Merkez Bankası’nın “mevduatta vadeyi” uzatmaya yönelik attığı adımların ilk etkileri “sınırlı da olsa” hissedilmeye başladı. Merkez Bankası’nın bankacılık sektöründe aktif pasif vade uyumunu sağlamak amacıyla 7 Ocak’ta Türk parası yükümlülüklerde vadeye göre zorunlu karşılık oranlarını uygulamaya başlamasına yönelik ilk adımın ardından, 1 yıl ve üzeri hesaplarda tutulan mevduat Ocak ayında, bir önceki aya göre yüzde 10.8 oranında, 1.8 milyar TL tutarında artışla 18 milyar 383 milyon TL’ye yükseldi.
ANKA’nın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden yaptığı belirlemeye göre Merkez Bankası’nın bankacılık sistemindeki aktif pasif vade uyumsuzluğunun azaltılması, dolayısıyla finansal istikrara katkı sağlanması amacıyla attığı adımların ilk etkileri sınırlı da olsa hissedilmeye başlandı. Bilindiği üzere Merkez Bankası, bankacılık sektöründe genel olarak borçların vadesinin varlıkların vadesinden daha kısa olmasının sektörü likidite ve faiz riskine maruz bıraktığı gerekçesiyle Türk lirası zorunlu karşılık oranlarını mevduatın vade yapısına göre farklılaştıracak kararların altına imza atmıştı. Bu konuda ilk adımı Aralık ayında atan ve 7 Ocak’ta uygulamaya geçiren Merkez Bankası, 1 yıl ve 1 yıldan uzun vadeli mevduatlar ve katılma hesapları ile birikimli mevduatlarına uygulanacak zorunlu karşılık oranlarını yüzde 6’dan yüzde 5’e çekerken, vadesiz, ihbarlı özel cari hesaplarda ve 1 aya kadar vadeli mevduat ve katılma hesaplarında zorunlu karşılık oranını yüzde 6’dan yüzde 8’e, 3 ve 6 aya kadar vadeli mevduatlar ve katılma hesaplarında yüzde 7’ye yükseltmişti. Merkez Bankası, 1 yıla kadar vadeli mevduatlar ve katılma hesaplarında ise zorunlu karşılık oranlarını yüzde 6 düzeyinde bırakmıştı. Ayrıca o dönemde vadesiz mevduata uygulanan faiz oranının yüzde 0.25’i geçemeyeceği yönünde bir düzenleme yapılmıştı. BDDK’nın açıkladığı Ocak ayı verileri, Merkez Bankası’nın Türk lirası zorunlu karşılık oranlarını vadeye göre belirleyen ilk kararlarının, “sınırlı da olsa” etkilerinin hissedilmeye başlandığını ortaya koydu. 2011 yılı Ocak ayında 1 yıl ve üzeri vadeli hesaplarda tutulan mevduat bir önceki aya göre yüzde 10.8 oranında, 1.8 milyar TL tutarında artışla 18 milyar 382 milyon TL’ye çıktı. 1 yıl ve üzeri mevduat, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 18.5 oranında, 2.9 milyar TL tutarında artış gösterdi.
6-12 AY VADELİ HESAPLARDA TUTULAN MEVDUAT YÜZDE 35.2 ARTTI
Ocak itibariyle veriler incelendiğinde, sektördeki 6-12 ay arası mevduatın Aralık ayına göre yüzde 13.3 artışla 10 milyar 699.1 milyon TL olduğu belirlendi. 6-12 ay vadeli mevduatın toplam içindeki payı yüzde 1.7’ye yükseldi. Geçen yılın aynı ayına göre artış ise yüzde 35.2 oranında, 2.8 milyar TL tutarında artış gösterdi. 3-6 ay vadeli hesaplardaki mevduat ise Ocak ayı itibariyle 24 milyar 328 milyon TL ile toplam mevduatın yüzde 4’ünü oluşturdu. Anılan dönemde 3-6 ay vadeli hesaplarda tutulan mevduatın bir önceki aya göre yüzde 4.9 oranında azaldığı belirlendi.
MEVDUATIN YÜZDE 15’İ VADESİZ HESAPLARDA
Türk bankacılık sistemindeki 615.1 milyar TL’lik mevduatın yüzde 15’ini oluşturan 93 milyar 28 milyon TL’lik kısmı, vadesiz mevduattan meydana geldi. Ocak sonu itibariyle sektör genelinde vadesiz mevduatta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24.2 artış olurken, 2010 Aralık ayına göre yüzde 5.3 gerileme yaşandı. Sektördeki mevduatın yüzde 24.6’sını oluşturan 151 milyar 294 milyon TL’sinin 1 aya kadar vadeli, yüzde 51.6’sını oluşturan 317 milyar 345 milyon TL’sinin 1-3 ay arası vadeli hesapların oluşturduğu belirlendi. Böylece 1 aya kadar ve 1-3 ay arası vadeli mevduatların, toplam mevduat içindeki payı yüzde 76.2 düzeyinde gerçekleşti. Aralık sonu ile karşılaştırıldığında, bir aya kadar vadeli mevduat miktarı yüzde 5.8 azalırken, 1-3 ay arası vadeli mevduatta yüzde 3.5 artış oldu.
VADESİZ MEVDUAT İÇİNDE EN BÜYÜK PAY DÖVİZ TEVDİAT HESAPLARININ
Vadesiz mevduat içinde en büyük bölümü 27 milyar 183 milyon TL’yle döviz tevdiat hesabında tutulan mevduatlar oluştururken, vadesiz mevduatların 23 milyar 124 milyon TL’sini tasarruf mevduatı, 22 milyar 744 milyon TL’sini ticari ve diğer kuruluşların mevduatı izledi. Vadesiz tasarruf mevduatı hesaplarındaki para bir önceki aya göre yüzde 1.2, ticari ve diğer kuruluşların mevduatı yüzde 12.2 azalış gösterdi.
ASIL ETKİ BUNDAN SONRA HİSSEDİLECEK
Merkez Bankası’nın vade uyumsuzluğunu gidermek amacıyla 24 Ocak’ta aldığı, 4 Şubat tarihli yükümlülük cetvelinden itibaren geçerli kıldığı (yeni oranlar üzerinden hesaplanan zorunlu karşılıklar 18 Şubat itibariyle tesis edildiği) ikinci adımın ilk etkileri ise bundan sonra gözlemlenecebilecek. Hatırlanacağı üzere Merkez Bankası 4 Şubat’tan itibaren Türk lirası zorunlu karşılık oranlarını vadesiz, ihbarlı mevduatlar ve özel cari hesaplar için yüzde 8’den yüzde 12’ye; 1 aya kadar vadeli mevduatlar ve katılma hesapları için yüzde 8’den yüzde 10’a; 3 aya kadar vadeli mevduatlar, katılma hesapları için yüzde 8’den yüzde 9’a çıkarmıştı. Zorunlu karşılıkları 6 aya kadar vadeli mevduatlarda yüzde 7, 1 yıla kadar vadeli mevduatlar da ise yüzde 6 olarak belirlemişti. Mevduat ve katılım fonu dışındaki diğer yükümlülükleri ise yüzde 9 olarak hayata geçirmişti.
“MERKEZ BANKASI AĞIR AĞIR HEDEFLERİNE ULAŞACAK”
Merkez Bankası’nın vade uyumsuzluğunu gidermek amacıyla gündeme getirdiği tedbirlerin sonuçlarının zamana yayılacağını söyleyen TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Dr. Cahit Sönmez, ANKA’ya yaptığı açıklamada bankacılık sektörünün Ocak ayı verilerini değerlendirdi. Merkez Bankası’nın attığı adımlarla bankaların yükümlülüğünü uzatmaya çalıştığını vurgulayan Sönmez, “Merkez Bankası, 2011 yılının tamamen kırılgan geçeceğini, ekonomik konjonktürün olumsuz olacağını, dolayısıyla bankaların yükümlülükleri karşılamakta güçlük çekmemeleri için yükümlülüklerinin daha uzun vadeli olmasını önemsiyor. Bu nedenle Türk parası yükümlülüklerde zorunlu karşılıklar, vadeye göre belirlendi; kısa vadeli mevduatta zorunlu karşılıklar artırıldı. Repoya zorunlu karşılık geldi. Vadesiz mevduatta zorunlu karşılıklar yüzde 12'ye çıkarıldı. Tahvil ihraçlarında da vergisel teşvik getirdiler. Dolayısıyla bu adımlarla, bankaların uzun vadeli kaynak yaratması hedefleniyor. Merkez Bankası’nın cari açığı engellemek için politika faizlerini düşürmesinin çok doğru bir adım olmadığını gördük. Ama kredi hacim genişlemesini baskılamak, aktif pasif vade uyumunu sağlamak amacıyla aldığı aksiyonların yerinde olduğu görülüyor. Ağır ağır hedeflere ulaşılıyor, amaca doğru gidiliyor gibi gözüküyor. Unutmamak gerekir ki, Merkez Bankası’nın aldığı aksiyonlar sonrasında, bankalar da faiz ayarlamalarına yeni yeni gitmeye başladılar. Bu nedenle etkiler de zamana yayılacak. Onun için, bu veriler kısa sürede kötü sonuçlar sayılmaz” dedi.
Yazdır