Küresel piyasalardaki parasal genişleme politikası, büyümeye devam eden gelişmekte olan ülkelerin en başta da Türkiyenin işine yaramaya devam ediyor. Çünkü Türkiyenin büyüme ivmesi güçlü ve iç talebe dayalı, borçluluk oranı düşük, bankacılık sistemi güçlü, mali disiplin sağlamış durumda. Bu şartlara bağlı olarak Türkiyenin notunun, yatırım yapılabilir seviyeye çıkarılması bekleniyor. İMKBnin gelişmekte olan piyasa (GOP) ortamlarına göre yaklaşık yüzde 10 iskontolu olduğunu biliyoruz. Gelecek yıllarda İMKByi GOPlara göre primli işlem görmesini b.ekliyorum. Dolayısıyla endeksin yukarı gitme potansiyeli çok yüksek.
YÜZDE 5-10 DÜZELTMELER OLUR
Referandum sonrasında 2011 genel seçimlerine ilişkin siyasi belirsizlik azaldı. Büyüme, 2010 son çeyrekte ve 2011in ilk yarısında güçlü seyredecek. Cari açığın finansman kalitesinin, doğrudan yabancı sermaye girişinin yeniden başlamasıyla artmasını bekliyorum. 2011 yılının ilk çeyreğinde enflasyon mevsimsel olarak düşüş gösterecek. Seçimlerin bütçe disiplinini bozmasını beklemiyoruz. İç borç çevirme oranının daha da düşmesiyle faizler düşük seyretmeye devam eder. Dolayısı ile yaşanacak yüzde 5/10luk düzeltmelerle birlikte endeks, 2011 yılı içinde 80.000-85.000 seviyelerini test edebilir Belirgin düzeltme yurtdışı kaynaklı olacak gibi görünüyor. Yurtdışında belirgin bir kırılma olmazsa kısa süreli düzeltmelerle dalgalı geçen bir yükseliş görebiliriz.
HİSSE SEÇİMİ ÖNE ÇIKACAK
Piyasalarda volatilitenin arttığını ve İMKBdeki yukarı potansiyelin, 2009 ve 2010a göre sınırlı kaldığını düşünürsek hisse seçimlerinin önem kazanacağını söyleyebiliriz.
Yılın ilk yarısında Petrol Ofisi, Ford Otosan, Tüpraş ve Türk Telekom gibi temettü hikayesi kuvvetli hisseler ön plana çıkabilir. Onun dışında, 2011 ilk çeyrek ve ikinci çeyrekte kuvvetli olacak sektörler, yılın ilk iki çeyreğinde büyüme ve karlılık anlamında öne çıkabilir. Bu yılki halka arzların ardından GYOlar da cazibe merkezi olmaya aday. Yine havacılık alanında da büyümenin devam edeceği görüşündeyiz.
FAİZ YÜZDE 7.50 ÖNEMLİ DİRENÇ
Gecelikte yüzde 1,75 olan borç alma oranına göre yüzde 7-7,50 aralığında seyreden 1-2 yıl vadeli kağıtlar, hala cazibesini koruyor. Gösterge faizde yüzde 7,50 önemli bir direnç seviyesi. Yurtdışında çok fazla bir bozulma olmazsa bu seviyenin aşılması, haftalık gösterge borçlanma oranı olan yüzde 7,00 yıllık bileşiği olan yüzde 7,25i bile gündeme getirebilir. Bu seviyenin altını ise kesinlikle beklemiyorum. Ama yurtdışında tansiyon artar ise yüzde 8,00-8,50 aralığına bir yükseliş görebiliriz. Dövizde normal koşullarda 1.40-1,50 daha olası. Olumsuz senaryoda ise 1,50-1,55 bandı tekrar gündeme gelebilir. Elimizdeki veri setiyle özellikle artan cari açık ortamında iyimser senaryoda bile 1,40ın altının kalıcı olmasını bekliyorum.
Capital