalınacak. Ancak yine de yeni risk-getiri mantığının mali kurumlar nezdinde kabul görmesi vakit alacak.
Metin Ercan-Radikal
Yazdır