Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın "Balatalar sıyrılmaya başladı" söylemine atfen "Frenleri salıveriyoruz" dedi.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Kocaeli Sanayi Odası'nda düzenlenen 'Para Politikaları' konulu toplantıda konuşuyor. Merkez Bankası (MB) Başkanı Erdem Başçı, ihracatın ne kadar başarılı olursa, iç talebin o kadar büyümesine izin verebileceklerini belirterek, “Frenleri yavaş yavaş azaltıyoruz. İhracat gelirleri ne kadar artarsa, iç talebin o kadar artmasına izin veriyoruz. Buradan söz veriyoruz” dedi. Başçı, Kocaeli Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen, “Para Politikaları” konulu konferansta yaptığı konuşmada, ekonomiyi değerlendirdi. Türkiye’nin ılımı büyümesini sürdüreceğini belirten Başçı, 2013’ün, 2012’den daha iyi olabileceğini söyledi.
“BÜYÜME YÜZDE 4 YAPMASA DA YÜZDE 4’E YAKIN TAMAMAYABİLİR”
Türkiye’de 2013 yılında yüzde 4-5 büyüme olur diye düşündüklerini dile getiren Başçı, bu yıl ise büyümenin yüzde 4 yapmasa da, yüzde 4’e yakın tamamlayabileceği öngörüsünde bulundu.
“İHRACAT GELİRLERİNE BAĞLI İÇ TALEP ARTAR, SÖZ VERİYORUZ”
Türkiye ihracatının bu büyüme hızlarına yakın bir büyüme hızının, gelecek yıl da devam etmesi halinde ihracatın artmaya devam edeceğini, orada çok ümitli olduklarını belirterek, “Gerçekten iş adamlarımızın esnekliğini, hızlı bir şekilde hareket edebilmelerini takdir ediyoruz. Türkiye’yi bu kurtarıyor. Çünkü biz cari açık veren bir ülkeyiz. İş adamlarımız ne kadar başarılı olursa bu konuda, ihracat ne kadar artarsa, biz de iç talebin büyümesine o kadar izin verebiliriz. Merkez Bankası olarak, şu anda biliyorsunuz fren tarafında hep konuşuluyor. Frenleri yavaş yavaş azaltıyoruz. O kadar iç talebin büyümesine izin verebiliriz. Aksi halde, çok fazla salıversek o zaman iç talep inanılmaz canlanma potansiyeline sahip Türkiye’de ve o zaman cari açık hemen artar. O nedenle dikkatli gidiyoruz. İhracatçılarımız ne kadar başarılıysa, biz de iç talebi o kadar canlandıracağız. Buradan söz veriyoruz” dedi.
Merkez Bankası’nın faiz koridorunun üst kısmında indirime gitmesinin, bankaların kredi maliyetlerine ne zaman yansıyabileceğine ilişkin bir soru üzerine Başçı, “Bunu gördük bile. Dün elime ulaşan veriye göre, kredi maliyetlerinde ortalamada ciddi bir düşüş var. Bankalar buna devam ederler. Biraz güven geldikçe, rekabet koşulları içerisinde de yavaş yavaş tekrar müşterilerin peşinden koşmaya başlarlar diye tahmin ediyorum ama bu yavaş olacak. Çok hızlı olmayacak. Fiyatlara kısmen şu anda yansıdı bile diyebiliriz” yanıtını verdi.
“ALT SINIRDA İNDİRİM SİNYALİ VERMEDİK”
Başçı, “Merkez’in faiz koridorunun alt sınırında indirim yapıp yapmayacağına ilişkin bir soru üzerine Başçı, “Bu alt sınır yüzde 5 seviyesinde. Yüzde 5’de şöyle bir öneme sahip. Şu anda likiditeyi biraz bol verdiğiz için bankalar arası piyasa yüzde 5’de oluşuyor ve fazla para olursa da getirip Merkez Bankası’na 5’den satabiliyorlar. Dolayısıyla önemli bir politika aracı. Onunla ilgili hiçbir sinyal vermedik. Ne enflasyon raporunda, ne politika kararında hiçbir sinyal vermedik. Şu anda da kurul üyelerinde izin almadan ben, hiçbir sinyal veremem” karşılığını verdi.
Başçı, politika faizine yönelik yapılan eleştirilere, “Bu bir cephanedir. Lehman benzeri benzeri küresel yeni bir kriz veya kurda aşarı değerleme baskısı ve enflasyonda görünüm yüzde 5’in altına düşerse, o zaman yüzde 5.75’in gözden geçirilmesini kurul gündemine alırız. Bu kadar net, bu kadar açık” yanıtını verdi. Türkiye’nin fren ve gaz pedalının da sağlam olduğunu dile getiren Başçı, iç talebi biraz canlandırmak için şimdilik frenden ayağı biraz çekmenin yeterli olabileceğini kaydetti.
“ENFLASYON 30 YIL GİZLİ BİR EL GİBİ BÜYÜMEDEN ÇALDI”
Başçı, Kocaeli Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen, “Para Politikaları” konulu konferansta yaptığı konuşmada, büyüme konusuna değindi. Büyümenin üçlü sac ayağı olduğunu hatırlatan Başçı, bunları fiyat, finansal istikrar ve verimlilik olarak sıraladı. Bunlardan herhangi birinde çıkabilecek aksaklığın büyümeye zarar verdiğini, alınacak mesafenin ise fayda sağladığını dile getiren Başçı, “Bunların üçünde birden ilerleme sağlamak lazım ki tıpkı bir sacın üç ayak üzerinde durabileceği gibi, dengeli bir şekilde büyüme devam etsin” dedi. Türkiye’nin 30 yılda büyüdüğünü ancak, yeterli büyümediğini dile getiren Başçı, enflasyon "gizli bir el" gibi büyümeden sürekli çaldığını kaydederek, “Enflasyondaki 10 puanlık artış büyümeden çeyrek puan çalıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“KİŞİ BAŞI GELİR ARTIŞI BUGÜNLERDE YÜZDE 4”
Türkiye’nin yapısal reformlarla ilgili verimliliği arttırıcı alanlarda adımlar atabilmesi halinde, 2023 yılında kişi başı milli gelirde 25 bin dolara ulaşabileceğini dile getiren Başçı, yine Türkiye’de bugünlerde kişi başı gelir artışının yüzde 4 olduğunu, bir puanda nüfus artışı bulunduğunu ve yüzde 5 potansiyel büyümesinin görüldüğünü kaydederek, “Fiyat ve finansal istikrar, bugünkü gibi aynen muhafaza edilebilirse, hatta biraz daha iyileştirilirse Türkiye 25 bin doları çok daha rahat yapar” dedi. “AVRUPA’DE EKONOMİ KÖTLEŞTİ”
Başçı, konuşmasında Euro bölgesine de değinirken, kriz öncesinde bütün ülkelerin Euro’yu kabul ettiğini, bütün ülkelerin faizlerinin aynı olduğunu, herkesin Almanya ile aynı faizle borçlandığını ve piyasanın “hiç kimse problem yaşamaz, herkes borcunu takır takır öder, herkesin riski Almanya’nın riski kadardır” dediğini kaydetti. Bunun sonrasında Lehman krizinin vurduğunu hatırlatan Başçı, bütçe açıklarının bozulduğunu, faiz oranlarında ciddi farklılaşmanın kendini gösterdiğini, bunun finansal istikrarsızlığa işaret ettiğini ve ekonominin giderek kötüleştiğini kaydetti. Avrupa’da faiz farklarının mutlaka aşağı indirilmesi gerektiğini belirten Başçı, bunun para basarak olmayacağını, borç sürdürülebilirliği konusunda güvence vermek gerektiğini, kemer sıkmaktan başka bunun çaresi olmadığını kaydetti.
“KAMU BORÇ YÜKÜ BU YIL BİRAZ DAHA İNECEK”
Türkiye’de ise kamu borcu açısından bakıldığında, gidişatın çok kötü olmadığını açıklayan Başçı, “Yüzde 40’ın bile altında kamu borç yükü rasyosu elde edildi. Bu sene, bu biraz daha iyileşecek gibi görülüyoruz. Biraz daha aşağı inecek” dedi. Türkiye’de istihdamın da iyi gittiğini, 15 yaş üstü grubun yüzde 45.5’unun çalıştığını, burada kadınların işgücüne katılımının arttığını, artışın buradan kaynaklandığına işaret eden Başçı, “Türkiye’de emek kıtlığı yok. Bu da büyümeyi besleyen önemli bir faktör” diye yorumladı.
“KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE DİKKAT ÇEKİCİ ARTIŞ VARDI, GECELİK FAİZİ İNDİRDİK”
Başçı, değindiği çek konusunda ise ödenmeyen çeklerde Temmuz ayından itibaren dikkat çekici bir artış olduğunu, bunu takiben akım bazında bankaların tahsili gecikmiş alacaklarında bir miktar yükseliş gördüklerini, bu durumu finansal istikrarla ilişkilendirdiklerini ve finansal istikrar açısından gecelik faizlerin aşağı çekilmesi gerektiği düşüncesiyle hızla aşağı çektiklerini söyledi. Başçı, “Dün itibariyle gecelik faizler yüzde 5, Merkez Bankası’ndan alınan ağırlık ortalama maliyet yüzde 6.1 civarında. O seviyeye kadar geldik” dedi. Bu faiz koridorunun, ne kadar esnek ve etkili bir politika aracı olduğunu gösterdiğini dile getiren Başçı, “Küresel dalgalanmalara karşı döviz kurunu yumuşatmak için sıkılaştırma yapabiliyorsunuz, gerekmediği zaman o sıkılaştırmayı geri alabiliyorsunuz. Biz buna temkinli duruş diyoruz. ‘Her an sıkılaştırmaya hazırım, normal şartlarda niye sıkılaştırayım ona bir ihtiyaç yok’” dedi.
“SIKILAŞTIRMA YAPSAK BİLE, FAİZ ÜST KORİDORU YÜZDE 9.5’U GEÇMEZ”
Bu şekilde bir temkinli duruş izlemeye devam ettiklerinin altını çizen Başçı, “Peki temkinlisiniz ama ne kadar sıkılaştırma yaptığınız zaman faizlerin yukarı gitmesine izin vereceksiniz? Biz diyorduk ki burada en fazla 11.5’a kadar çıkabilir. En son PPK’daki karar aldıktan sonra şu anda en fazla sıkılaştırma yaparsak, en fazla 10’a çıkar. Hatta 9.5’da da bir alt seviye daha var. 9.5’u geçmez bundan sonra. Eğer biz bir sıkılaştırma yapsak bile 9.5’u geçmez. Bankalar bunu bildikleri için şimdi özellikle ticari faiz kredilerinde bir indirime başladılar. Buna devam ediyorlar, dolayısıyla faiz koridoru önemli. Borçlanma maliyetine olumlu bir yansıma oldu ve olacak” dedi.
“DÖVİZ PİYASASINDA FAİZLER DÜŞER”
Türk bankalarının yurt dışından seküritizasyon kredisi de alabilmeye başladığına işaret eden Başçı, bu piyasanın yavaş yavaş açılacağını, Euro tahvil de çıkarmaya başladıklarını, o piyasa da açıldığı için bundan sonra döviz piyasasında da faizlerin düşmesini bu kanaldan beklediklerini bildirdi. Cari açık konusuna da değinen Başçı, özellikle petrol ve enerji fiyatlarının yüksek kalması nedeni ile aleyhte çalıştığını, o nedenle cari açıktaki iyileşmenin biraz gecikmeli geldiğini söyledi.
“CARİ AÇIKTA BUNDAN SONRA CİDDİ BİR İYİLEŞME GÖRMEYECEĞİZ”
Orta Vadeli Program (OVP) öngörüsü olan 65 milyar doların altında bir cari açık olduğunu kaydeden Başçı, “Yıl sonunda 60 milyar dolara yakın bir cari açıkla kapatacağız gibi görülüyor. Ondan sonra cari açıktaki iyileşme biraz yataylaşacak. Çünkü iç talebin biraz daha kademeli büyümesine izin veriyoruz. İhracat gelirleri ne kadar artarsa, iç talebin o kadar artmasına izin veriyoruz. Dolayısıyla cari açıktaki iyileşme artık yavaşlayacak ve bundan sonra çok ciddi bir iyileşme görmeyeceğiz. Bu sene gayrisafi hasılanın yüzde 7’si ile 8’i arasında bir yerde bitireceğiz. Gelecek sene de yüzde 7’nin hafif biraz üzerinde bitirebileceğiz gibi görülüyor. Onu planlıyoruz aslında” diye konuştu. “İç talebi biraz fazla canlandırsak ne olur?” diye soran Başçı, “O zaman cari açık artmaya başlar, onu da istemiyoruz doğrusu. 2014’de yüzde 6’ya çeksek iyi olabilir” dedi.
“KREDİ BÜYÜME HIZI YIL SONU YÜZDE 15 OLABİLİR, DAHA FAZLA FRENLENMESİNDE SEBEP YOK”
Kredilerin büyüme hızı konusuna da değinen Başçı, “Kredi büyümesine baktığımızda makul bir seviyeye geldi gibi. Değişimin gayrisafi hasılaya oranı olarak bakıyoruz. Yüzde 8’lere yaklaştı. Bu ortalamalara yakın çok alarme edici yüksek bir seviye değil. Dolayısıyla kredilerin daha fazla frenlenmesi için bir sebep yok. Bu seviyelerde giderse artış gayet iyi” diye konuştu. Kredi büyüme hızının, kur etkisinden arındırılarak bakıldığında yıllık yüzde 16.9 ile yüzde 17’ler seviyesine geldiğini açıklayan Başçı, “Bunun yıl sonunda yüzde 15, belki yüzde 15’in biraz altına inebileceğini tahmin ediyoruz. Kur etkisinden arındırılmamış olarak bakıldığında daha hızlı düşüyor. Orada yüzde 16.2 oranında şu anda” dedi.
“DÖVİZ KURUNA MÜDEHALEYE GEREK YOK”
Kur performansının ise diğer ülkelere göre çok istikrarlı gittiğini, dalgalanma boyutunun azaldığına dikkati çeken Başçı, döviz kurlarında hem değer kaybı, hem değer kazancının çok sınırlı olduğunu ve şu anda istikrarlı gittiğini söyledi. “Bizi rahatsız ediyor mu şu anda döviz kurlarının bulunduğu seviye?” diye soran Başçı, bunun için reel efektif döviz kurlarına baktıklarına işaret ederek, “Reel efektif döviz kurlarına bakınca TL aşırı değerli de değil, aşırı değersiz de değil. Dolayısıyla şu anda serbestçe piyasada dolaşıyor. Bizim Merkez Bankası olarak, bununla ilgili ne bir söz söylememize ihtiyaç var, ne de hareket yapmamıza ihtiyaç var gibi görünüyor” değerlendirmesinde bulundu. Başçı, kur oynaklığında ise en düşü seviyenin olduğunu ifade etti.
“MAKUL BÜYÜME DÖNEMİNE GİRDİK, ENFLASYON SON 3 AYDA DÜŞECEK”
Türkiye’nin makul büyüme dönemine girdiğini söyleyen Başçı, “Önümüzdeki yıl yüzde 4 ile 5 arasında büyük ihtimalle bir büyüme sağlayacağız gibi görülüyor. Burada hiçbir sorun görmüyoruz Merkez Bankası olarak” dedi. Enflasyonda ise düşüş beklediklerinin altını çizen Başçı, “Bu ay değil. Bu ay daha yatay, fakat Ekim, Kasım ve Aralık aylarında ciddi düşüş göreceğiz. Ancak hala yüzde 5’e ulaşamayacağız. 2013 yılının ortalarında ve ikinci yarısında yüzde 5’i görebileceğimizi tahmin ediyoruz enflasyon açısından” dedi. Başçı, çekirdek enflasyonda düşüşün süreceğini ve daha erken bir zamanda yüzde 5 seviyesini görebileceğini, fakat manşet enflasyonun enerji ve gıda nedeni ile daha geç yüzde 5’e ulaşabileceğini söyledi.
KAMU ZAMLARINA DİKKAT
Enflasyonda yıl sonu tahmin aralığının yüzde 6-7, nokta tahminin yüzde 6.2 olduğun hatırlatan Başçı, ancak kamu zamlarının da izlenmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Kamu eğer vergi ayarlaması yapacak olursa yıl sonundan önce, onlar yukarı yönlü bir miktar risk oluşturabilir. Onun dışında yukarı yönlü bir risk görmüyoruz diyebilirim” ifadelerini kullandı. Enflasyonda yüzde 5 hedefinin temkinli bir duruş gerektirdiğini söyleyen Başçı, “Bu ne demek? Biz iki yönde de esneğiz. Sıkılaştırmak gerekirse sıkılaştırırız. Ekonomiye birazcık daha destek vermek gerekirse, dizginleri gevşetebiliriz. Ancak temkinli durmayı tercih ediyoruz. Büyümenin yıl sonuna doğru hız kazanmasını hedefliyoruz” dedi. Başçı, son çeyrekten son çeyreğe büyümeyi yüzde 4 beklediklerini, sonra trendin 4-5 arasına oturabileceğini kaydetti.
“HARCAMALARDA DİKKAT TERCİHE ŞAYANDIR”
Soruları da yanıtlayan Başçı, “Vergiler dışında, bütçe düzeltilmesi yolunda öneriniz var mı?” yönündeki bir soru üzerine, “Bu konuda Merkez Bankası’nın standart bir cevabı vardır. Hiç değiştirmez. Biz, harcamalarda daha dikkatli olunmasının tercihe şayan olduğunu düşünüyoruz. Dış denge ve enflasyon açısından. Bunu her zaman söylediğimiz standart açıklama olarak almakta fayda var” dedi. Başçı, konuyla ilgili siyasi konulara girmek istemediğini söyledi. Parasal teşviklere ilişkin bir başka soru üzerine Başçı, “Türkiye’nin şöyle bir avantajı var. Parasal aktarım mekanizması çalışıyor. Yani Türkiye’nin frenleri de sağlam, gaz pedalı da sağlam. Şu an itibariyle iç talebi o kadar kuvvetli ki kademeli bir şekilde frenden ayağımızı çekmek veya dizginleri biraz gevşetmek yeterli. Türkiye’de iç talebi canlandırmak için. Bir parasal teşviğe şu anda ihtiyacı yok diye düşünüyoruz. Bu olmayacak anlamına gelmez. Öyle bir durumla karşılaşabiliriz ki Türkiye’nin belki bir miktar parasal teşvike de ihtiyacı olabilir. Ancak çok şükür o noktandan şu anda uzağız” yanıtını verdi.
ZAFER ÇAĞLAYAN’IN ELEŞTİRİLERİNE YANIT
Başçı, “Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın açıklamalarını, bağımsızlığınıza müdahale olarak görüyor musunuz?” sorusuna, şu karşılığı verdi:
“Biz görmüyoruz. Biz bu konuda çok rahatız ama bunun kamuoyunda da böyle algılanmasında fayda var. Özellikle yurt dışında yanlış yorumlanabiliyor. Türkiye’de herkes Merkez Bankası’nı, neye bakarak karar verdiğini gayet iyi bilir. Fakat yurt dışında yabancı basında bu soru işaretlerine neden oluyor. Merkez Bankası’nın kararları geniş kesimleri ilgilendiriyor. Dolayısıyla banka ekonomistleri görüş bildirirler, iş adamları özellikle kötü bir durum hissettiklerinde bunu yüksek sesle dile getirirler ve bu doğrudur. Açıkça ‘Merkez Bankası burada harekete geçsin, burada bir sorun görüyoruz’ demesi doğrudur. Biz zaten göstergelere bakıyoruz ama daha dikkatli bakarız. O yüzden bu konuşmalar normal. Doğrudan Merkez Bankası ile ilişkili olmayan bir bakanın bunu söylemesini de biz bu çerçevede alırız. ‘Reel sektörden kötü bir sinyal aldı, buna daha dikkatli bakalım’ deriz. Merkez Bankası’nın kanunla görevi bellidir. Ekonomik veriler bizim harekete geçmemizi gerektiriyor mu? Hangi kolu çekelim, hangi kolu kullanalım. Onu PPK’da tartışırız, bir atmak gerekiyorsa atarız, atmamak gerekiyorsa da atmayız” diye yanıtladı.
POLİTİKA FAİZİNİN KURUL GÜNDEMİNE ALINMASI
Başçı, PPK toplantısında yüzde 5.75’in değiştirilmesinin gündeme dahi alınmadığını açıklayarak, bu faiz oranının hangi şartlarda gündeme alınabileceğini şöyle açıkladı:
“Hangi şartlar altında bu gündeme alınır? Benim aklıma gelen üç tane şart altında. Birincisi Lehman benzeri küresel yeni bir kriz olur, bu kriz akut bir krize dönüşür ve bütün ülke kredi riskler yukarı fırlar. O zaman yüzde 5,75’te kimsenin inanamayacağı kadar yüksek bir indirim yapabiliriz. Çok da hızlı yaparız. Hiç kimse endişe etmesin. Fakat bu bir cephanedir. Bu krizi görmeden bu cephaneyi harcamayız. Veya döviz kurları üzerinde aşırı bir değerleme baskısı olur. O zaman dikkatli bir şekilde yüzde 5.75’i gözden geçirmeyi kurul gündemine alırız. Veya üçüncü bir şart, enflasyon 5,75’in de altına düşer seviye olarak ve görünümü de yüzde 5’in altına düşer. Artık bizim tahminimiz yüzde 5’in altında enflasyon deriz. Fiyat istikrarını aşağı yönlü risk görüyoruz, çok ufak indirim yapalım mı, yapmayalım mı diye gündeme getirebiliriz. Bunlardan herhangi biri olsa bunu gündeme alırız. Olmazsa almayız. Bu kadar net. Bu kadar açık.”
Diğer taraftan Erdem Başçı’nın konuştuğu sıralarda dolar 1,7960 TL, euro 2,3280 TL’ye geriledi.