Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, fikir ayrılığı yaşadığı belirtilen Para Politikası Kurulu (PPK) ve Merkez Bankası Meclisi için “PPK ile Banka Meclisi arasında ‘sorun’ kelimesini duymak bile istemiyorum” dedi. Faizde indirim kararını oy birliğiyle aldıklarını belirten Yılmaz, kararın piyasaları ters köşeye yatırdığı eleştirileri için “iletişim kazası” dedi.
Yılmaz, seçim ekonomisi kaygısı duyup duymadığı konusunda da, “Bir Merkez Bankası yönetiminin seçimlerin olduğu bir yerde, ‘Benim hiç seçim endişem yoktur’ demesi herhalde doğru olmaz ama ‘Seçim endişem var’ demesi de doğru değil” diye konuştu.
Yılmaz, dün Enflasyon Raporu’nu açıkladığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Merkez Bankası’nın son dönemde aldığı kararlarla “frene biraz sert bastığı” eleştirilerinin anımsatılması üzerine böyle bir şeyin söz konusu olmadığını savunan Yılmaz, “Bankacılık sistemimiz, ekonomimiz büyümesin demiyoruz.
Amaç büyümektir, istihdam yaratmaktır, iş ve aş yaratmaktır. Ancak bunun sürdürülebilir olması lazım, risklerden uzak olması lazım, dur-kalk, dur-kalk olmaması lazım. Aldığımız tedbirler, ekonomimizin potansiyel büyümesi paralelinde, sürdürülebilir bir borçlanma, sürdürülebilir bir finansal istikrar, sürdürülebilir bir büyüme ve fiyat istikrarını hedeflemektir” dedi.
İletişimde sıkıntı olmuş
Yılmaz, piyasalarda tartışılan faiz indirimi kararının kurulda oy birliğiyle alındığını belirtti. Faiz indirimi kararının piyasaları “ters köşeye” yatırdığının belirtilmesi üzerine Yılmaz, şeffaflık normunu uygulamakta kararlı olduklarını söyledi. Y
ılmaz, şeffaflık normu vurgusuna rağmen faiz indirimi kararının piyasalarda şaşkınlık yarattığının anımsatılarak, “Bu iletişim kazasından mı kaynaklandı? Bugüne kadar mucize yaratan başkanken birden sıkıntılı bir başkan görüntüsü çizdiniz” diye sorulması üzerine, şöyle konuştu:
“Ben kendimi mucize yaratan bir başkan olarak görmüyorum, ayrıca sıkıntı yaratan başkan olarak da görmüyorum. Ben kendimi normal bir başkan olarak görüyorum. Mevcut iletişim politikamıza bu şekilde devam edeceğiz. İletişim çok önemli. Eğer bir sıkıntı varsa ki biraz olmuş... Kendimizi daha iyi açıklamak durumundayız.”
Dünyada merkez bankaları faiz artırımına giderken, Türkiye’de faiz indirimine gidildiğinin belirtilmesi üzerine Yılmaz, “Merkez Bankası’nın son dönemde aldığı kararlar, dünyada diğer ülke merkez bankalarının aldığı kararlarla ters değil” dedi.
‘Endişe yok’ demek doğru olmaz
Yılmaz, hükümetin seçim ekonomisi uygulayacağı endişesi duyup duymadığının sorulması üzerine, “Bir Merkez Bankası yönetiminin seçimlerin olduğu bir yerde, ‘benim hiç seçim endişem yoktur’ demesi herhalde doğru olmaz ama ‘seçim endişem var’ demesi de doğru değil. Biz şu ana kadar yapılanlara bakıyoruz ve verilen taahhütler var o taahhütlerin takipçisi olacağız” dedi. Durmuş, “Munzam karşılıklarla ilgili kararınız faiz indirimi ile birlikte düşünüldüğünde piyasaya kırbaç cezası verdiğiniz ifade ediliyor” denilmesi üzerine, “Politikalarımızın hedefi; bankacılık sistemimizi, ekonomi birimlerimizi cezalandırmak değil” ifadesini kullandı.
Yılmaz, bir gazetecinin, önceki toplantılardan farklı olarak Merkez Bankası’nın yönetimindeki tüm isimlerin toplantıda yer almasının mesaj olup olmadığını sorması üzerine, böyle bir amaçlarının olmadığını söyledi. Yılmaz, Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak üzere Davos’a gideceğini bildirdi.
“Yumurtasız omlet”
Toplantının ardından gazetecilerle sohbet eden Merkez Bankası Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan ise para politikasının finansal sistemi daralttığı eleştirileri için, “Finansal sistemi daraltmadan parasal sıkılaştırma olmaz. Bu yumurtasız omlet gibi bir şey” dedi. Turhan, yabancı basında Merkez Bankası’nın “hokus pokus yaptığı” yönündeki haberin anımsatılması üzerine, gelişmiş ülkelerin yoktan para bastıklarını, asıl hokus pokusun bu olduğunu söyledi. Turhan, zorunlu karşılık oranlarının yükseltilmesine ilişkin kararın etkilerinin 18 Şubat’tan itibaren görüleceğini kaydetti.
Piyasa para polititikasının sıkılaştırıldığına ikna oldu
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), dün açıkladığı yılın ilk Enflasyon Raporu’nda 2011 sonu enflasyon öngörüsünü yüzde 5.4’ten yüzde 5.9’a çekerken, ana senaryoda politika bileşiminin krediler ve iç talep üzerindeki net etkisinin sıkılaştırıcı yönde olmasının planlandığını vurguladı. TCMB’nin bu vurgusunun ardından ekonomistler, önümüzdeki dönemde sıkılaştırmanın zorunlu karşılık oranlarının artırılması ile sağlanmasını bekliyor.
TCMB’den gelecek aylarda bir veya iki faiz indirimi daha gelebileceğini belirten ekonomistler, yılın ikinci yarısından itibaren ise enflasyonda artış beklentileri ile indirimlerin zorlaşacağı ve faiz artırımlarının gündeme gelebileceği görüşünde.
TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz sunumda yaptığı konuşmada ana senaryoda politika faizi ve zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika bileşiminin krediler ve iç talep üzerindeki net etkisinin sıkılaştırıcı yönde olmasının planlandığını, orta vadeli tahminlerinin dayandığı temel senaryoya göre enflasyonun hedeflerle uyumlu seyretmesini sağlamak için bileşiminin sınırlı bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirilecek şekilde belirlenmesini öngördüklerini söyledi.
Yeni indirim bekleniyor
Akbank Ekonomik Araştırmalar Bölümü, TCMB’nin dünkü açıklamalarını değerlendirdiği notunda, “İktisadi temellerinden fazla uzaklaşmayarak aşırı değerlenmeyen lira, cari açığın fazla büyümesine izin vermeyerek finansal istikrarı koruyacaktır. Bu etkiyi pekiştirmek için TCMB’nin şubat ayında yapacağı para politikası kurulunda (enflasyondaki düşüş sürdüğü takdirde) faizi 25 baz puan daha indirebileceğini, sonrasında ‘bekle gör’ politikası izleyeceğini düşünüyoruz” denildi. Notta, kredi artışının yüzde 25’in üzerinde gerçekleşmesi durumunda, zorunlu karşılık artışlarının da devam etmesinin beklendiği vurgulandı.
Sıcak para çıkmaya başladı
TCMB’nin politika faizini indirmesi ve TL zorunlu karşılık oranlarını beklentilerin üzerinde artırması sıcak para çıkışını hızlandırırken, Türkiye’nin 5 yıllık tahvilini sigortalamanın bedeli olan CDS’lerinin getiri farkı da yükseldi. Markit verilerine göre, dün Türkiye’nin 5 yıllık CDS’inin orta noktası 145 baz puan seviyesindeydi. Bu oran önceki gün 143 baz puandı. Hacimsiz eurobond piyasalarında 2030 vadeli gösterge eurobondun fiyatı yatay seyrederken, bankacılar, yatırımcıların banka euro tahvillerine kaymaya başladığını söylediler. Bir bankanın eurobond ve CDS işlemcisi, “Tüm gelişmekte olan ülke CDS’lerinde yükseliş var ama Türkiye hepsine göre daha fazla yükseldi. Bu yükselişte yurtiçi piyasalarda yaşanan tedirginliğin büyük etkisi var. Dövizden çıkış olduğunu gören yabancılar CDS’lerden de çıkıyor, bu nedenle spread yükseliyor” dedi.
Buna karşılık yatırımcılar banka tahvillerine ilgi gösteriyor. İş Bankası dün 5 yıllık dolar cinsi eurotahvil ihracı ile 500 milyon dolar borçlandı. Tahvilin getirisi yüzde 5.30, spreadi 5 yıllık ABD Hazine tahvillerinin üzerine 329.1 baz puan oldu. Yabancı çıkışlarının etkisiyle dün dolar/TL 1.5680 seviyesine kadar yükseldi. Gösterge tahvilin faizi ise enflasyon öngörüsünün yukarı çekilmesiyle yüzde 7.63’ü gördü.