Yazdır

Portekiz'in suçu ne?

Tarih: 14 Ocak 2011 - 15:02

Bir ülkenin kaderini etkileyecek ihale, öncesinde şişirilen balon ve üç maymunu oynayan finans piyasaları

Daha geçen yıl hararetli hararetli reytingiçlerin yaptıklarının vicdana sığmayacağını tartışıyorduk. Avrupa ülkeleri borc batağına gırtlağına kadar gömülmüşken, Türkiye rüzgarına gözünü kapatmasına, "Gör bunları sıfırcı hocam" diye tepki gösteriyorduk.
Halen de üst düzey ekonomi yönetimimiz her fırsatta reytingçilerin daha adaletli olması gerektiğini hatırlatıp duruyor.

ŞAKA GİBİ BİR SPEKÜLASYON
Fakat dün yaşanan bir gelişme açıkçası sıfırcı hocalara biçtiğimiz adaletsizliği geride bırakacak kadar kritikti.
Yunanistan ve İrlanda'nın batma noktasına gelmesinden sonra krizi Avrupa'nın merkezine taşıyabilecek olan bir ülke, yani Portekiz için en kritik günlerden biri yaşandı.

Aylardır papatya yapraklarıyla bakılan "batacak, batmayacak" falına maruz kalan Portekiz'in bu gidişle bu krizden sıyrılamayacağı görüşleri ağırlık kazanmaya başlamıştı. Piyasaların da "batacak" sonucuna oynamaya giriştiği bir dönemde Portekiz'in yapmaya karar verdiği bir tahvil ihalesi aslında piyasaların hangi senaryoya oynayacağının da testi olacaktı.
İhale öncesinde piyasa Portekiz'in borçlanma faizini yüzde 7'lere çıkarmıştı. Yani olası senaryo, "Piyasalar Portekiz batacak" üzerine oynayacak şeklindeydi. Üstüne üstlük Portekiz hükümeti hiç de inandırıcı olmayan söylemler peşinde dolaşıyordu: Kurtarma paketine ihtiyacımız yok.

Fakat Avrupa Birliği (AB), Portekiz Hükümeti'nin cengaverce demeçlerine inat, "İste ya da isteme, biz alttan alta sana bir kurtarma paketi hazırlıyoruz" haberini piyasa kulislerine fısıldayıverdi.

BİR DEDİKODUYLA 3.2 KAT TALEP
Bunun adına çok açık ve net bir şekilde spekülasyon deniyor. Hani şu Avrupa Birliği'nin Yunanistan'ın batma noktasına gelmesi sırasında reytingçileri "durumu olduğundan kötü gösteriyorsunuz. Batmayacaksa da batırıyorsunuz" diye itham ettiği fiil. Sırf bu yüzden reyting kuruluşlarını neşter altına yatırdığı davranış tarzı.
Dün birliğin yaptığı ise durumu olduğundan çok daha iyi göstermek yani yeterince uçan balon yokmuş gibi bir balon daha şişirmek.
Sonuçta Portekiz için yüzde 7 veya üzerinde çıkabilir denilen borçlanma faizi bu spekülasyonun ardından yüzde 6.7 oldu. Daha da ilginci satılan tahvillerin 3.2 katı talep geldi. Eğer bu faiz yüzde 7'nin üzerinde olsaydı ve satılan tahvillerin yarısı kadar talep gelseydi, bugün İtalya ve İspanya ne zaman batar diye tartışıyor olabilirdik.

KUTSAL GÖREV
Yani amaç oldukça kutsal: Avrupa Birliği'nin ceza sahası İspanya ve İtalya'yı kurtarmak! Ne tesadüf ki Portekiz'in tahvil ihracının hemen ardından İtalya ve İspanya'nın da tahvil ihaleleri vardı. İspanyol tahvillerine 1.6 kat, İtalyan tahvillerine ise 1.41 kat talep geldi. Bir spekülasyon nelere kadir.

AVRUPA BU KEZ DE ÇUVALLARSA?..
Fakat sonuçta değişen ne? Portekiz daha mı iyi durumda artık? Hayır değil. İtalya ve İspanya artık yükselişe mi geçer bugünden sonra. Hayır mümkün değil.
Avrupa Birliği krizin başından beri yaptığı gibi suni önlemler peşinde. Yani krizi erteleme politikasına tam gaz devam ediyor. Hiçbir şey yapmadan krizi ötelemeye çalışıyor. Bunu daha önce de iki kez deneyen Avrupa Birliği Yunanistan'ın ve İrlanda'nın iflas aşamasına gelmesine seyirci kalmış, daha sonrasında erken önlem almamanın bedelini kamuda kapının önüne koyduğu bugünün işsizlerine ve halka ödetmişti.

İşin en ilginç tarafı ise uluslararası piyasaların bu oyunu görmesine rağmen, üç maymun oyununu oynamayı tercih etmesi: Yani görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Bu danışıklı dövüşün bir tek makul açıklaması geliyor akla: Batağa hep birlikte saplanmamak için piyasalar zaman kazanmaya çalışıyor. Peki sonra ne olacak? Bu noktada Türkiye'ye dönüp bir bakmak aslında ufuk açıcı olabilir.

TÜRKİYE'DE 2010'UN MEYVELERİ SERGİDE
Türkiye için aslında hava hoş. Krizler devam ettikçe antibiyotiğini tarihi boyunca yaşadığı sayısız finansal krizle almış olan Türkiye ve piyasaları, bir basamak daha yükselerek dünyanın en büyük ekonomileri arasına girme yolunda ilerliyor. Her ne kadar en büyük ihracat pazarı hata üzerine hata yaparak Türkiye'nin ihracatında canlanma sürecini ertelese de büyük resim çok daha önemli.
Türk borsası ise riskten kaçanların ekranında her zamanki yerini koruyor. En azından büyüme vaat eden bir borsa olarak duruyor. Yatırılan paranın karşılığını akmasa da damlaya damlaya geri ödemesi garanti gibi görünüyor.
Üstelik kritik bir özelliği daha var Türk Borsası'nın: 2011'de kârlar düşecek olabilir fakat 2011 yılında dağıtılacak olan kârlar, 2010 yılında elde edilen kârlar olacak. Yani oldukça yüksek seviyelere çıkmış olan kârlar.

ADRENALİN MERAKLISINA BİR DOZ TEMETTÜ
Geçtiğimiz haftalarda yerli yatırımcı cephesinde kalbi olanlar için uzak durulacak yer olarak borsayı işaret etmiştik. Fakat adrenalin sevenlerin ve kalbine güvenenlerin önündeki seçenekleri ilerleyen günlere bırakmıştık.
Bugün ise seçime giden bir ülkenin borsasında fiyat yükselişlerinden değilse bile dağıtılacak temettülerden Avrupa ve dünya ortalamalarının kat ve kat üzerinde para kazanmanın mümkün olduğunun altını çizmek gerekiyor. Bunun için önümüzdeki günlerde İMKB'nin temettü verim istatistiklerini ortaya koyan bir dosya haberi paylaşacağız.

Fakat bu stratejiyi izlerken siyasetin ön plana çıkacağı günlerde çok büyük günlük ve haftalık dalgalanmaların yaşanacağına da hazırlıklı olmak olmazsa olmaz. Bu nedenle bundan sonra endeks değil hisse odaklı bir getiri üzerine kafa yormakta fayda var. Zaten yılın ilk beş ayında yoğun bir şekilde temettü dağıtma işlemleri gerçekleşeceği için bu aydan itibaren yapılacak bütün temettü açıklamalarını ve buna bağlı fiyat hareketlerini yakından takip etmek, bu işe harcanacak mesaiye değecek getiriler kazanılmasını sağlayabilir.

[email protected]

Barış ERKAYA

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/portekizin-sucu-ne/299303