Yazdır

Munzam karşılıklar kaynak maliyetini artırdı

Tarih: 19 Ekim 2010 - 15:53

Keskin, munzam karşılığın yarım puan artırılmasının bankanın kaynak maliyetini 0,32 puan artırdığını belirtti

Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, sektörde 2010 Ocak-Eylül dönemindeki gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında, son çeyreğe ilişkin beklentilere değindi. Büyümenin 4. çeyrekte 3. seyreğe göre daha yavaş olacağını belirten Keskin, Merkez Bankası ve BDDK'nın mesajlarının etkisini göstereceğini ve riske duyarlılığın daha çok önem kazanacağını vurguladı. Keskin, ''Hesaplarımıza göre, diğer bütün göstergeler aynı iken munzam karşılığa faiz ödenmemesi ve munzam karşılığın yarım puan artırılması bankanın kaynak maliyetini 0,32 puan artırdı. Bunun 0,31 puanı mevduat munzam karşılığa faiz ödenmesinin kaldırılmasından, 0,1 puanı da munzam karşılığın yükseltilmesinden geldi. Yani kaynak maliyetleri 7 iken, 7,32 oluyor'' diye konuştu. Merkez Bankasının ''munzam karşılıklarla ilgili etkiyi artıracağını, o nedenle bunu kaldırdığını'' söylediğini ifade eden Keskin, şöyle devam etti: ''Başka bir deyişle eğer munzam karşılıklara faiz ödemesini kaldırmayıp sırf munzam karşılıkları yükseltmiş olsaydı çok daha yukarıya çekmesi gerekiyordu. Belki 12'ye falan çekmesi gerekiyordu ki aynı etkiyi yapsın. Buradaki mesaj; Merkez Bankasının bankacılık sistemine 'dikkat edin, ben buradan size bir maliyet yüklüyorum.' Bunu bankacılık sistemi gelirlerine, mevduatına yansıtabilir veya bunu sinesine çekip karından düşebilir. Her 3 davranış da ekonomiye etki yapacak. Zaten Merkez Bankası da ekonomiye bir etki yapmasını istiyor. Burada Merkez Bankasının asıl isteğinin muhtemelen kredilerde bir miktar yavaşlama olması yönünde olduğunu anlıyorum. Ama bankaların davranışlarını son çeyrekte göreceğiz.'' Para politikası kararlarının çok çabuk alındığını ancak etkilerinin uzun süreli olduğunu ve bir yıllık bir sürede piyasalara yansıdığını ifade eden Keskin, maliye politikası kararlarının daha zor ve uzun sürede alındığını ancak etkisinin çok çabuk olduğunu vurguladı. Keskin, ''Şu anda daha çok para politikası ve bankacılık politikası ayaklı bir politika seçeneğimiz var. Maliye politikasına yansıması ise hükümetin daha disiplinli, daha küçük bir bütçe açığına doğru gideceğini gösteriyor'' dedi. Kamunun borçlanma talebinin bu yılın son çeyreğinde 3. çeyreğe göre biraz daha artacağını, sermaye girişinin süreceğini tahmin ettiklerini bildiren Keskin, dışarıdan borçlanmanın daha cazip olduğunu belirtirken, ''Yurt dışından kredi kullanmak isteyen biri açısından 0,32'lik maliyet hiç etki yapmayacak. Üstelik dışarıdan gelen para, dolar borçlanıp TL'ye yatıranların yüzde 14 kazandığı bir ortam... (Bugün TL cinsinden mevduat yapsanız kurun seyrine bakarsanız size yüzde 14'lük bir beklenti sağlıyor.) Bu dışarıdan borçlanmayı cazip hale getirebilir'' şeklinde konuştu. ''KAYNAK TALEBİ YURT DIŞINA DOĞRU GİDİYOR'' Kaynak talebinin yurt dışına doğru gittiğini vurgulayan Keskin, özel sektörün dış borçlanmasını, daha cazip hale geldiği için, artıracağını tahmin ettiğini bildirdi. Ekrem Keskin, Merkez Bankasının dışarıdan gelen kaynağın etkisini bir miktar soğutmaya çalıştığını, gelen sermayenin Merkez Bankasının politikasını zorlaştırdığını, sterilize etkisini güçleştirdiğini ve para politikasının etkisini azalttığını söyledi. Keskin, şunları kaydetti: ''Dolayısıyla Merkez Bankası bir süre sonra daha farklı önlemleri de almak zorunda kalabilir. Mevcut önlemlerin üzerine yeni önlemler alabilir. Çıkış stratejisinden anladığımız kadarıyla Merkez Bankası munzam karşılıkları biraz daha yükseltmek istiyor. Banka sistemini kredi maliyetleri yoluyla etkilemek istiyor. Açık piyasa işlemleri yoluyla likiditeyi daha fazla çekebilir. En önemli aracı o. Merkez Bankası döviz almaya başladı, bir önlem... Aldığı miktarı artırdı, bir önlem... Piyasadan çektiği TL'yi artırabilir, bu da bir önlem. (Merkez Bankasının munzam karşılıkları artırmasını) yıl sonuna kadar bekliyorum. Merkez Bankasının önünde başka ciddi araçlar da var. Merkez Bankasının deyimiyle bu gelişmeler enflasyonda öngörülenin üzerinde bir baskı yapacak olursa Merkez Bankası en önemli aracını kullanabilir. Buna ekonomik büyümeyi öngörülere çekme demek lazım. Soğumadan kastınız sıfıra doğru değil, şu anda yüzde 10'lar düzeyinde büyüyen ekonomiyi, yıl sonunda yüzde 6,8 öngörülüyor, oraya doğru yavaşlama...'' ''ÖZKAYNAK BÜYÜMESİ YAVAŞLIYOR'' Bankalar Birliği Genel Sekreteri Keskin, son çeyreğe ilişkin diğer beklentilerini açıklarken de, kar marjlarında düşüşün devam devam ettiğini, özkaynak büyümesinin yavaşladığını, sermaye yeterliliği oranının düştüğünü, sorunlu kredilerde yavaş da olsa bir artış ve faiz dışı harcamaların sınırlandırılmasının bankacılık sisteminde önem kazanan bir konu olduğunu vurguladı. Keskin, ilk 9 ay özetlendiğinde, bankacılık sisteminin ekonomik büyümenin finansmanında hala ciddi bir rol üstlendiğini ve rolünü şu ana kadar başarıyla sürdürdüğünü ifade ederek, ''Ama şimdi bunu yavaşlatacak sinyaller ve önlemler olduğunu görüyoruz'' dedi. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Keskin, yıl sonunda bankacılık sektöründeki kar artışının ne olacağının sorulması üzerine, ''Bu seyriyle devam ederse daha da düşebilir. Yüzde 5'in altında da kalabilir, önceki yıla göre... Sektör istediği büyüme hacmine henüz ulaşamadı'' şeklinde konuştu. Ekrem Keskin, sektörde 2010 Ocak-Eylül dönemindeki gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında, ekonomide 3. çeyrekteki gelişmelere değinerek, döviz tevdiat hesaplarında ilginç bir gelişme olduğunu, 1 Ekim 2010 itibariyle gerçek kişilerin döviz tevdiat hesabının 38,9 milyar dolara çıktığını kaydetti. Ağustos itibariyle Merkez Bankası rezervlerinde artış, banka rezervlerinde azalış olduğunu kaydeden Keskin, portföy hareketlerinin 13,8 milyar dolar olduğunu, şube ve istihdamda artışın devam ettiğini, 30 Eylül 2010 itibariyle toplam mevduatın 596 milyar lira, bunun 414,4 milyar lirasının TL'den oluştuğunu söyledi. Kredilerin çarpıcı bir büyüme gösterdiğini ve toplam kredilerin 481,7 milyar lira olduğunu bildiren Keskin, TL mevduatın TL krediye dönüşüm oranının yüzde 86'ya, toplam mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 81'e ulaştığını, toplam krediler içinde TL kredilerin payının yüzde 74 olduğunu, toplam mevduat içinde TL mevduatın payının yüzde 70 ve toplam krediler içinde takipteki alacakların (brüt) payının yüzde 4,4, tüketici kredileri içinde takipteki tüketici kredilerinin payının yüzde 3,2, kredi kartları içinde takipteki kredi kartlarının payının yüzde 9,7 olduğunu kaydetti. Yurtdışı bankalardan sağlanan kredilerde artış olduğunu vurgulayan Keskin, özkaynakların 118 milyar lira olduğunu, özkaynakların güçlü kalmaya devam ettiğini, ancak artışın 2009'daki kadar olmadığını, sektörde karlılığın düştüğünü, son dönemde alınan kararların özkaynakları etkilediğini ifade etti. Keskin, soruları yanıtlarken de, Merkez Bankasının istikrarı mevcut yapıda sürdürmeyi istediğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''İvmeyi birazcık yavaşlatmak istiyor. 'Ben büyümeyi aşağı çekeceğim' demiyor. Politika tercihleri ile politika açıklamaları birbiriyle tutarlı görünüyor. Merkez Bankası ekonomik büyümeyi hızlandıracak önlemler almıyor, yavaşlatacak önlemler alıyor. Bu yavaşlama öngördükleri hedeflere doğru görünüyor. Burada bankacılık sisteminin eleştirisi de 'bu hep banka sistemi üzerinden oluyor. 'Vergi lazım, banka sisteminden... Ekonomide soğutma lazım, banka sistemi üzerinden...' Bankacılık sisteminin ekonomide böyle bir rolü var. Hızlandırırken de yavaşlatırken de banka sistemine gidiyor. Ama özkaynak, risk ve büyüme ilişkisinin önümüzdeki dünya gündeminin en önemli maddesi olduğunu düşünürsek çok hassas ve çok dikkatli olmak lazım. Bazen ileriye yönelik ve doğru yönde attığımız bir adımın hiç beklenmedik başka olumsuz sonuçları olabiliyor.'' Merkez Bankasının bundan sonra alacağı önlemlere ilişkin bir soru üzerine de, Keskin, ''Munzam karşılıklardaki artış sadece o artış olsaydı etkisi... Ama faizi kaldırınca etkisi çok yüksek oldu. Bundan sonraki 0,5'lik artışların etkisi daha yüksek olur'' dedi. Merkez Bankasının döviz almaya başladığını ve miktarını artırdığını hatırlatan Keskin, ''En güçlü önlemini de kullanabilir. Ama şu anda kısa dönemde onu kullanacağına dair bir sinyal yok. Kısa vadeli faiz aracını kullanabilir. Merkez Bankası veya ekonomi yönetimi 'ben bu önlemleri aldım, sonuç getirmedi, ne yapalım?' demeyecektir. Muhtemelen sonucu alıncaya kadar devam edecektir'' şeklinde konuştu. ''BANKALARARASI PARA PİYASASI ÇOK İYİ ÇALIŞMIYOR'' Ekrem Keskin, teknik faizin etkili olabilmesi için bankalararası para piyasasının iyi çalışması gerektiğini, gözleminin bu piyasanın çok iyi çalışmadığı yönünde olduğunu söyledi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın oligopol bir yapıdan bahsettiğini belirten bir gazetecinin ''Siz kısa vadede yeni bir konsolidasyon dalgası bekliyor musunuz?'' sorusuna Keskin, bankacılık sisteminde rekabetin nasıl olduğuna ilişkin bir araştırma yaptıklarını bildirdi. Keskin, yurtiçi tahvil ihraçlarının bankalara etkisine ilişkin bir soru üzerine, ''Bir yıllık tahvil ihracı yaparsanız vadeyi 4 kat uzatıyorsunuz. Kuşkusuz etkisi olacaktır. Kuşkusuz yararı olacaktır. Yurtiçi tahvil ihracının çok sayıda etkileri var'' dedi. Tahvil ihracının bankacılık sistemiyle ilgili risklerin günlük olarak izlenmesini sağlayacağını kaydeden Keskin, bankacılık sektörünün vadeyi uzatmak istediğini ve bu yönde çabası olduğunu söyledi. Yurtdışında yerleşik bankaların şu anda Türkiye'nin riskini daha fazla aldığını belirten Keskin, bankaların geçen yıl sorunlu krediler için önemli ölçüde karşılık ayırdığını, bunun azaldığını kaydetti. (SORUNLU KREDİ ORANI) EKONOMİ İYİLEŞTİKÇE YÜZDE 3,5-2,5 ARALIĞINA DA DÜŞEBİLİR'' Bankalar Birliği Genel Sekreteri Keskin, ''Kredi büyümesiyle bankacılık sisteminin sorunlu kredi ilişkisi normalleşmeye başladı. Düşüş durdu. Kredi büyüdükçe normal koşullarda yüzde 3,5-4,5 civarında sorunlu kredi oranı şu anda görünüyor. Ama ekonomi iyileştikçe bu yüzde 3,5-2,5 aralığına da düşebilir'' dedi. Keskin, ücret ve komisyonlarla ilgili bir çalışma yapacaklarını belirterek, ''Benim kişisel tespitim; Türkiye'de bankacılık sisteminin faiz dışı gelirleri, faiz dışı giderlerini karşılamıyor. Normal koşullarda bir ülkenin yatırımcısına daha düşük faizli kredi verebilmesi için bankacılık sisteminin operasyonel gelirlerinin operasyonel giderlerini karşılamasını bekleriz'' şeklinde konuştu. Bankacılık sisteminin büyümesini sağlayacak politikaların uygulanması veya büyümenin önündeki engellerin azaltılması halinde sorun görülen birçok şeyin ortadan kalkacağını savunan Keskin, ücret ve komisyonlarla ilgili bankaların faaliyetlerinde hukuki açıdan herhangi bir sakınca olmadığını hatırlattı. ''PİYASA MEKANİZMASININ KALBİ ORASI'' Operasyonel giderlerin içinde kira, diğer giderler, ücretler ve çalışanlar gibi birçok faktör bulunduğunu bildiren Keskin, şunları kaydetti: ''Ekonomide aldığınız herhangi bir kararın, hele bankacılık sisteminde aldığınız bir kararın şu kesimlere yansımaması mümkün değil. Kredi müşterisine, mevduat sahibine, yatırımcısına, hissedarına, çalışanına ve hizmet aldığı kesimlere yansır. Dolayısıyla ekonomik faaliyete yansır. Bankacılık sistemine bir kere dokundunuz mu bu dalga dalga ekonomik faaliyetin tümüne yansır. Ama kısa dönemde ama uzun dönemde yansır. Çünkü piyasa mekanizmasının göbeği, kalbi orası. 'Ben kalbe bir kere dokunayım, vücuda birşey olmaz' diyorsanız deneyin. Ne olacağını görürsünüz. Sadece kendi sınırlarımız içerisinde değil, bölgesinde de bankacılık sistemimize bir rol biçiyorsak bu rol ancak bu özkaynakların güçlendirilmesiyle olur. Özkaynakların büyümesini sınırlandıran her unsur banka sistemini ve ekonominin büyümesini etkiler.''
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/munzam-karsiliklar-kaynak-maliyetini-artirdi/294713