Finans ve ekonomi söz konusu olduğunda dünyanın en kritik görevleri arasında Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanlığı çok büyük ihtimalle ilk 5’in içinde yer alır. Ekim ayında şimdiki başkan Jean-Claude Trichet’nin görev süresi dolacağı için yılın başından beri yerine kimin geçeceği tartışmaları alevlenmişti.
Yeni başkanın bu sefer Avrupa’nın ortak para biriminde ağırlığı tartışmasız Almanya’dan çıkması en kuvvetli ihtimal olarak görülüyordu. En çok ismi geçen aday ise düne kadar Euro Bölgesi ekonomisinin dörtte birini temsil eden Almanya’nın Merkez Bankası Bundesbank’ın başındaki isim Axel Weber’di. Ancak dün ajanslardan geçen haberler, tüm hesapları değiştirdi. Weber, görev süresinin dolmasını beklemeden nisan ayında Bundesbank başkanlığından ayrılacağını açıkladı. Weber’in süresinin dolmasına daha bir yıl vardı.
Enflasyon düşmanı şahin
Dünkü açıklamasında Weber, ECB başkanlığına da aday olmayacağını duyurdu. Gerekçesi ise para politikasındaki şahin duruşuna bazı üye ülkeler tarafından direnç gösterilmesi oldu. Almanya ekolünün vazgeçilmez özelliği olan enflasyonla mücadeleyi merkez bankacılığının birinci önceliği olarak görmek, Weber’in de öne çıkan bir özelliğiydi. Weber, dün Der Spiegel dergisinde yayımlanan söyleşisinde, ECB’nin başına gelirse çoğunluğun katılmadığı görüşleri savunan bir başkan olarak tepki çekeceğini düşündüğünü söyledi. Weber’in yarıştan çekilmesi, İtalya Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin şansını epey artırmış durumda. Bir süredir Weber’den sonra en güçlü adayın Draghi olduğu Avrupa finans çevrelerinde konuşuluyordu.
Tahvil alımına karşıydı
53 yaşındaki Weber’i pek çok Avrupa başkentinde hedef tahtasına oturtan gelişme, geçen yıl Yunanistan’ı kurtarma operasyonlarının tüm hızıyla sürdüğü mayıs ayında ECB’nin piyasadan zor durumdaki ülkelerin tahvillerini toplamasına karşı yaptığı sert çıkış olmuştu.
Weber, ECB’nin tahvil almasına şiddetle karşı çıktığını basına da söylemiş ve, “Devlet tahvili alımları istikrar açısından büyük risk oluşturuyor. Ben bu nedenle ECB Konseyi’nin kararına karşıyım” diye konuşmuştu. Weber’in Börsen-Zeitung gazetesine yaptığı bu açıklama, o dönemde ECB’nin merkezinin de bulunduğu Frankfurt’ta orta şiddette bir sarsıntı yaratmıştı. Weber o akşam ECB guvernörleriyle yapılan telekonferansta soru bombardımanına tutuldu. Çünkü Trichet, mesai arkadaşlarını tahvil alımına ikna etmek için epey uğraşmıştı ve Weber’in sözleri, ECB içindeki ayrılıkları su yüzüne çıkarmıştı.
Bir yıl dinlenecek
Dün Der Spiegel’de yayımlanan röportajında Axel Weber, ECB içinde tepki çekmesine neden olan gelişmeleri hatırlatırken, “Mayıstan beri adaylığımın tehlikede olduğunun farkındaydım. Aradan geçen zaman içinde benim de bu göreve gelme isteğim azaldı” dedi. Ocak ayında konuyu Almanya Başbakanı Angela Merkel‘le de görüştüğünü belirten Weber, Bundesbank’ın başına geçecek yeni isim için kendi adayının da Merkel’in 42 yaşındaki ekonomi danışmanı Jens Weidmann olduğunu söyledi. Weber, “Weidmann harika bir ekonomist. Genç olmasına rağmen oldukça deneyim sahibi ve en üst seviyede profesyonel. Onun adını siyasi liderlerle anmak haksızlık olur. Biz Bundesbank olarak onu hükümete ödünç vermiştik” diyerek, Weismann’ın Merkel’in yakın markajında bir isim olduğu eleştirilerini de erkenden savuşturmak istedi. Kendisinin ise 2012’den önce herhangi bir bankacılık kurumunda görev almayı düşünmediğini ekledi.
ECB’nin başına geçmesi muhtemel diğer adaylar ise Weber’in yardımcısı Jürgen Stark ve Avrupa Mali İstikrar Fonu’na başkanlı keden Klaus Regling olarak gösteriliyor.
ECB başkanlığı için Almanya dışından İtalyan Draghi’den başka adaylar da var. Bunlar Lüksemburg’dan Yves Mersch ve Finlandiya’dan Erkki Liikanen. Ancak euro krizinde dizginleri ele alan Almanya’nın bu aşamada pes etmesi pek beklenmiyor. Milliyet
Yazdır