Kur savaşında ateşkes uzun sürmeyebilir
Tarih: 27 Ekim 2010 - 15:18
Kur savaşında bir ateşkeş şimdilik sağlandı. Ama çıkar çatışması daha keskin.
1985te New Yorkun ünlü Plaza otelinde beş büyük biraraya gelip doları aşağı çekme konusunda anlaşmışlardı. ABD, İngiltere, Japonya, Fransa ve zamanın Batı Almanyası ortak müdahale ile düşüşü başlatmıştı. Böylece, ABD cari işlemler açığını kontrol altına almak mümkün olmuş, ülke bu devalüasyonun etkisiyle durgunluktan çıkmıştı. Geçen hafta Güney Korede G-20 bakanlarının uzlaştığı anlaşmayı Plaza anlaşmasına benzetebilir miyiz? Kur savaşında şimdilik bir ateşkes sağlandı. Önümüzdeki dönemde yuan değerlenmeye başlayabilir. Ama kurlardaki hareketin boyutunun Plaza anlaşmasını izleyen dönemdeki boyuta varmasını beklemiyorum. O dönemde dolar, zamanın yuanı olan yen karşısında iki yılda yüzde 50nin üzerinde değer kaybetti ve bu düşüşe dur demek için aynı ülkeler bu defa Fransada buluşup Louvre anlaşmasını imzalamak zorunda kaldılar. Seul anlaşması Plaza kadar güçlü değil. Çıkar çatışması daha keskin. Brezilya bile 2 gün geçmeden Ben kura müdahalede sınır tanımam dedi. Brezilya ve Çin gibilerinin Japonyanın yaşadığı Plaza sürecini yaşamaya tahammülü olduğunu sanmıyorum. Çinin tahammülsüzlüğü karşısında ABD ne yapar? Yanıtı aşağıdaki kutuda...
Amerika ve Çin karı-koca gibidir
ABD Çini manipülatör yaftasını yapıştırmakla tehdit ediyor. Bu alemde manipülatör ağır bir sözcük, ancak kavgada kullanılır. Delikanlı aleminde bıçağı göstermeye benzer. Gerisi gelmelidir. Yani yaptırım uygulamalısınız. Ama öyle kolay olmuyor. ABD-Çin ilişkisi karı-koca ilişkisi gibidir. Karmaşıktır. Görüntüde Çinliler üretir, Amerikalılar tüketir. O yüzden ticaret dengesi milyarlarca dolar ABDnin aleyhinedir. Harcamaktan çok tasarrufu bilen Çinliler biriktiriyor, tasarruf fikriyle alakası olmayan Amerikalılar ise borçlanıyor. Nereden? Kulaklarından biriktirdikleri paralar fişkıran Çinlilerden. Bu madalyonun bir tarafı. Diğer tarafta başka bir hikaye var. Amerikalılar tüketmese Çinliler ürettikleri malları satacak yer bulamaz. Çin ihracatının üçte birini ABDye yapıyor. Eğer ABD alımını keserse Çin krize girer. Ama ABD bunu istemez, çünkü Çinde üretimin yüzde 40ını Amerikalı firmalar yapıyor. Yani Washinghton kendi ayağına kurşun sıkmış olur.
İtalyan Fiat İtalyadan kaçar mı?
İtalyada sanayi deyince akla önce Fiat gelir. Bir numaradır. Avrupanın altıncı büyük araba üreticisidir. Türkiyeye de ilk girenlerden biridir. Hatta Anadoluda eskiden Fiatı Türk markası zannedenler bile vardı. Fiatın CEOsu geçenlerde bir programda ilginç bir çıkış yapmış. Eğer İtalyadaki fabrikalarımızda üretim yapmasaydık, şu anda performansımız çok daha iyi olurdu demiş. Hükümet bize bir kolaylık yapsın diyor. Bir tür sopa-havuç meselesi. Havuç 20 milyar euroluk yatırım. Eğer hükümet bir kolaylık yaparsa bu yatırım olur. Ama eğer yapmazsaaaa? İşte o sopa kısmı. Açıktan söylemiyor ama hissettiriyor, CEO Sergio Marchionne. Fikir vermesi için bir hatırlatma yapıyor. Mealen diyor ki, İtalyadaki 5 fabrika verimlilik açısından Polonyadaki bir Fiat tesisi bile etmiyor. CEOnun sorunu işgücü verimliliğiyle olsa gerek. Çünkü uzun süredir başı sendikalarla dertte. Fiat İtalyada zarar eden bazı tesisleri kapatmak istiyor ama solcu sendikanın sıkı muhalefeti yüzünden yapamıyor.
Böyle zarar ederek faaliyetleri sonsuza kadar sürdürmek mümkün değil demiş. Akla hemen Acaba üretimi nereye kaydırır. Türkiye cazip bir adres olur mu? sorusu geliyor.
SERVET YILDIRIM
radikat
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kur-savasinda-ateskes-uzun-surmeyebilir/295279