Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch bu yıl içinde beklediğimiz not artışını birkaç aylık gecikmeden sonra gerçekleştirdi. Mayıs ayı başında Türkiye’nin ekonomide yumuşak inişi gerçekleştirmek üzere olduğu açıkça ortaya çıkmıştı. Yüksek cari açık tehlikesi başta düşüşe geçen petrol fiyatları ve buna bağlı olarak ithalatın yavaşlaması ile bertaraf edilmeye başlanmıştı. İlgili ekonomi bakanları ve Merkez Bankası’nın politikaları özellikle dış ticaret bölgelerinin sayısının artması ve buna bağlı olarak ihracat pazarlarının genişlemesi Avrupa krizine rağmen dış ticaret verilerimizi olumlu etkilemişti.Zaman Gazetesi Yazarı Selim Işıklar konu ile ilgi olarak yazdığı yazıda 'BBB yetmez 3A hedeflenmeli' diyor. Selim Işıklar'ın yazısında not artış süreci ile ilgili ayrıntılar yer alıyor: İşte o yazı: Biz de özellikle bu gelişmelerin not artışını da beraberinde getireceğini vurgulamıştık. Özellikle bir başka derecelendirme kuruluşu olan Standard&Poor’s’un Türkiye’nin görünümünü negatife çevirmesi sonrası kaleme aldığımız yazıda da not artışının adresinin diğer derecelendirme kuruluşları olduğunun altını çizmiştik. Sonuçta bu yıl içinde Fitch Ratings Türkiye’yi, hak ettiği not artışını birkaç aylık rötarla onaylayarak ‘yatırım yapılabilir’ ülke kategorisine çıkardı. Bu kararın hemen ardından piyasaların reaksiyonu ise sınırlı olumlu tepki olarak kaldı. Mayıs ayından bu yana Borsa’da sınırlı sayıda ancak etkili şirketlerde yabancı yatırımcıların net alımları etkili olmuş ve Borsa yüzde 40 yükselerek lira bazında tarihî rekorlarını kırmayı başarmıştı. Son açıklanan ekim ayı yabancı yatırımcı işlemlerinde 478 milyon dolarlık net alım not artışı beklentisinin iyice tırmandığı bir sırada geldi. Yabancılar son bir yılda 4 milyar dolarlık (bu yıl 2,6 milyar dolar olmak üzere) net alım, gerçekleştirdiler. Not artışı beklentisi bir yıldır satın alınıyor. Karar açıklandıktan sonra piyasalar başlangıçta yukarı yönde açılsa da daha sonra tahmin edildiği gibi sert inişlere sahne oldu. ABD başkanlık seçimlerinde de sürpriz olmayınca piyasalar zaten fiyatladığı bu gelişmeye satış yönünde reaksiyon gösterdi. Sonuç olarak beklentilerin sona ermesi piyasaların kâr satışlarıyla karşılaşmasına zemin hazırladı. Ama buna rağmen beklentilerin devamını sağlayan bir başka haberin varlığı daha sert gelebilecek satışların şimdilik önüne geçti.
BORSA’DA ‘HABER’Lİ OYUN VAR
Cuma günü Borsa, dış piyasalardaki düşüşlere rağmen önce yukarı daha sonra yatay bir seyre girmişti ki bir ekonomi haber kanalında THY hisselerinin blok satışı ile ilgili hazırlıkların başladığı haberlerin gelmesi şok satışlara sebep oldu. Yüzde 4’lere varan düşüşler bankacılık sektörünü de kapsayarak genele yayıldı. Daha sonra Özelleştirme İdaresi bu iddiaları yalanladı. Ancak seansın bitiminde olduğu için toparlanma cılız kaldı. İlginç olan son dönemlerde piyasayı aşağı yönde hareket ettirmek için Özelleştirme İdaresi’nin elinde bulunan hisselerle ilgili satış haberlerinin servis edilmesi. Önceki yıllarda bu haberler yükseliş için kullanılırken, son dönemde düşüş için kullanılıyor. İlgili kurumların bu tip spekülatif haberleri seans içinde yayan kuruluşları uyarması, yalan yanlış bilgiler aktarmasının önüne geçmesi bekleniyor.
Özellikle piyasa dostu olarak bilinen FED Başkanı Ben Bernanke’nin görev süresi ile ilgili polemiklerin son bulmuş olması, piyasalar için iyi bir haber olmakla beraber yeni dönemin ekonomi açısından oldukça kritik bazı sorunların devam etmesi, ABD’nin notunu negatif etkileyebilir. Yaklaşan mali uçurum ile ilgili Obama’nın çözüm bulacağı beklentileri kuvvetlendi. Buna mukabil son 5 ayda yükselen ABD borsaları seçim sonucuna rağmen aşağı yönde dalgalanmaya başladı. Bir süreden beri gündemden düşen Avrupa krizi Yunanistan’ın yardım dilimini alıp alamayacağı konusuyla yeni bir mecraya girebilir. Bu hafta bu konu piyasalar tarafından dikkatle izlenecek gibi gözüküyor. Bir başka unutulan konu olan Suriye yeniden piyasaların takibine girdi bile. Şiddetli çatışmalar, Patriot füze alımı spekülasyonları yeni bir tehlikenin habercisi gibi algılanabilir. Böylece Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’daki gelişmeler piyasaların yeniden gündemine giriyor. Barışçı olarak bilinen Barack Obama döneminde her nasılsa ABD silah şirketlerinin rekor satışlar yaparak Ortadoğu’yu şekillendirdiği süreçte çok rahat olması beklenmemelidir.
Sonuç olarak yeni fonların Türkiye’ye akmaya devam etmesi bugünden hemen başlayacak bir konu değil. Zaten piyasalarımıza not artışı öncesi başlayan bir fon akımı vardı. Bu fon akımının sadece borsa ve faizle sınırlı kalmaması çok önemli. Eğer doğrudan yatırımlara katkı yapabilirse, uzun vadeli bir kaynağa dönüşebilirse çok daha etkili olur. Kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımının devam edebilmesi için Türkiye’nin gerek siyasi gerekse yönetsel performansını daha fazla artırmaya ihtiyacı olan yeni bir döneme giriyoruz. 2023 hedefleri koyan Türkiye’nin amacı, BBB değil 3A’yı almayı hak etmek olmalıdır.
Silahlanma yarışı petrolü yükseltiyor
Bu yılın mart ayında 128 dolara kadar tırmanan petrol fiyatları uzun bir süredir 100 doların biraz üstünde hareket ediyordu. ABD başkanlık seçimlerinde küresel piyasaların istediği aday olan Barack Obama’nın kazanması doların değer kaybetmesine petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarının yükselmesinde etkili oldu. Seçimler öncesi 104 dolara kadar gerileyen brent petrolü, seçimlerin ardından 112 dolar sınırına kadar yükseldi. Sonrasında ise 109,40 dolardan kapattı. Dünya ekonomilerinde yaşanan daralmaların etkili olduğu bir süreçte bile 100 doların altına gerilemeyen petrol fiyatları ABD’de yaklaşan mali uçurum olarak adlandırılan vergi artışları ve kesintilere (600-800 milyar dolar) çözüm bulunup bulunamayacağı haberlerine göre keskin iniş ve çıkışlar yaşayabilir.
Ortadoğu’da yaşanan ve yayılma ihtimali düşük olsa da devam eden Suriye iç savaşı fiyatlara zaman zaman yükseliş yönünde etki edebilir. Özellikle ABD başkanlık seçimleri sonrası gerek ABD ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntılar gerekse Avrupa’nın yaşadığı kriz, fiyatları aşağı yönde etkilese de para bolluğunun etkisi ve silahlanma yarışının kaynağı, petrolün spekülatif bir şekilde hareket etmesine imkân sağlıyor. Önümüzdeki süreçte fiyatların 100 doların altına inmesi zor. Yıl içinde bir kez 90 doların altını gören petrol fiyatlarının 100-120 dolar seviyesinde dalgalanacağı Euro/dolar paritesinin gelişimine göre iniş ve çıkışlar yaşanacağı sürecin devam edeceğini düşünüyorum. Ortadoğu’da gerilimlerin tırmanması ve paritenin Euro lehine gelişmesi fiyatları 120 dolara, tersi durumda 90-100 dolara getirecektir.