Merkez bankalarının görevi krizle artacak
Tarih: 29 Eylül 2010 - 11:17
Global Ekonomi Sempozyumuna yeni finansal mimari ve merkez bankalarının görev tanımı tartışması damga vurdu
Kiel Üniversitesine bağlı Dünya Ekonomisi Enstitüsü ve Alman Ulusal İktisat Kütüphanesi (ZBW) tarafından İstanbulda düzenlenen Global Ekonomi Sempozyumu (GES) için bir araya gelen 500den fazla davetlinin dün, gün boyu düzenlenen oturumlarda en çok üzerinde kafa yorduğu konu yeni finans sisteminin mimarisinin nasıl şekilleneceğiydi. Görüşler çeşitlilik gösterse de çoğunluğun üzerinde uzlaştığı konu, önümüzdeki dönemde merkez bankacılığının kitabının yeniden yazılacağı oldu. Katılımcıların büyük kısmı merkez bankalarının ana görev tanımının fiyat istikrarını korumanın ötesine geçerek finansal istikrarı korumayı da kapsayacağı konusunda hemfikirdi.
Bunun için getirilen öneriler, likidite sıkıntısının yaşanmadığı, kolay borçlanılabilen bolluk döneminde merkez bankalarının işlerin tersine dönebileceğini hesaba katarak hazırlıklı olmasının doğru olacağı yönündeydi.
Basel III yetersiz kalıyor
Toplantıda bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan da şu anda kamu borçlarının oldukça büyük boyutlara ulaştığına, bunun ancak savaş dönemleriyle kıyaslanabileceğine dikkat çekerken, bankaların sermaye ve likidite limitlerini artıracak olan Basel IIIün sorunu çözmek için yetersiz olduğunu söyledi. Babacan, Bence (Basel III) yeteri kadar kuvvetli değil. Çünkü biraz daha zorlarsak bir dizi banka daha aslında güçlüğe düşebilir dedi. Babacan, artan denetimin sonuç vermesi için mümkün olduğunca küresel ölçekte uygulanması gerektiğini söylerken, Ama her bir ülkenin farklı sorunu var, özellikle kısa vadede diye konuştu.
Düzenlemelerin ne zaman hayata geçeceğinin de önemli olduğun vurgulayan Babacan, Düzenlemeyi doğru zamanda yapmanız lazım. Zor zamanlarda yeni düzenleme getirmeye çalışırsanız bu çok problemli olur dedi.
Ekonominin Geleceği: Tehditler ve Fırsatlar başlıklı oturumda konuşan Nobel Ödüllü ekonomi politikaları profesörü Edmund S. Phelps sözünü esirgemedi. ABD ekonomisinin iflas ettiğini, Obama yönetiminin ise bu konuda doğru dürüst çözüm bile aramadığını söyleyen Phelps, işsizliğin getirdiği tehlikelere dikkat çekti. Citi Yatırım Baş Ekonomisti Willem Buiter de karamsarlar cephesindeydi. Buiter, Çoğu kişinin iddiasının aksine gelişmiş ülkelerde on yılda büyüme yavaş olacak dedi.
Toplantıların büyük kısmı ya off the record, yani haber yapılmamak kaydıyla gazetecilerin kabul edildiği ya da konuşmacıların kimlikleri veya unvanlarına atıfta bulunmadan söylediklerinin aktarılabildiği Chatham House kurallarının geçerli olduğu oturumlardan oluştu.
Merkez bankalarının rolü stratejik ama hükümetler kısıtlıyor
Subir Gokarn, Hindistan Merkez Bankası
Hindistan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Subir Gokarn, krizle beraber merkez bankalarının rolünün daha stratejik hale geldiğini ancak hükümetlerin uyguladıkları politikaların zaman zaman ellerini kısıtladığını söyledi.
Gokarn, Hindistanın gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında faiz oranların daha erken artırmaya başlamalarının nedenini nedenini o ülkelere göre ekonomilerinin daha hızlı toparlanması olduğunu söyledi. Krizin etkilerinin hala devam ettiğini kaydeden Gokarn, Merkez bankacılar için ileriyi görebilmek şu anda çok zor. Hala çetin sorunlar çözülmeyi bekliyor. Kimse ne olacağı hakkında kesin bir bilgiye sahip değil. Ekonomideki belirsizlikler devam ediyor dedi.
Gokarn, krizde gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarıyla gelişmiş ülkelerin bankaları arasındaki farkı ise şöyle tarif etti: Kısa ve uzun dönemli istikrar arasında dengeyi kurma konusunda gelişmiş ülkeler arasında fark var. Kısa dönemde gelişmekte olan ülkelerde denge sağlamak daha kolay. Çünkü yüksek enflasyon, yüksek faiz sorunları onlar için bilindik sorunlar.
Mali kuralı uygulamak siyasi kararlılık ister
Assar Lindbeck, Stockholm Üniversitesi
İsveçte 1992-1993 döneminde yaşanan ekonomik kriz sırasında hükümetin reform önerileri getirmesi için komisyon kurdurduğu ünlü ekonomist Assar Lindbeck, krizin ardından mali kural uygulamasına başlayan İsveçte hükümetin bu konuda çok kararlı olduğunu, bunun da uygulamanın başarısı için anahtar olduğunu belirtirken, İsveçin yaşadığı çok ağır bir krizdi. O kadar büyük bir panik dalgası vardı ki siyasetçiler gerçekten korktu ve işi sıkı tutmak zorunda olduklarını gördü. Mali kural bu yüzden başarıyla uygulandı. Bu siyasi kararlılık ister dedi.
Lindbeck, son krizin ardından finans sisteminin denetiminde Basel IIIün bile tam anlamıyla yeterli olmadığını belirtti. Lindbek, Bankaların sermaye oranlarının yüksek tutulması gerekiyor. Ama bunun yanı sıra kimin ne kadar borçlanabileceği konusunda da daha sıkı denetim getirilmeli. Kredi için gösterilen teminatların miktarı ve niteliği artırılmalı dedi.
ABD böyle giderse Yunanistan gibi borç krizine girecek
Edward Lazear, Stanford Üniversitesi
Aynı zamanda Barack Obamadan önceki ABD Başkanı George W. Bushun ekonomi alanındaki baş danışmanlığını yapan Edward Lazear, ABDde finans krizini atlatabilmek için yapılan kamu harcamalarının sonunda Yunanistanın içine düştüğü gibi bir borç krizine düşme riski olduğunu söyledi.
Lazear, Milliyete yaptığı açıklamada, Eğer önlem almazsak Yunanistanın başına bela olan nedenler bizim de başımızı belaya sokabilir. Bu da yönetimin gelirlerini gözeterek harcamalarını kontrol almaması halinde gerçekleşebilir. Şu anda Yunanistan gibi olmaktan uzağız. Ama Yunanistan gibi görünmeye başlamadan önce kendimize çeki düzen vermemiz iyi olur dedi.
Lazear, ABD ekonomisi için kurtuluşun Obamanın uygulamakta olduğunun aksine, kamu harcamalarını kısmakta olduğunu, bunun için de mali kural benzeri bir düzenleme getirilebileceğini söyledi. Lazearın mali kural önerisi, 2012 bütçesinin 2011 için öngörülen 3.7 milyar dolar seviyesinin yarısı kadar olması, kamu harcamalarındaki artışın da enflasyonun yüzde 1 altında tutulması. Lazear hesaplamalarına göre bu uygulanırsa 10 yıl içinde bütçe açığının istikrarlı adımlarla aşağı çekileceğini belirtirken, Vergi gelirleri de tarihi zirvelerinde olduğuna göre ekonomik büyümeye zarar verilmemiş olacak dedi. Ancak Lazear, kesintinin hangi kalemlerde yapılacağı konusunda bir öneri yapmasının doğru olmadığını, buna yönetimin karar vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Türkiyedeki yoksullar yeterince yoksul değil
Sanjit Roy, Hintli aktivist
Hindistanda yoksulların eğitimi için sivil toplum projeler üreten ve Barefoot Collegeın kurucusu olan Sanjit Bunker Roy, Türkiyede bir proje yapmayacağım. Çünkü Türkiyedeki yoksullar yeterince yoksul değil dedi.
Roy dünyada 1 milyar insanın açlık sınırında yaşadığını, daha fazlasının temiz sudan yoksun olduğunu belirterek, Türkiyedeki yoksullar İstanbuldakilere göre yoksul olabilir ama dünyada bulunan fakirlerle kıyaslandıklarında iyi durumdalar. Elektrik, temiz su gibi ihtiyaçları karşılanabiliyor diye konuştu.
Hindistanda yoksullukla mücadelede en büyük adımın herkesin yetkililere benim paramı nerede kullanıyorsun deme hakkı verildikten sonra atıldığını kaydeden Roy şöyle konuştu:
İnsanlar ödedikleri vergilerin nerede kullanıldığını görme hakkına sahipler. Yetkililer senin paranla okul yaptık dediklerinde yapılmadığını gördükleri zaman hesap sorabiliyorlar. Bu Hindistandaki yoksullukla mücadelesinde önemli çözüm sağladı. Türkiyede de bu yapılabilir. Bizim 1 milyar nüfusumuz var siz 65 milyon kişiyle bunu rahatlıkla yaparsınız. Paranın yoksullara ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
MELİS ŞENERDEM - NEVİN DONAT / MİLLİYET
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/merkez-bankalarinin-gorevi-krizle-artacak/293526