Yazdır
2010 yılının son yazısını 2011 yılı tahminlerine ayırdım. Niceliksel tahminlerimi aşağıdaki tabloda bilginize sunuyorum. Tablodan önce niteliksel değerlendirmelerimi sıralayayım.
2011 yılında cari açığın büyüyerek devam edeceğini tahmin ediyorum. Bu açığın önemli bir bölümünün yine sıcak para ile karşılanacağını bekliyorum. Merkez Bankası’nın politika faizinin seçimlere kadar düşük kalacağını, ondan sonra artmaya başlayacağını düşünüyorum.
Cari açığın büyümesiyle birlikte bütçe açığının tahmin edilenden daha da düşük çıkacağını tahmin ediyorum. Buna karşılık enflasyonda önemli bir değişiklik olmasını beklemiyorum. Çünkü görülen o ki 2011 yılında petrol fiyatları yüksek düzeyde seyredecek. Ayrıca emtia fiyatları da yüksek kalmaya devam edecek.
En zoru dolar kuru
Böyle bir tahminler setini hazırlarken tahmin edilmesi en fazla gerekli olan şeylerin başında dolar kuru geliyor. Bunun tahmini her zaman çok zordur, üstelik bu zorluk kriz ortamlarında daha da artıyor. Ben Türkiye’ye sıcak para girişinin devam edeceğini, buna karşılık sıcak para önlemlerinin bir miktar etki yapacağını ve dolayısıyla dolar kurunun 1.5 ile 1.6 TL arasında bir yerlerde olacağını tahmin ediyorum.
2001 krizine gelene kadar yüzde 8 dolayında bir işsizlik oranıyla karşı karşıya bulunan Türkiye’de, o krizden sonra bu oran yüzde 10’lara yükseldi ve bir daha da eski düzeyine inmedi. Küresel krizle birlikte yüzde 14’lere yükselen işsizlik oranı yılın ikinci yarısında yüzde 12 dolayına geriledi. Bundan sonrası ise daha güç görünüyor. İşsizlik oranı benim tahmin setimde yüzde 11 ile 12 arasında takılıp kalacak gibi duruyor.
2011 yılına ilişkin bazı başka göstergeler de önem kazanıyor: Bunlardan birisi petrol fiyatları. Yapılan tahminler petrol fiyatlarının 100 ile 120 dolar/varil düzeyinde bir yerlerde olacağını gösteriyor. Benim beklentim petrol fiyatının 100 dolar/varile daha yakın bir düzeyde oluşması biçiminde. Altın fiyatlarının ise daha da yukarı gideceğini tahmin ediyorum. Dolar ve euro gibi iki rezerv paranın basıldığı ekonomilerin durumunun parlak olmaması bu düşünceyi haklı kılıyor.
Türkiye açısından en önemli sorunların başında Avrupa Birliği’nin ekonomik durumu geliyor. Eğer İrlanda ve Yunanistan sorunu yıl içinde çözüm yoluna giremezse ve hele bir de başka ekonomiler bunlara eklenirse 2011 yılı AB için dönüm yılı olabilir. Hiç kuşkusuz burada olumsuz bir dönümden söz ediyorum. Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi halinde ise Türkiye’nin ihracatı büyük bir sıkıntıyla karşılaşabilir.
Belki değinmek bile yersiz ama yine de hatırlatmakta yarar görüyorum: Bütün bu tahminler olağanüstü değişikliklerin olmayacağı, aşağı yukarı mevcut durumun devam edeceği bir ortama göre yapılmış tahminlerdir.
Yeni yılınız kutlu olsun
Mahfi Eğilmez Radikal