Yazdır

'Nüfusun yarısından yararlanmıyoruz'

Tarih: 22 Kasım 2012 - 16:39

Bakan Şimşek, "Türkiye'de çalışan nüfus yine pozitif alanda kalmaya devam edecek. Şu an bizler nüfusun diğer yarısından tam yararlanmıyoruz" dedi

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ''Önümüzdeki süreçte, Türkiye'de çalışan nüfus yine pozitif alanda kalmaya devam edecek. Şu an bizler nüfusun diğer yarısından tam yararlanmıyoruz. Kadınların istihdama katılımı oldukça düşük'' dedi.
Bakan Şimşek, Financial Times ve Türk-İngiliz İş Konseyi iş birliğiyle düzenlenen ''Türkiye Zirvesi Avrupa'nın Yeni BRIC'ine Yatırım'' seminerinde yaptığı konuşmada, yolsuzluğun önemli bir engel olduğunu belirterek, uzun vadeli, sürdürülebilir bir şekilde refaha erişebilmek için yolsuzluğun ortadan kalkması gerektiğini kaydetti.
Pekçok yeni gelişmekte olan ülkenin bu sorunu yaşadığını ifade eden Şimşek, ''Küresel toplumun en temiz 3'te birinin diyelim ki içindeyiz ama bu bizi mutlu etmiyor. Biz ideal olarak en az yolsuzluk yapılan ilk 20 ülke arasında olmak istiyoruz'' dedi.
Küresel Rekabet Gücü Endeksine bakıldığında, Dünya Ekonomik Forumu'nun bu konuyu oldukça geniş bir değişken dizisiyle incelediğini anlatan Şimşek, şu bilgileri verdi:
''Bundan 7 yıl önce biz 117 ülke arasında 71. sıradaydık. Yine bu da çok olumlu bir sonuç değil. Bugüne baktığımızda 43. sıradayız. Biz bugün artık rekabet gücü en yüksek 3'te 1'lik gruba dahiliz. Önemli olan konu şu; hem Yolsuzluk Algılama Endeksi hem de Küresel Rekabet Gücü Endeksinde neredeyse bütün BRIC ülkelerinin önünde gidiyoruz. Rekabet gücü açısından belki Çin bizim önümüzde ama diğer göstergelere baktığımızda BRIC ülkelerinin önünde gittiğimizi söyleyebilirim.
Dünya Bankasının iş yapma kolaylığı incelemesine baktığımızda 175 ülke arasında 84. sırada yer alıyorduk. Bu çok iyi bir pozisyon değil, şimdi 185 ülke arasında 71. sıradayız. Bugünkü durum yeterli değil, ama yine de diğer ülkelerin önündeyiz. Rusya 112. sırada, Brezilya 130. sırada, Hindistan 132. sırada bulunuyor. Mesela borç, bütçe açığı dediğimizde bütün bunlar önemli olgular.''

-''Nüfusun diğer yarısından yararlanmıyoruz''-

AB'ye üyeliğin Türkiye açısından anlamlı, önemli ve gerekli olduğunu belirten Şimşek, fasıllara bakıldığında bir ilerleme yok gibi görüldüğünü söyledi.
Önümüzdeki süreçte, Türkiye'de çalışan nüfusun yine pozitif alanda kalmaya devam edeceğini vurgulayan Şimşek, ''Şu an bizler nüfusun diğer yarısından tam yararlanmıyoruz. Kadınların istihdama katılımı oldukça düşük. Yüzde 30 oranında kadın istihdamı var, ama bu birkaç yıl önce yüzde 20'lerdeydi. 'Bu kabul edilemez' diyebilirsiniz. Ama ben yine de farklı düşünüyorum'' değerlendirmesini yaptı.
Bu konuda geleceğe yönelik perspektifin çok pozitif olduğunu vurgulayan Şimşek, kadınlar arasındaki istihdama katılıma bakıldığında, üniversite mezunu kadınlar arasında istihdama katılım oranının yüzde 70'lerde bulunduğuna dikkati çekti.
Bu rakamın AB ortalamasından çok da uzakta olmadığına işaret eden Şimşek, daha fazla kadının eğitimden geçirilmesinin önemine değindi.

-Eğitimin verimlilik ve rekabete katkısı-

Kendilerinin de bunun için çalıştıklarını anlatan Şimşek, ''Hükümetim bu alanda önemli girişimler yaptı. 2002 yılında 100 erkek öğrenci arasında 91 kız öğrenci varken, bugün 100 erkek öğrenci arasında 100,4 kız öğrenci var. Bugün her gruptan kadın üniversiteye gidebilir. Okul öncesi ve yüksek öğrenimde iyileşme devam edecek'' bilgisini verdi.
Verimlilik ve rekabet açısından geride kalınmasının nedenlerine de değinen Şimşek, şunları kaydetti:
''Bunun en önemli nedeni, 25 yaşın üstündeki nüfusta öğrenim süresinin 6,5 yıl olmasıdır. Benim hükümetim bunu 12 yıla çıkardı. Ülke içinde çok büyük tartışmalara yol açtı ama 12 yıl zorunlu eğitim bu ülkede çok önemli bir reformdur. Tüm bu değişiklikleri herkes farketti mi- Evet aslında soru bu. Uluslararası şirketler içinde Türkiye'de çalışanların sayısı 6 binden 31 bine çıktı. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları kıyaslanamaz bile. Son 10 yıl içinde Türkler bile yurt dışında yatırım yapmaya başladılar, bunun toplam rakamı 18 milyar dolardır.'' 
Şimşek, ''Merkez Bankası'nın web sitesine girdiğinizde TL'nin en az dalgalanan para birimi olduğunu görürsünüz. Reel döviz oranlarına baktığımızda 1994 ve 2001 gibi zamanlar hariç, reel olarak hiç kimsenin para kaybetmediğini görürsünüz. Türkiye'ye parasını yatıran herkes uzun vadede para kazandı. Kriz sonrası toparlanma güçlü oldu. Türkiye'de yüzde 9'luk bir reel gayri safi yurtiçi hasıla büyümesi oldu. Tabii ki bu yıl büyüme biraz yavaşladı. Bilinçli olarak yaptık. Para politikasını sıktık, mali politikaları sıktık. Yardımcı olacak bazı yeni vergiler sunduk'' ifadelerine kullandı.
Büyümenin bilinçli olarak yavaşlatılmasının ekonomide dengeleme hedefinden kaynaklandığını vurgulayan Şimşek, ''Bu büyük bir dengeleme. Yeni bir dengeleme de yolda daha... Bu iç talep ile dış talep arasındaki dengeleme. Krizde ilk kez olarak Türkiye çok büyük kayıplar yaşamadı. Göstergelere baktığımızda toparlanma geliyor, görünüyor. Çünkü son yıllarda 4 milyon istihdam yarattık. Sadece geçen yıl 1,5 milyon iş imkanı yarattık. İşsizlik düştü. En mükemmel noktasında değil ama gelişme elde ettik. Epey istihdam yaratıldı. Bu da iç talebi destekledi'' diye konuştu.
Şimşek. Türkiye'nin son derece iyi sermayelendirilmiş, makul ölçüde karlılığı olan bir bankacılık sektörü bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Bu yıl bile bu böyle. Varlık kalitemize, yatırım geri dönüşlerimize baktığımızda, bunlar son derece güçlü. Bir de oldukça kaldıraç dengesi düşük olan bazı haneler var. Ama yine de bunu diğer bölgeler ve ülkelerle kıyasladığımızda görüyorsunuz. Para politikası, parasal koşullar, kredi koşulları daha kolay, neden- Çünkü enflasyon baskısı azaldı. Cari açık bir ölçüde iyileşti''
Türkiye'nin depreme dayanıklı binalar inşa etmek için iddialı bir kentsel dönüşüm projesinin bulunduğunu anlatan Şimşek, pek çok ülke için mütekabiliyet sınırlarının kaldırıldığını, yabancıların da artık gelip Türkiye'de mülk edinebileceklerini dile getirdi. Türkiye'nin mali alanda önemli reformlar gerçekleştirdiğini belirten Şimşek, ''Türkiye mali performans alanında oldukça başarılı oldu. Genel açığa bakıyorum yüzde 11. Kriz öncesi artıdaydık. Krizle birlikte biz de herkes gibi zarar gördük. Ama bu durumu en hızlı tamir eden ülkelerden biri olduk. Geçtiğimiz yılı neredeyse sıfırla kapattık. Bu yıl birazcık bir zaaf var orada ama yapısal değil bu. Hala gayet iyi durumdayız. Kamu borçlanmasındaysa yüzde 36,5'e düşmüşüz. Tabii ki hedef yüzde 31, asıl önemli hedef yüzde 20 olmalı'' dedi.
Cari açık ve finansmanının son derece önemli olduğunu belirten Şimşek, ''Kamu sektörünün dış borçlarına bakıyoruz. Artık böyle bir şey yok. Döviz riski düştü. İç borçlanma vadeleri uzatıldı. Tabii ki yapısal konular var; cari açık bunlardan bir tanesi. Cari açığın çok büyük olması bunlardan biri. Neden- Çünkü çok düşük bir tasarruf mevduatımız var'' şeklinde konuştu.

-''Enerji başağrısı''-

Türkiye'nin eğitim ve enerji alanında yatırımlara devam etmesi gerektiğinin altını çizen Şimşek, ''Enerji bir başağrısı. Yenilenebilir enerjilere ve yerel kaynaklara odaklanmamız gerekiyor. İnsana ve altyapıya yatırım yapmamız gerekiyor. Yani yapılması gereken her şeyi yapıyoruz ama bu sorunun kesin bir çözümü yok'' dedi.
Türkiye'nin ihracat pazarının dikkate değer oranda çeşitlendirildiğini vurgulayan Şimşek, şunları ifade etti:
''Avrupa hakikaten çok ağır aksak gidiyor. Bu yüzden Avrupa dışından bir çeşitlenme oldu. Ticaret başka yere gitti. Tabii bu bizim tercihimiz değildi. Ama 'Avrupa riskimiz düştü' diyebiliriz. Çeşitlendirme sadece Avrupa'ya bağlı bir konu değil. Asya'ya olan ihracatımız toplam ihracatımız içerisinde iki kat arttı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ticaretimiz iki misli arttı. 2002'de en önemli beş ihracat pazarı toplam ihracatımızın içerisinde yüzde 46,5'ine denk geliyordu. Bugün bu yüzde 33'lere düştü.'' 
Şimşek, ''Orta vadede ekonomik büyüme hızlanacak, enflasyon düşmeye devam edecek'' dedi.
''Türkiye Semineri Avrupa'nın Yeri BRIC'ine Yatırım'' zirvesinde konuşan Şimşek, 2023 hedeflerinin gerçekçi olup olmadığının sorulması üzerine, kişi başı 25 bin dolarlık hedefi anımsatarak, ulusların uzun vadede kendilerine iddialı, zor hedefleri koyduklarını Türkiye'nin de bu grupta olduğunu anlattı.
1923-2003 yılları arasında hükümetlerin görev sürelerinin 15 ay civarında olduğunu ve orta vadeli planlardan söz edildiğini hatırlatarak, ''Ama Başbakanımız uzun vadeli düşünmeyi tercih ediyor. İddialı hedefler koymak insanların bir dava uğrunda birleştirilmesi demek. Eğer sizin uzaya gitmek gibi bir hedefiniz yoksa uzaya gitmezsiniz zaten. Önce hedefi koymak gerekir'' dedi.
Kişi başı 25 bin dolar hedefinin yüzde 5'lik reel ekonomik büyüme ile sağlanabileceğini belirten Şimşek, şöyle devam etti:
''Bu yapılabilir bir şey. İlk 10 ekonomi arasına girmişseniz aslında sizin ne yaptığınız önemli değil, diğer ülkelerin ne yaptığı önemli. Kendi performansınızı değerledirebilirsiniz ama başka ülkelerinkini değerlendiremezsiniz. 500 milyar dolarlık ihracat mümkün... 2023 önemli bir tarih ama bu yıla bakın. Yavaşlamayı başlattık. Bu yavaşlama ekonomide kendi kendine ortaya çıkmadı, biz yaptık. Para politikasını ve kredi politikasını sıkılaştırdık ve vergi önlemleri aldık. Yani bazı uzun vadeli hedeflerden sonra körü körüne devam etseydik, o zaman bir sert iniş dediğimiz bir zorluğa girecektik.''
Türkiye'de insanların artık ekonomik gelişmenin de bir sonucu olarak kendine daha çok güvendiğini belirten Şimşek, ''Herşeyden önce hayal kurabilmeliyiz. Başbakanımız muhteşem işler yaptı. Türk halkına yeniden özgüvenini verdi. Türk halkı artık uzun vadeli düşünebiliyor. Kendisi ile gurur duyuyor. Biz bunun bir yarış olduğunu biliyoruz. Bazı ülkeler bizden daha başarılı olabiliyor. Ancak bu yarıştan kopmak istemiyoruz, bu yarışın içindeyiz'' diye konuştu.
Türkiye'nin ihracat stratejisine ilişkin olarak, ''Biz altını ithal de ediyoruz, ihraç da ediyoruz. Ticari rakamlarımızda, büyümemizde altın yok. Ama burada ilişki IMF'nin öngördüğü ile eşit. Net altın ihracatı, toplam ihracatımızın yüzde 5'inin altında'' diyen Şimşek, panel sonrası basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Şimşek, mevduatta vadenin uzatılmasıyla ilgili yasal düzenlemeye ilişkin soruya, bir süredir mevduatta vadenin uzatılmasına ilişkin çalışma yürüttüklerini ve buna ilişkin yasal düzenleme yaptıkları yanıtı vererek, Bakanlar Kurulu'nda mevduatın vadesine göre farklı stopaj oranlarına tabi tutulması konusunda zaten yasal düzenlemeyi yaptıklarını, teknik çalışmaların tamamlandığını belirterek, ''Aslında 3 aşağı 5 yukarı şekillendirdik. Nihai kararı Bakanlar Kurulu verecek. Sizlerle detayları paylaşmam mümkün değil'' dedi.
Zorunlu karşılıkların Merkez Bankası'nın yetkisinde olan bir konu olduğunu ifade eden Şimşek, devamla şunları kaydetti:
''Bildiğim kadarıyla orada bir adım atılmıştı. Tabii sadece stopaj oranlarının farklılaştırılmasıyla biz o hedefi bulamayabiliriz. Hem Merkez Bankası'nın yetkisinde olan bazı hususlarda hem BDDK'nın yetkisinde olan bazı hususlarda Maliye'nin yapacağı düzenlemeyle bir bütün olarak vadeyi nasıl uzatabiliriz, tasarrufları nasıl arttırabiliriz- Bunları çalıştık. Bu konu Bakanlar Kuruluna arz edilip nihai şekli verilmediği için gerek Maliye'nin gerekse kurumların teklif ettiği kararname üzerine yorum yapmam doğru olmaz'' ifadelerini kullandı.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/nufusun-yarisindan-yararlanmiyoruz/289759