Yazdır

Faizsiz merkez bankacılığı patikası

Tarih: 26 Ocak 2011 - 08:57

Sıkılaştırma gerekiyorsa bunu faizsiz yapma, yani miktarsal sıkılaşma esas olacak

Artık şurası açık; Merkez Bankası’nın izlediği para politikasında ekonomik birimler için muğlak bir patikaya girildi. Bu politikaya karar verenlerin arzu ettiği tercih çok açık: Faizsiz merkez bankacılığı patikası!
Muğlak bir döneme girildi; çünkü uygulayıcısının bile ‘sonucunu bekleyip göreceğimizi’ söylediği bir politika bileşimi deneyseldir, muğlaklık getirecek demektir.
Bugüne dek, politika faizlerini odağa koyan ve de enflasyon tahminlerinde bunu çapa olarak kullanan banka; son bir aydır finansal istikrarı vitrine koyarak uygulamaya koyduğu bir politika bileşiminin, yani politika faizinin düştüğü karşılıkların da arttığı bileşimin bu yıl boyunca devam edeceğini açıkladı.
Banka artık fiilen faizsiz merkez bankacılığına yol almayı tercih eder bir duruma geçmiş oldu. Sıkılaştırma gerekiyorsa bunu faizsiz yapma, yani miktarsal sıkılaşma esas olacak. Sonuçlarının nasıl olacağı, işe yarayıp yaramayacağı başka bir tartışma ama görünen tercih bu.
Fiyatta gevşeme
Merkez Bankası’nın son bir ayda uygulamaya koyduğu politika bileşiminin sonuçları iki kanaldan bekleniyor. Biri maliyet (fiyat) diğeri de likidite (miktar) kanalı.
Maliyet kanalı söz konusu olunca, fiyata bakılması gerekiyor. Fiyat, yani paranın maliyeti olan faiz; son bir ayda yüzde 7’den yüzde 6.25’e düşürüldü. Toplamdaki gerileme 75 baz puan oldu. Zorunlu karşılıklardaki ortalama 4.4 puanlık artış nedeniyle bunun bankaların fon maliyetine artış katkısı (yüzde 8’lik mevduat faizinden yüzde 7.25’e hareketle) kabaca 42 baz puan oldu. Faiz düşüşü ve karşılık artışının efektif fon maliyetine nihai etkisi ise gevşeme yönünde 42 baz puan yönünde oldu. Sonuçta paranın maliyeti ucuzladı. Bankanın beklediği sıkılaşma etkisi likiditeden geliyor. Bu konuda son kararlarla likidite sıkılaşması sağlanacak görünüyor. Bakın ne ölçüde?
Aralık ayındaki karşılık arttırım kararı ile bankalar, cuma gününden itibaren Merkez Bankası’nda zorunlu karşılık olarak 7.6 milyar TL daha fazla tutmaya başladılar. Bu miktar, ekim-aralık döneminde yapılan döviz alımlarıyla piyasaya sürülen TL’si kadar. Yani o dönemdeki döviz alımlarının sterilizasyonu ancak yapılabiliyor.
Sıkılaşma şubata kaldı
Ocak ayı zorunlu karşılık artışlarıyla da bankalar ayrıca ilave 9.8 milyar TL karşılık tutacaklar. İşte bu yeni kararla parasal alanda miktarsal bir sıkılaşma sağlanacak.
Bankanın aralık ve ocak kararlarının ardından elimizde olan sadece nette 10 milyar TL’lik bir miktarsal sıkılaşma kaldı. Yürürlüğü 18 Şubat tarihi olan bu yükümlülüğün etkilerinin izleneceği iki alt kanal var. Biri ilave yükümlülüğün bankalarca nasıl yerine getirileceği. Diğeri ise sonrası için bunun bankaların faaliyetlerine nasıl yansıyacağı.
Bankaların bu ilave yükümlülük için gereken nakdi hangi ‘fon yönetimi’ tekniği ile toparlayacaklarını bilmiyoruz. Varlık tarafında; döviz satarak mı, tahvil satarak mı? Yükümlülük tarafında; ilave mevduat toplayarak mı, Merkez Bankası’ndan borçlanarak mı? Bunların sırası ya da bileşimi ne ölçüde olacak? Bunlar önemli olacak. Bankalar, olasılıkla bu yükümlülükleri yerine getirme yoluna göre sonrasındaki politikalara da yön verecekler.
İşte böylece; muğlak kilometre taşları olan, ‘ezber bozan’ faizsiz merkez bankacılığı patikasına da girilmiş oldu.

UĞUR GÜRSES - RADİKAL

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/faizsiz-merkez-bankaciligi-patikasi/300272