Yazdır

Merkez yön verecek

Tarih: 17 Ocak 2011 - 17:36

Döviz piyasalarında hareketler faiz kararına kadar pariteye bağlı gelişecek. Borsada ise yukarı yönlü hareketi denemeye devam edeceğiz.

 

Amerika’da şirket bilançoları, Avrupa’da borç sorunlu ülkelerin merakla beklenen ihaleleri, iç piyasada ise Merkez Bankası Başkanı’nın konuşmaları geçen haftanın önemli olaylarıydı. Amerika’da beklenenden iyi gelen şirket bilançoları borsayı olumlu etkiledi. Avrupa’da ise Portekiz, İspanya ve İtalya’nın borçlanma ihaleleri öncesinde Japonya ve Çin’den gelen destekleyici açıklamalar etkisini gösterdi, ihaleler başarılı sonuçlandı. Tabii geçen yıla göre oldukça yüksek bir orandan borçlanmaya başarı dersek! Bu yüksek faizler önümüze tekrar sorun olarak çıkacak hiç kuşkusuz. 4 Şubat’taki liderler zirvesinden, olası bir kriz durumunda borçlu ülkelere yardım etmesi planlanan Avrupa Finansal İstikrar Kolaylığı EFSF’nin büyütülmesi, yani daha fazla para verecek duruma getirilmesiyle ilgili bir karar çıkması bekleniyor. Bu beklenti de ihalelerin olumlu geçmesine katkıda bulundu. 

Enflasyon kaygıları
Euro-dolar paritesi geçen haftanın her gününde yükselerek 1.3450 seviyesini gördü. Avrupa Merkez Bankası Başkanı’nın faiz arttırımına ilişkin beklenti yaratan konuşması da bu çıkışta etkili oldu. Enflasyona ilişkin kaygıların seslendirilmesi, Euro Bölgesi’nde faizlerin beklenenden erken arttırılabileceği şeklinde yorumlandı ve bu da euroya destek verdi. Ancak unutmamamız gerekir ki, borçlanma maliyetlerinin arttığı ve borç sorununun kısa sürede çözülmesinin zor olduğu bir Avrupa’da faizi arttırmak hiç de kolay olmayacak.
İç piyasalarda TCMB Başkanı’nın yaptığı açıklamalar kur ve faizler üzerinde etkili oldu. Aralık ayında açıklanan faiz indirimi ve zorunlu karşılıkların arttırılması sonrasında piyasalar faiz indirimlerinin devam edeceği beklentisine girmişlerdi. Geçen haftaki açıklamalarda hem enflasyona özellikle vurgu yapıldı hem de kredi yavaşlamasıyla ilgili bir işaret olmadığının altı çizildi. Dolayısıyla faiz indirimi olmayabileceği algısı oluştu. Bu da bonolara satış getirdi. Gösterge bononun bileşik faizi yüzde 7.0 seviyesinin altından yüzde 7.3 seviyesine çıktı. Bu satışa biraz da kâr realizasyonu olarak bakmak lazım; çünkü son 1 ayda en iyi performe eden enstrümandı bono. Ben bu son satışın bir düzeltme olduğunu ve bonoların cazibesini koruyacağını düşünüyorum. Faiz indirimiyle ilgili soru işaretlerinin ortaya çıkması TL’nin cazibesini arttırdığı için dolar kuru bu hafta geriledi. Ama bu gerilemede aslan payı paritedeki yükselişe ait, yani aslında geçen hafta TL değerlenmedi. Peki bu hafta dolar daha düşer mi? Ben bu konuda bu hafta Merkez Bankası’nın faiz kararının belirleyici olacağını düşünüyorum. Yabancı fonlar da bu kararı gördükten sonra yeni pozisyonlar için karar vereceklerdir. Bu sebeple faiz kararına kadar sadece pariteye bağlı hareket edeceğiz. 

Borsanın yönü yukarı
Borsada yeni yıla artışla başlamıştık, geçen hafta biraz gerilediğini gördük. 68.000 seviyesinin üzerinde kaldığımız sürece yukarı hareketi denemeye devam edeceğiz. Avrupa ve Amerika borsalarının hareketleri, şu an bizde de yukarı hareketi destekler nitelikte. Altında kâr satışları geliyor ancak 1.350 seviyesinin altında kalıcı olmadığımız sürece bunun teknik düzeltme olduğunu düşüneceğiz. 


Avrupa’ya destek Çin ve Japonya’dan
Borçlu ülkeler sorunuyla uğraşan Avrupa’ya destek, dünyada rezervi en yüksek iki ülkeden, Çin ve Japonya’dan geldi. 2010 yılı sonunda döviz rezervi 2.85 trilyon dolara çıkan Çin, bir süredir Avrupa’nın borç sorunuyla ilgili çabalarını desteklediklerini söylüyordu. Özelde Portekiz ve İspanya bonoları aldıkları biliniyor. Çin, bugün itibarıyla İspanya tahvillerinin yüzde 13’ünü almış durumda. Geçen hafta Wall Street Journal’da çıkan bir habere göre de Portekiz önceki hafta özel bir plasman ile Çin’e 1.1 milyar dolarlık bir tahvil satışı gerçekleştirmiş. Bütün bu desteğin arkasında, elbette Çin’in ekonomik gücünü kullanarak bir nevi ‘kurtarıcı’ rolü oynayarak siyasi itibar kazanma isteği var. Bunun farkında olan ve Çin’den sonra en yüksek rezerve (1.1 trilyon dolar) sahip olan Japonya da aynı yolu izliyor. Japonya Maliye Bakanı, İrlanda kurtarma paketi kapsamında tahvil ihraç edecek olan Avrupa Finansal İstikrar Kolaylığı EFSF tahvillerinin yüzde 20’sini almak istediklerini açıkladı. Japonya’nın bu hamlesinin de siyasi ve ekonomik sebepleri var. Siyasi olarak, Çin ile beraber dünyanın etkili bir ülkesi olduğunu göstermek istiyor. Ekonomik açıdan; Japonya ihracata dayalı büyüyor ve resesyona girmiş bir Avrupa kesinlikle işlerine gelmez. Cari fazla veren Japonya, uzun süredir parasının değerlenmesinin önüne geçmeye çalışıyor. 2010 yılında euro karşısında yüzde 19 değer kazanan Japon Yeni, tahvil alım açıklamaları ile düşmeye başladı. Bu düşüşün kalıcı olup olmadığını tahvil alımları ile birlikte izleyeceğiz.

HÜSEYİN YENER/ Radikal

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/merkez-yon-verecek/299500