Vergi borcu olanlara fırsat doğuyor!..
Tarih: 22 Ekim 2010 - 11:26
Vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenleme hangi vergileri veya kamu alacaklarını kapsayacak?
Ya da hangi konuları kapsam dışında tutacak? Kamuoyuna yansıyan beklentilerin bazıları önemli avantajlar, bazıları ise önemli sakıncalar içeriyor...
TÜRKİYE vergi aflarına ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması konularına yabancı değil. Hatta biraz da alışkanlıkları ve beklentileri olan ülke. Şimdilerde de böyle bir beklentinin içerisindeyiz. Başta vergi olmak üzere SSK ve Bağ-Kur borçluları için yeni bir umut doğmuş durumda. Çok ciddi bir beklenti ve umut var. Aslında bu yapılandırmanın yapılacağı artık kesin gibi. Ancak bu yeniden yapılandırmanın nasıl olacağı, hangi borçları kavrayacağı, hangi vadelerde ve faizlerle ödemelerin düzenleneceği konuları henüz net değil.
Vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasını kendi mantığı içinde haklı kılan gerekçeler var. Bu gerekçeleri birkaç başlık altında toplamak mümkün:
1. Her şeyden önce konunun ekonomik boyutu var. Özellikle 2007 yılından sonra büyümesi duraklatan, 2008in ikinci yarısında küresel krize giren ve 2009da da ciddi tahribatlar yapan küresel ekonomik kriz, vergi ve sosyal güvenlik borçları olanları zor durumda bıraktı. Daha çok KOBİ niteliğindeki küçük işletmeler bu krizden olumsuz etkilendi. Halen bu etki altında olan sektörlerin ve işletmelerin bulunduğunu herkes biliyor.
2. Konunun inkar edilemez bir başka boyutu var. O da siyaset. Türkiye, daha mühürlerin mürekkebi kurumamış siyasi mücadeleye dönüşen bir referandumdan henüz geçti. Arkasından da 2011 ilk yarı sonunda genel seçimler var. Bu kadar mağdur ve kızgın kesimin sorunlarını gidermek veya daha başka bir deyimle gazını almak gerekiyor. Ayrıca oylarına talip olmak gerekiyor. Nitekim referandum öncesinde ve sonrasında bizzat Başbakan Tayyip Erdoğanın bu konudaki siyasi taahhüdünü ve bürokratik talimatını herkes biliyor.
3. Olayın bir de adalet boyutu var. Ki bu konu iki yönlü de değerlendirilebilir. Vergi ve sigorta borcu sarmalına girmiş olanların kurtarılması adil olarak algılanabilir. Ancak zamanında ve tam olarak düzenli bir şekilde vergi ve sigorta borçlarını ödeyenler açısından da gayri adil bir durum olarak ifade edilebilir. Yine de mağduriyetlerin giderilmesine hizmet verirse, yapılacak yeni düzenlemenin kamu vicdanını rahatlatacağı söylenilebilir.
Biz konunun detaylarına bir bakalım. Hemen belirtmek gerekirse, yasal bir düzenleme yapılıyor. Yapılması da gerekiyor. Yapılması öngörülen düzenleme şöyle:
Tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş vergi borcu olup da bugüne kadar bu borçlarını ödemeyenlerin ait olduğu döneme ilişkin vergi borcu aslı dikkate alınacak. Bu vergi borcuna ait olup bugüne kadar gelen gecikme faizleri, zamları ve cezaları kaldırılacak.
Vergi aslına, ait olduğu dönemden bugüne kadar her ay için geçerli olan TÜFE (tüketici fiyatları) artış oranları uygulanacak. Ancak bir iddiaya göre uygulanacak artış oranı, vergi aslının yüzde 25ini geçemeyecek.
Daha sonra hesaplanan yeni tutar 1 yıldan 3 yıla kadar taksitlendirilebilecek ve her yıl için düşük oranlı bir faiz uygulanacak. Yine iddiaya veya kamuya yansıyan bilgilere göre, birinci yıl için yüzde 4, ikinci yıla sarkan kısmı için yüzde 6 ve üçüncü yıla taşan kısmı için de yüzde 8 dolayında faiz uygulaması söz konusu olacak. Yani 3 yıla kadar uzanan bir vade ve çok düşük faiz oranı uygulaması yapılacak.
KAMU YARARI İÇİN İNCE ÇİZGİLERE DİKKAT
Açıkça söylemek gerekirse, bu düzenleme olağanüstü kolaylık getiriyor ve vergi affı sonucunu doğuruyor. Vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenlemede konunun kapsamı büyük önem taşıyor. Yani bu düzenleme hangi vergileri veya kamu alacaklarını kapsayacak? Ya da hangi konuları kapsam dışında tutacak? Söz konusu düzenlemenin kapsamına ilişkin bazı değerlendirmelerimiz olacak:
* Eğer bu düzenleme gelir vergisi, kurumlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, veraset ve intikal vergisi ile gelir ve kurumlar vergisi stopajı gibi konuları kapsıyorsa, doğru bir düzenleme anlamına gelir. Çünkü bu vergiler yasal yükümlülük şeklinde doğrudan vergi mükellefinin mal varlığını ilgilendirir.
* Eğer bu düzenleme katma değer vergisi (KDV) ve özel tüketim vergisi (ÖTV) gibi vergileri de kapsıyorsa doğru değildir. Çünkü bu mükellefiyetler, aracı mükellefiyet olarak kabul edilir. Yani mükellef birilerinden aldığını devlete veren aracı durumundadır.
* Emlak vergisinin de yeniden yapılandırma kapsamına alınması doğrudur. Böylece bir yandan belediyelere yeni bir gelir imkanı doğmuş olur; bir yandan da merkezi yönetim bütçesinden gelecek dönem(ler)de belediyelere ayrılacak payların azaltılması ihtimali olur.
* Belediyelere su parası borçlarının da yeniden yapılandırma kapsamında değerlendirilmesi kesinlikle yanlıştır. Çünkü bunlar özel hukuk hükümlerinden kaynaklanan alacaklar niteliğindedir ve kamu alacağı sayılmaz.
* Belediyelerle ilgili katılma paylarının kapsama dahil olup olmadığı belli değil. Aslında bu konunun da kapsama alınmasında büyük yarar var. Bazen çok fahiş değerlere ulaşan bu kamusal yükümlülüğün hafifletilmesiyle bir yandan ilgili kişilere kolaylık sağlanacak, bir yandan da belediyeler için reel bir gelir elde edilmesi söz konusu olacaktır.
* Yine duyumlarımıza göre, turizm sektöründe irtifak haklarını ve ecri misil borçlarını ödemeyenler için de yeniden yapılandırma söz konusu. Bu yaklaşım da kesinlikle doğru değildir. Daha 2 ay önce yayımlanan 6009 sayılı kanunda buna ilişkin iki düzenleme var. Yeniden böyle bir düzenlemeye gidilmesinin ekonomik ve hukuki hiçbir gerekçesi yoktur. Üstelik 2010 yılında iyi giden turizm sezonunu da göz ardı etmemek gerekir.
* Yeniden yapılandırma içerisine nüfus, trafik, askerlik gibi idari para cezalarının dahil edilmesi ve böylece bu alacakların tasfiye edilmesi de düşünülebilir. Bunun için yüksek komisyonlar vererek bankacılık sisteminin devreye sokulması önerisi getirilebilir.
Nevzat Saygılıoğlu / Para Dergisi
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/vergi-borcu-olanlara-firsat-doguyor/294910