Piyasalar açısından son iki yılın en kritik haftası olarak nitelendirdiğimiz geçen hafta rahat atlatıldı. Kongre seçimlerinde Demokratların, Temsilciler Meclisi'nde ise Cumhuriyetçilerin kazandığı ABD, dünya siyasetinde kısa vadede çok da değişmeyeceğinin sinyalini verirken hemen bir gün sonrası Merkez Bankası FED'in tahvil alım programında beklentileri karşılayan bir miktarda alım yapacağını açıklaması borsalarda olumlu karşılandı.
ABD borsaları kritik sayılabilecek eşikleri aştı. FED halen ekonomik aktivitenin yavaş olduğunu düşünüyor. Bu sebeple ekonominin canlanması için tahvil alımlarının sürmesini isterken finansal piyasaların yeni bir çöküşle karşılaşmasını arzu etmiyorlar. Enflasyonun halen istenilen düzeyde olmaması ve işsizlik başta olmak üzere yapısal problemlerin halen düzelmemesi FED'in elini kolunu bağlıyor. Ancak ABD ilginç bir ülke; halkının ekonomiye bakışı da biraz garip. 2008 yılının son çeyreğinde Cumhuriyetçilerin Afganistan ve Irak'a yönelik harekâtlarının müthiş maliyetinin getirdiği ekonomik çöküşünü cezalandırmak yerine dünyada ılımlı rüzgârların yeniden esmesine imkân tanıyan ve ekonomide toparlanma çabalarına müthiş destek veren Obama yönetimine adeta kızgınlıklarını bildirmeleri ABD'ye ait bir özellik galiba. Yoksa Obama başka bir ülkede başkanlığa adaylığını koysa kolaylıkla oy oranını artırabilirdi.
Piyasalarda bayram öncesi yeniden iyimserlik hakim olmaya başlarken, önümüzdeki hafta bankalar başta olmak üzere önemli şirketlerin konsolide bilançoları gelmeye devam edecek. Son gönderim tarihi 12 Kasım.
Şu ana kadar gelen bilançolardan bankacılık, gübre, petrol, otomotiv, finans sektörü hisselerinde bir önceki dönem ve geçen yıla göre kâr rakamları bir hayli iyi gözüküyor. Önümüzdeki hafta enerji, holding, sigorta ve telekomünikasyon sektörlerinde de önemli bilançolar açıklanacak. Bu açıklamaların ardından yerli ve yabancı yatırımcılar son çeyrek öncesi yeni pozisyonlar açacakları sektör ve hisseleri belirleyeceklerdir.
GARANTİ'DEKİ HİSSE SATIŞI YABANCI İLGİSİNİ ARTIRIR
Aslında geçen haftanın en önemli gelişmelerinden biri Garanti Bankası'ndaki ABD'li General Electric'in payını İspanyol BBVA'nın satın almasıydı. Böylelikle kâğıt üstünde inanılmaz piyasa değerine sahip olan bir bankaya başka banka tarafından bu fiyatı tescil eden bir rakam verilmesi Türkiye'ye olan güveni gösteriyor. Bankacılık sektöründe bir yabancı çıkarken bir başka yabancının gelmesi üstelik Garanti'deki hissesini satarak Türkiye'de enerjide yatırıma devam edeceği kararı verilmesi yakın bir gelecekte birçok yabancı şirketin kapımızı çalacağının habercisi.
Yatırımcılar açısından bakarsak uzun vadede bir Türk şirketinin piyasa değerini bu ölçüde yükseltmesi (Anayasa kitapçığının atıldığı 2001 yılından bu yana dolar bazında tam 45 kat artışla 600 milyon dolardan 27,2 milyar dolara yükseldi) Batı şirketlerini Türk piyasalarına yatırım yapmaya heveslendirir görüşündeyim.
Türkiye'nin seçimlerin ardından veya öncesi kredi notunun yatırım yapılabilir ülke kategorisine yükseltilmesi halinde birçok yabancı yatırımcı ve şirketin Türk borsasından bir şirket satın alarak veya ortak olarak Türkiye'ye yönelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Petrol 90 doları geçerse iki ay içinde 100'ü görebilir
Bu yıl genelde diğer emtialara göre ucuz kalan petrol fiyatları ABD Merkez Bankası FED'in gevşemenin devamına işaret eden son kararlarının ardından bir haftada yüzde 6,22 yükseldi. 2008 Temmuz ayında 146 doları görerek tarihî rekor kıran petrol fiyatları şu an mayıs ayında test ettiği 89 dolara yaklaşmış durumda. Dünya finansal piyasalarında FED kararları başta olmak üzere altın, gümüş gibi emtialara olan ilginin artarak devam etmesinin ardından petrol fiyatlarının da çok önemli bir atak yaparak 90 dolar sınırına yükselmesi 2008 yılını hatırlatmaya başladı. Teknik olarak 89 dolar geçilmediği sürece petrol fiyatları 82-89 dolar arasında dalgalanacak. Ancak 89-90 dolar geçilirse petrol fiyatlarının iki ay içinde 100 doları bulması ya da ona yakın bir değere ulaşması kaçınılmaz gözüküyor. Daha uzun vadede ise dünya ekonomilerinin özellikle ABD ekonomisinin canlandırılmaya çalışılması doları olumsuz etkilemeye devam eder, gelişmekte olan ülkelerin başta Çin olmak üzere petrole olan talebi devam ederse 2008 yılındaki rekor 2011 yılında kırılabilir.
SELİM IŞIKLAR/ZAMAN