Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan piyasa denetiminden sorumlu iki kritik kuruluş olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun yetkilerinin bir noktada gözden geçirilebileceğini söyledi.
Babacan dün, Ankara’da Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle düzenlediği sohbet toplantısında, “EPDK ve Tütün Kurulu konusunda açıkçası kantarın topuzu bir miktar kaçmış. Bunların kaldırılması değil ama yetkilerinin bir kısmının merkezi hükümete devredilmesini faydalı görüyorum. Bağımsız olması gereken alanlarda yine onlar bağımsız devam eder. Ama öyle konular var ki problem çıktığında yük, Enerji Bakanımızın üzerinde. Enerji Bakanımız da (ben ne yapayım EPDK almış bu kararı) diyemiyor, ama haksız eleştirilere maruz kalabiliyor. Gerçekten hükümetin siyasi sorumluluk alanına giren bir işse yetkisinin de yine siyasi iradede olması lazım” dedi.
Üst kurullar birleşebilir
Bu konu ile ilgili somut bir şey söylemediğini sadece buna bakmak gerektiğini ifade etmeye çalıştığını belirten Babacan, “Son 2 yıllık gözlemlerim bu iki kurumumuzda bir miktar yetkinin hükümete devredilmesinde fayda görüyorum” diye konuştu. Babacan, bunu seçim döneminde yapmanın mümkün olmadığını belirterek gözden geçirmenin seçim sonrasına kalacağının da sinyalini verdi.
Hükümetin üst kurulların birleştirilmesi konusunun da değerlendirildiğini ve birleştirilmesinin bir fayda getirmeyeceğini düşündüklerini ifade eden Babacan, “Şu anda birleştirmeye yönelik bir niyetimiz yok. Kurulların bağımsızlık çerçevesini iyi belirleyip, hangi noktada bağımsızlar, hangi noktada siyasi irade ve diğer kurullarla paralel eşgüdüm içinde hareket etmeleri gerektiğini iyi anlamaları gerekir” dedi.
Akaryakıt sınırlı artar
Son dönemde petrol ve gıda fiyatlarında yaşanan artışa dikkat çeken Babacan, bunların Türkiye’yi çok etkilemesini beklemediğini belirtti. Babacan, “Petrol fiyatlarındaki artıştan Türkiye etkilenecek, ancak akaryakıttaki vergi (ÖTV) sabit olduğu için bunun perakende fiyatlarına yansıması, dünya fiyatları kadar olmayacak, bundan çok daha az yüzdelerde, daha sınırlı olacak” dedi.
Babacan, akaryakıttan maktu vergi alındığını, son bir yıldır kârlarda artışın kuruş bazında iki kat arttığını belirterek, “2010’un başından bu yana vergiyi hep sabit tuttuk ve 2011 sonuna kadar sabit tutacağımız ilan ettik... Bizim bütçe hedeflerini mutlaka tutturmamız gerekiyor, akaryakıtta ÖTV de bizim ciddi gelir kalemimiz. Alacağımız kararların bütçe açığını artırmayacak kararlar olması lazım... Seçime giderken popülist adım atmayacağız” dedi.
Gıda fiyatlarıyla ilgili Babacan, Türkiye’nin artıştan diğer ülkeler kadar etkilenmesini beklemediği görüşünü dile getirdi.
TAPDK
2002 yılında kurulan kurum; tütün, tütün mamulleri, alkollü içkiler, etil alkol ve metanol piyasalarını düzenlemek, denetlemek ve kontrol etmekten sorumlu. Ayrıca tütün ve alkol kontrolüne dönük görevleri yürütüyor. TAPDK son olarak Alkol tüketimine ve alkollü içkilerin tanıtımına yönelik getirilen yeni sınırlamalarla gündeme gelmişti.
EPDK
Bundan 10 yıl önce kurulan EPDK’nın temel sorumluluğu serbestleşme süreci devam eden elektrik, doğalgaz, petrol ve akaryakıt piyasalarının çalışma ilkelerini belirlemek ve bunlara uygun işleyişin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek. Akaryakıt fiyatlarında son dönemde yaşanan artışla ilgili tartışmalarda EPDK da taraf olmuştu. Enerji sektöründeki oyuncular zaman zaman EPDK’nın santral lisanslamaları konusunda elini ağırdan aldığı eleştirilerini de gündeme getiriyor.
Bankacılığa yeni önlem üç aylık sonuçlara göre
Babacan, bankacılık sektörüne yönelik alınan tedbirlerin beklentilere paralel sonuç veriyor gibi gözüktüğünü, ancak ilk çeyrek sonuçlara bakarak, gerekirse yeni tedbirler alabileceklerini söyledi. Babacan, “Daha çok çok erken, daha şubat ayındayız. Şubat ve mart sonuçlarına bakmamız lazım. Gelişmeler beklentimiz çerçevesindeyse tamam” dedi. Buna karşılık alınan kararlara ve yapılan uyarılara rağmen farklı yaklaşımları olan banka varsa tek tek neler istediklerini ve olmazsa yaptırım geleceğini sessizce söyleceklerini de belirtti. Babacan, “Bizde boyut olarak kriz çıktığında ekonomiyi etkileyecek banka var, aldığımız tedbirler bu bankalarla ilgili yeterince emniyetli çerçeve oluşturuyor” derken, bu konudaki çalışmanın henüz tamamlanmadığını da ekledi.
2001 krizinin faturası 381.88 milyar TL
Babacan, 2001 krizinin 10. yıldönümüne denk gelen konuşmasında bu krizin ekonomiye maliyetini 381.88 milyar lira olarak hesapladıklarını söyledi. Kriz nedeniyle özel ve kamu bankalarının üzerindeki yükü temizlemek için özel tertip hazine kağıtlarının ihraç edildiğini, bunların Ziraat, Halk ve Emlak Bankalarına,Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) ve hazinenin o dönemki nakit ihtiyacını karşılayabilmek için Merkez Bankası’na verildiğini anımsatan Babacan, 2000-2001 krizi nedeniyle ihraç edilen özel tertip senetlerin tamamının 2010 sonu itibariyle ödendiğini kaydetti.
Sadece 2010 yılında ödenen tutarın 14.7 milyar lira olduğunu belirten Babacan, rakamlar enflasyonla güncellendiğinde maliyetin 251.56 milyar liraya ulaştığını bildirdi. Bu tutarı ödeyebilmek için piyasadan borçlanmak durumunda kalındığının altını çizen Babacan, bu paralar ödenmemiş olsaydı Hazine’nin 381.877 milyar lira daha az borçlanacağını, bunun da kriz olmasa aslında iç borç olmayacağı anlamına geldiğini ekledi. Milliyet
Yazdır