TSEV Genel Müdürü Suna Özyüksel, Türk sigorta sektörünün istihdam yapısında sigortacılık mezunlarının asgari düzeyde istihdam edildiklerini belirterek, “sigortacılık mezunlarına istihdam önceliği tanımalı” dedi. izleyebilirsiniz. Türk sigorta sektörü, sigorta ve reasürans şirketleri, acenteler, brokerlik, eksperlik şirketleri ve diğer aktörleri ile birlikte finans sektörü içerisinde ciddi anlamda istihdam yaratan bir sektör olarak öne çıkıyor. Sektörde faaliyet gösteren 64 sigorta ve reasürans şirketinde yaklaşık 19 bin kişi, 15 bine yakın acentede 43 binin üzerinde, 72 brokerlik şirketinde ise yaklaşık 1.250 kişi çalışıyor. Türk sigorta sektörünün gelecek projeksiyonuna bakıldığında ise büyüme beklentileri çerçevesinde daha çok kişiye istihdam sağlayacağı yadsınamaz bir gerçek. Türkiye’de hizmet sektörünün dinamosu olan finansın önemli bir elemanı olan sigortacılığın istihdam yapısına bakıldığında gerek eğitim düzeyi, gerekse cinsiyet dağılımı bağlamında Türkiye ortalamasının üzerinde bir profil dikkati çekiyor.
Sigorta şirketlerinde istihdam edilen toplam personel içerisinde lisans düzeyinde üniversite mezunlarının oranı yüzde 75’i geçmekte, toplam personelin yarısından fazlasını ise kadınlar oluşturuyor. Ancak tablo ilk etapta sevindirici olsa da maalesef sigortacılık bölümlerinden mezun olan gençlerin bu profil içerisinde asgari düzeylerde istihdam edildiklerini gösteren araştırmalar, üniversitelerle sektör arasındaki kopukluğun da önemli bir göstergesi.
Niteliksel artış olmuyor
Türkiye’de 2010 yılı itibariyle iki yıllık ön lisans eğitimi veren 110 adet sigortacılık programı, dört yıllık lisans eğitimi veren 8 adet sigortacılık ve aktüerya bölümü bulunuyor. Ne yazık ki bu okullardan mezun olan gençlerden 2 yıllık program mezunlarının sigorta şirketlerinde istihdam edilme oranı yüzde 3’te kalıyor. Sigorta sektöründe, bu duruma ilişkin genel kanı, bu bölümlerden mezun olan gençlerin sektörün ihtiyaçlarını yeterince karşılayamadığı, verilen eğitimlerin yetersiz olduğu yönünde. Bununla birlikte, 2009 yılında iki yıllık bankacılık ve sigortacılık programlarının tek müfredat altında birleştirilmiş olması ise mevcut programların verimliliğinin daha da düşeceği, öğrencilerin kendi alanlarında derinleşmelerini engelleyeceği ve dolayısıyla mezunların iş bulmasının daha da zorlaşacağı endişesini ortaya çıkarıyor. Kısaca, programların sayısında artış olmakla birlikte, maalesef niteliksel olarak bir gelişim olmuyor.
Öte yandan, bu okullarda verilen eğitimin niteliksel olarak da geliştirilmesinin önündeki en büyük engel, Türkiye’de sigortacılık konusunda uzmanlaşmış akademisyenlerin sayısının yok denecek kadar az olması. Özetle, mesleğe yönelik eğitim veren üniversitelerle arasında zayıf bir bağ olan sigortacılık sektörünün, bu bağı güçlendirmesi, bu okulları desteklemesi, mezunlarına istihdam önceliği tanıması, öte yandan üniversiteler tarafında alana ilişkin yeni programların ve bölümlerin sektör istihdam kapasitesi ve sektör beklentileri göz önünde bulundurularak açılması ve niteliklerinin arttırılması gerekiyor. Sigortacılık sektörünün, iyi yetişmiş, nitelikli sigortacılık eğitimi almış çalışanlar ile ivme kazanarak büyüyeceği şüphesiz.
TSEV Müdürü Prof. Dr. Suna Özyüksel / SİGORTALI