Yazdır

Korkmayın! Sıcak para bu kez yakmayacak

Tarih: 22 Ekim 2010 - 10:33

Türkiye yeni bir sıcak para mutluluğu yaşıyor. Piyasalarda, büyük coşku var. Ancak bir “dejavu” durumu da söz konusu.

Uzmanlarsa olası bir çıkışta büyük panik beklemiyor. Döviz rezervi ve sıkı mali disiplin, bu kez işe yarayacak. ERKAN KIZILOCAK / [email protected] MEVSİM sonbahar. Ama şiddetli yağışlar kışı aratmıyor. Kasvetli bir hava var. Ekonomide ise iyimserlik hakim. Piyasalarda adeta bahar havası yaşanıyor. Dolar ve faiz düşerken, borsa rekordan rekora koşuyor. Büyüme beklentileri ardı ardına yukarı revize ediliyor. Reyting kuruluşları yeni bir not artırımı için tetikte. Ülke görünümünü pozitife çeviriyorlar. Evet, özellikle referandum sonrası oluşan olumlu hava giderek güçleniyor. Mali kuralın yasalaşmamasından duyulan endişe hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program (OVP) ile büyük ölçüde giderilmiş durumda. Mali disiplinle ilgili kaygılar azaldı. İhracatçıların tüm itirazlarına rağmen, TL’deki değerlenme sermaye girişini hızlandırıyor. Öyle ki son bir yılda 24.7 milyar, 2010 yılının ilk 8 ayında ise 23 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi olduğu tahmin ediliyor. 10 Ekim haftası itibariyle hisse senedindeki yabancı stoku 67 milyar 483 milyon, tahvildeki ise 34 milyar 582 milyon doları bulmuş durumda. Bu arada bankalardaki döviz mevduatı da 12 milyar doları aştı. Uzmanlara göre, sermaye girişini salt Türkiye’deki faiz getirisine bağlamak yeterli değil. Benzer ülkelerin zayıflığı karşısında Türkiye’nin daha güçlü bir bütçe ve mali disiplin ortaya koyması güven veriyor. Bu yönüyle Türkiye’nin benzer ligdeki ülkeler içinde ayrıştığı dikkat çekiyor. Ancak yoğun sermaye girişi bugüne kadar Türkiye’nin yaşadığı döviz krizlerini de akla getiriyor. Örneğin, bugüne kadar Türkiye zaman zaman global likidite bolluğundan istifade etmiş, ancak konjonktür değiştiğinde dengeler bozulmuştu. Bu kezse önceki dönemlere benzer bir çöküş beklenmiyor. Merkez Bankası’nın döviz rezervini son attığı adımlarla 100 milyar dolara çıkarmaya çalışması bunun önündeki engellerden biri. Olası bir çıkışta TCMB’nin elinde yeterli barutu bulunacak. Ekonomide sağlanan dengeler panik havasını önleyecek. Uzmanlar, geçen yıl ciddi sermaye çıkışları yaşandığı sırada bile dövizde büyük bir dalgalanma yaşanmadığını hatırlatıyor. Sıcak para girişinin Türkiye’nin isteğine bağlı olmadığını belirten ekonomistler, “Sıcak para sevdiği ülkeye gider, biz istiyoruz diye gelmez” diyor. Bu nedenle bunun bir politika tercihi olmadığını savunuyorlar. “ANORMAL OLAN ‘YENİ NORMAL’ OLDU” Değerli TL’nin bir politika tercihi olduğunu savunan Fortis Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, Türkiye’nin, kur savaşları dışında kalmasını doğru buluyor. Keza parasının değerini düşürerek rekabet üstünlüğü sağlamaya çalışan ülkelerin ekonomileri tamamen ihracata bağımlı. Oysa Türkiye’de iç pazar dinamikleri de var. Yani iç talep de görmezden gelinemez. Son büyüme rakamının ihracattaki düşüşe karşılık iç talepten beslenmesi de bunu gösteriyor. Bürümcekçi, “İç pazarı güçlü olan ülkeler kendi para ve maliye politikalarını diğerlerinden izole edebilir” diyor. Türkiye’ye yönelik sermaye girişinin nedenleri arasında ABD’nin parasal genişlemesinin de olduğunu düşünen Bürümcekçi, getiri arayışına giren sermayenin Türkiye’ye yöneldiği görüşünde. Bunu anormal gören anlayışın artık dünyada da değişmeye başladığını savunan Bürümcekçi’ye göre, anormal olan bu durum artık “yeni normal” olarak kabul ediliyor. Sermaye girişinin ne zaman tersine döneceğini ise bilmek zor. Kaldı ki 2008’deki çıkışlarda büyük bir panik yaşanmadı. DURUM ÖNCEKİNDEN FARKLI İş Bankası Başekonomisti İzlem Erdem de reel faiz düştüğü halde sermaye girişinin sürmesini, Türkiye’nin ekonomik olarak dünyadan ayrışmasına bağlıyor. Ayrıca benzer ülkelerin zayıflığına da dikkat çekiyor. Sıcak para girişini bir politika tercihine bağlamanın yanlış olduğunu savunan Erdem, bunun istem dışı olduğunu şu sözlerle açıklıyor: “Sıcak para sevdiği ülkeye gider. Biz istediğimiz için gelmez. Sıcak para girişi büyük ölçüde dış konjonktür tarafından tetikleniyor. IMF toplantılarına katılmak için gittiğim ABD’de herkesin Türkiye’yi örnek ülke olarak gösterdiğine tanık oldum. Herkes Türkiye’yle ilgili sorular sordu. Daha önce ‘AB’ye ne zaman üye olabileceksiniz’ diye soruyorlardı. Şimdi ise ‘Bir ihtiyacınız var mı’ diye soruyorlar.” Sıcak parayla ilgili riskin önceki dönemlerden farklı olduğunu düşünen İzlem Erdem, Merkez Bankası döviz rezervinin bu riski azaltan bir tedbir olduğu görüşünde: “Merkez Bankası zaten son dönemde artan sermaye girişinin olası bir çıkışında müdahale etmek için hazırlık yapıyor. Rezervini 80 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkarmak için çalışması da bunu gösteriyor. Döviz rezervi yükseldikçe güven arttığı için sermaye girişi hızlanıyor. Dolayısıyla birbirini besleyen bir döngü yaşanıyor.” Erdem de sıcak para hareketinin tersine dönme olasılığından endişe etmiyor. 2008’deki çıkışlarda fazla bir dalgalanma yaşanmadığını hatırlatıyor. Piyasaların ve ekonomi aktörlerinin sermaye girişinden memnun olduğunu hatırlatan Erdem’e göre, doların düşmesinden rahatsız olan ihracatçılar da euro/dolar paritesinden fayda sağlıyor. Euro’daki artış, gelirleri euro’dan oluşan ihracatçıların işine yarıyor. Ayrıca kur riskinden korunma araçları artık daha fazla kullanılmaya başladı. Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, dünyada şu anda yaşanan kur savaşlarını yeni bir makro iktisadın oluşması olarak tanımlıyor. Klasik iktisat teorisinde dövizi yönlendiren faktörler olarak ihracat ve ithalatın görüldüğünü hatırlatan Katırcıoğlu’na göre, global ölçekte günlük 4 trilyon dolara ulaşan para ticareti eski ölçüleri sorgulatmaya başladı. Yani artık deyim yerindeyse ezberler bozuldu. Türkiye’ye sıcak para girişinin sonsuza kadar sürmeyeceğinin altını çizen Katırcıoğlu, olası bir sermaye çıkışı halinde Merkez Bankası döviz rezervinin müdahale edecek seviyede olduğunu düşünüyor. Hükümetin de güçlü TL istediğini hatırlatan Katırcıoğlu, ortada bir alarm durumu olmadığını düşünüyor. Seçim ekonomisi olasılığını ise düşük görüyor. Keza hükümet son dönemde mali kural yerine daha sıkı bir mali disiplin getiren Orta Vadeli Program’ı açıklayarak rotasını belirledi. Ayrıca referandumdan istediği sonucu elde etmesi kendisine güvenini artırdı. Yani popülist politikalara yönelme ihtiyacı duymayacak. Diğer yandan Katırcıoğlu, doların 1.40’ın altına çok sarkmasının makro dengeleri zorlayabileceğini düşünüyor. Çünkü Merkez Bankası yıl sonu için 1.50 hedefi koymuştu. KUTU Uğur GÜRSES / Ekonomist “Tatsızlığın da kaynağı olabilir” Bu yıl beklenenin ötesinde sağlanan büyümenin kaynağı, olağanüstü sıcak para girişi. Nedenine gelince... Gelişmiş ülkelerdeki para politikasının sınırlarına ulaşıldı. Faizler sıfır noktasına kadar çekildi. Bu durum bollaşan paraya daha yüksek getiri arayışını ortaya çıkardı. Adres olarak de gelişen ekonomilere yönlendirdi. İşte bu para şu anki tabloya damgasını vuruyor. Ancak bu tablo kısa vadede olmasa da gelecekte ekonomide olası bir sert düşüşün yine ana kaynağı olacak. Bu sıcak paralı finansman, en kırılgan ve her an gitmeye hazır niteliğiyle bugünkü ‘mutluluğun’ olduğu kadar, gelecekteki olası ‘tatsızlığın’ da ana kaynağı olacak. KUTU Yabancıların hisse senedi ve DİBS (Devlet iç borçlanma senetleri) portföyü Tarih Hisse senedi portföyü (Milyar dolar) DİBS portföyü (Milyar dolar) Eylül 08 39.671 29.412 Ekim 08 23.612 18.820 Kasım 08 21.212 18.057 Aralık 08 22.968 20.239 Ocak 09 20.945 18.472 Şubat 09 18.233 16.226 Mart 09 19.574 16.324 Nisan 09 25.274 17.226 Mayıs 09 29.293 19.013 Haziran 09 30.744 18.992 Temmuz 09 37.849 20.894 Ağustos 09 41.888 21.237 Eylül 09 42.555 22.007 Ekim 09 43.047 21.920 Kasım 09 40.377 22.582 Aralık 09 47.318 21.086 Ocak 10 49.764 22.589 Şubat 10 43.397 20.800 Mart 10 50.348 22.218 Nisan 10 54.076 26.119 Mayıs 10 46.405 26.123 Haziran 10 48.810 26.019 Temmuz 10 55.216 28.981 Ağustos 10 54.320 30.939 Eylül 10 61.406 31.354 Ekim 10 67.483 34.582 Kaynak: TCMB
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/korkmayin-sicak-para-bu-kez-yakmayacak/294907