Yazdır

Yapısal reformlar sürecek mi?

Tarih: 10 Mart 2011 - 09:11

Dolaylı vergiyi azaltıp gelir vergisine yüklenen vergi reformu işe yarayacak. Ancak Babacan vergi reformundan bahsetmedi

Salı günü “Çok şey konuşulan toplantı” başlıklı yazımda sadece uluslararası sorunlarla cari açığı kontrol altına almaya yönelik para ve maliye politikalarından söz edebildim. Oysa toplantıda yapısal reformlar da gündeme geldi. Babacan “daha 4-5 yıl yüksek cari açıkla yaşamaya hazır olun” derken gerçekçiydi. Çünkü biliyoruz ki enerji yoksunluğumuzun ötesinde dış ticaret açığı, rekabet gücü eksikliğinden kaynaklanan yapısal bir sorun. Japonya da, Güney Kore de, Tayvan da, hatta Çin de enerji yoksunu. Ama hepsi cari fazla veren ülkeler.
Eğer gelecek 20 yılda gelişmişlik açığımızı kapatmak istiyorsak çok daha fazla mal ve hizmeti yabancı ülkelere satmanın yolunu bulmak zorundayız. Ya da kadere küsüp geride kalmayı kabulleneceğiz. İki iyileştirmeyi birden gerçekleştirmek durumundayız: İhracatımızın büyük bölümünü oluşturan harcıalem malları daha ucuza ve daha kaliteli üreteceğiz, aynı zamanda da az ürettiğimiz yüksek teknoloji içeren mallar ile lüks mallardan daha çok üretip dışarıya satacağız. Bunları ancak çok yönlü yapısal reformlarla yapabiliriz.
Eğitimde Big Bang
Benim yapısal reform ajandamın birinci sırasında eğitim reformu var. Başaran ülkeler daha eğitimli, daha vasıflı işgücü yaratarak başardılar. Uzun soluklu yüksek büyüme ancak yüksek verimlilik artışları ile mümkün. Bunun da koşulu yaygın ve kaliteli eğitim. Bu alanda durumumuz içler acısı. 14-17 yaş kuşağının ancak yarısından biraz fazlası eğitimde. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 80’in üzerinde. Bu demektir ki, büyük bir hamle yaparak okullaşma oranında esaslı artış sağlayamazsak, işgücümüzün eğitim düzeyi rakiplere kıyasla düşük kalmaya devam edecek. Ortalama eğitim düzeyinde henüz 7 yılı bile bulamadık, Güney Kore 11 yıla çıkardı. Eğitim kalitemiz de oldukça kötü. PISA araştırmalarına göre OECD’de sondan ikinciyiz.
Bu tablo mevcut hükümetin eseri değil. Uzak geçmişten günümüze kalan ağır bir miras. İyi haber, Babacan eğitimde vahim durumun farkında olduğunu gösterdi. Bu önemli bir gelişme. Ama ortada eğitim reformunun ana ilkelerine dair bir tartışma yok. Oysa seçim kampanyasının anayasadan sonra en önemli konusu eğitim olmalıydı. Gerçi anayasa tartışması da giderek gündemden çıkıyor.
Toplantıda eğitim reformunun daha fazla kaynak, daha fazla öğretmen gibi iyileştirici politikaların ötesinde ‘Big Bang’e ihtiyacı olduğunu söyledim. Okulöncesinden başlayıp okullaşmayı arttıracak çok esaslı teşvikler gerekiyor. Büyük bir seferberlik ilan ederek öğretmen kalitesinin arttırılmasını sağlamak, buna paralel olarak da üniversiteleri mali özerkliğe kavuşturarak daha fazla rekabete açmak şart.
Unutulan reformlar
Cari açığın eğitim reformunu beklemeyeceği aşikâr. Harcı-âlem malları daha ucuza üretmenin yolunu bulmak zorundayız. Düşük değerli TL yardımcı olabilir ama enflasyonla mücadele yakında para politikasını sıkılaştırmayı gerektirecek. Bu açıdan dolaylı vergileri azaltıp gelir vergisine yüklenen bir vergi reformu çok işe yarayacaktır. Bu sayede enflasyonda yapısal bir düşüş sağlanabilir, para politikası rahatlar. Aynı şekilde işgücü maliyetini düşürücü reformlar, örneğin bölgesel asgari ücret, kıdem tazminatına ayar gibi düzenlemeler de çok işe yarayacaktır. Ama hayret! Babacan ne vergi reformundan ne de işgücü piyasası reformundan söz etti.

SEYFETTİN GÜRSEL - RADİKAL

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/yapisal-reformlar-surecek-mi/304085