Gelişmiş ülkelerde son operasyonlar ‘faizsiz faiz indirimi’ biçiminde oluyor da, bizde bir süredir olan nedir? Çok açık; bizde olan ‘faizsiz faiz arttırımıdır’. Nasıl mı oluyor? Anlatalım.
Gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının
elindeki araçlarla yapılabileceklerin sonuna yaklaşıldı. Çoğu ülkede faiz oranları sıfıra çok yakın. Merkez bankaları faiz indirimi etkisi yaratabilmek için miktarsal gevşetmeye gidiyorlar. Nominal faizlere artık yapılabilecek bir şey yok; bu, ‘faizsiz faiz indirimi’ olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde durum ise şöyle özetlenebilir: Faiz arttıran yok ama faiz yukarıda! Bir süredir, gecelik vadede yürütülen politika faizi yüzde 6.5 idi. Daha sonra ‘teknik faiz indirimi’ çerçevesinde, politika faizinin vadesi bir haftalık vadeye kaydırıldı.
Para verme kanalı
Burada geçerli olan faiz oranı da yüzde 7 seviyesinde seyrediyordu. Merkez Bankası’nın piyasaya bolca para verme kanalı olan haftalık repo işlemlerinde de kabaca bu faiz oranından, yüzde 7’den gerçekleşiyordu. Öte yandan Merkez Bankası; neredeyse verdiği paranın yarısını gün sonunda yüzde 6.5 ile geri çekiyordu. Finansal sistemdeki oyuncular için gecelik vadede geçerli olan faiz, sözleşmelerin bağıtlandığı faiz yüzde 6.5 idi.
Merkez düşürdü, gecelik faiz yükseldi
Merkez Bankası politika faizini gecelik vadeden haftalık vadeye kaydırmış oldu, ama resmi olarak herhangi bir faiz arttırımı yapmış değildi. Teknik faiz indirimiyle, bankanın para çektiği tek vade olan gecelik vadedeki faiz oranı kademeli olarak aşağı, yüzde 5.75’e çekildi. İşte bununla, gecelik faizdeki indirimle piyasada geçerli faiz
yüzde 7’lik haftalık faiz olmuştur.
Nitekim Merkez Bankası’nın gecelik piyasada para çekme fiyatını yüzde 5.75’e indirmesi; hem daha dalgalı hem de gecelik repoda yüzde 7’ye yaklaşan faizleri getirmiştir. Gecelik vadedeki işlemlerde azalış olsaydı, gecelik faizin yüzde 7’ye yaklaşması ya da dalgalanıyor olmasının fazla önemi olmayacaktı. Oysa durum öyle değil. Gecelik vadede işlem hacmi aynı miktarda sürüp gidiyor. Artık gecelik faizler de politika faizi olan haftalık yüzde 7 ile eşitlenmiştir.
Mahcup politika
Diğer parasal operasyonları da hesaba katalım; zorunlu karşılıkların arttırılması, bunlara yapılan faiz ödemelerinin sonlandırılması, üç aylık repo ile para verilmesine son verilmesi. Tüm bunların özeti şudur: Merkez Bankası herhangi bir politika faizi değişikliği yapmadan faizleri yukarı ittirmiştir. İşte buna ‘faizsiz faiz arttırımı’ diyorum. Merkez Bankası’nın faize ellemeden faizi yukarı çekme yolunu ‘bulmuş’ olması, enflasyonla ilgili gelişmelere yaklaşımı ile de uyumludur.
Hedefle uyumluluk
Son beş yılda kesintisiz biçimde ‘enflasyon hedefle uyumlu seyrediyor’ diyen ama bir türlü enflasyon hedefini tutturamayan Merkez Bankası’nın; ne faizi gerektiğinde yukarı çekebilme, ne de enflasyondaki yapısal unsurlara dikkat çekme, reformların enflasyonla mücadelede önemli olduğunu ‘hedef ortağına’ söyleyebilme cesareti var.
Bugün çekirdek enflasyon yıllık yüzde 2.5’e gerilemiş durumda iken, TÜFE artışının yüzde 8.62’de olmasının temel nedenlerinden biri de, bu duruşuyla ‘paralize’ olmuş para otoritesi değil midir?
UĞUR GÜRSES / RADİKAL