Yazdır

Faizleri düşüren el

Tarih: 20 Nisan 2011 - 11:03

Başkan ve başkan yardımcısı ile bağımsız üyelerin görev süreleri 'iki parlamento döneminden' az olmamalıdır.

Her yeni başkan atandığında olduğu gibi, Dr. Erdem Başçı’nın göreve başlaması ile de şu soru soruluyor: “Merkez Bankası bağımsızlığı ne olur?” Ardındaki kaygı, hükümetle Merkez Bankası ilişkisinin mesafesinin ne olacağı.
Başkanların duruşları tabii ki belirleyici. Dr. Erdem Başçı’nın devir teslim töreninde konuşma yapmak yerine, Merkez Bankası’nın 2010 yılında hazırladığı ‘2011-2015 Stratejik Plan’ını ve oradaki hedefleri işaret etmesi, yönetişim açısından Başçı’nın başkan olarak pek de ön plana çıkma niyetinde olmadığını, kurumun önde duracağını gösteriyor. Bu iyi bir işaret. Peki, kurumun bağımsızlığını örseleyen bir atmosfer karşısında ne yapacaktır? Siyasetçilerin ‘Biz isteriz, yapar’ tavrına ne diyecektir? İşte o noktada, kurumun üst yöneticisi olarak karşı inisiyatif alması beklenir. Bu da zaman içinde görülecek.
‘Faizleri düşürdük’
Peki, bu kaygılar yersiz mi? Pek de değil. En başından beri Merkez Bankası’nı (TCMB) herhangi bir kamu kuruluşundan, örneğin Devlet Demiryolları’ndan (TCDD) farklı görmeyen bir siyasal irade var. ‘Biz söyleriz, yaparlar’ yaklaşımı, demiryolları için iyi bir şey. Ama Merkez Bankası için öyle değil. En taze örnekleri hâlâ verilmeye devam ediliyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2011 Seçim Beyannamesi ile eşzamanlı olarak yayımlanan sekiz buçuk yıldaki icraatını anlatan broşürde dikkat çeken bir cümle var. Aynen şöyle: “Faizleri düşürdük! 2002 yılında yüzde 44 olan Merkez Bankası gecelik faiz oranını 2011 yılında yüzde 6.25’e düşürdük.” Meğer siyasal irade istemiş, Merkez Bankası faizleri düşürmüş.
Mevcut ekonomi bakanları ve partideki ekonomi kurmaylarının ‘Bizim haberimiz yok’ diyeceklerini sanmıyorum. Ayrıca şimdiye dek ortaya konulan söylem ve eylemler ile de tutarsız değil.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusu, durup dururken spekülatif amaçlı olarak birilerinin ortaya attığı bir tartışma değil. Ne yazık ki hükümetin bakanları, bu yöndeki tartışmaları yatıştırmak bir tarafa, alevlendirecek ve bağımsız olmadığını güçlendirecek yaklaşım içinde.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başta olmak üzere, Merkez Bankası’nın ne zaman durup bekleyeceği, banka adına kamuoyuna açıklanıyordu. Yukarıdaki somut örnek söze gerek bırakmıyor.
Süre uzatılmalı
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda en önemli unsurlardan biri, para politikası kararı alan pozisyonlarda görevlendirilecek yönetici ya da üyelerin görev süreleridir. Kararların alındığı Para Politikası Kurulu’ndaki üyelerin, başkan ve başkan yardımcısı ile bağımsız üyelerin görev süreleri ‘iki parlamento döneminden’ az olmamalıdır. Uzun süreyle atananlar da görev süresi sonunda yeniden atanamamalıdır. Fiyat istikrarını sağlamış, sürdürülebilir büyüme sağlamış gelişmiş ülke örneklerinde, merkez bankalarında karar alıcı üyelerin görev sürelerinin oldukça uzun olması sürpriz değildir. ABD’de Açık Piyasa Komitesi’nde görev yapan üyelerin yeniden atanmaları söz konusu olmadan 14 yıl süreyle atanmaları, onların üç ayrı ABD başkanı ile çalışmaları demek. Böyle olunca, kararlardaki tek kaygının, ‘kimin ne arzuladığı’ değil, ‘gereği neyse onun yapılması’ olması daha olası.
Merkez bankalarında bağımsızlık olgusu, kuruma uzun vadede güven ve itibar sağladığı için önemlidir. Atayanın yaklaşımı kadar, atananın da duruşu önemlidir. Temel kurumsal altyapının en önemli bileşenlerinden uzun süreli görev süresi, bunun sağlanmasında önemli bir çimentodur.
UĞUR GÜRSES Radikal

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/faizleri-dusuren-el/312930