Akbank'ın tahvil arzında 'stopaj' krizi
Tarih: 21 Temmuz 2010 - 10:58
1 milyar dolarlık tahvil arzı ile gündeme gelen stopaj, Akbank yönetiminde de tartışmalara neden olmuş
AKBANK Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçerin 1 milyar dolar hedefiyle çıkıp, 3 milyar dolara yakın talep gören 5 yıl vadeli tahvillerle ilgili ilk sözü şu oldu:
- Türkiye için çok büyük bir kapı açmış olduk. Türk bankacılık sektörünün yurt dışından uzun vadeli borçlanmasına öncülük ettik.
Türk bankaları bugüne kadar yurt dışından genellikle sendikasyonlar yoluyla 1 yıl vadeli borçlanırken Akbank, yurt dışına tahvil satma yolunu da seçti. Suzan Sabancı Dinçere sordum:
- Yurt dışına 5 yıl vadeli, 1 milyar dolarlık tahvil satışıyla çıkışı neden gündeme getirdiniz?
- Özelleştirmeleri, reel sektörü uzun vadeli finanse edebilmek için uzun vadeli kaynağa ihtiyaç var. Bu kaynak ihtiyacını dikkate aldık, Türkiyenin konjonktürünün müsait olduğunu gördük ve yola koyulduk.
- Bankaların elindeki kaynakların vade yapısı çok kısa değil mi?
- TL mevcduatta ortalama 30 gün, dövizde 45 gün. Sendikasyon yoluyla borçlanmalarımız da 1 yıl vadeli. Bu yapıyla reel sektöre uzun vadeli kredi kullandırmak kolay olmuyor. Şimdi 5 yıl vadeli aldığımız 1 milyar doları rahatlıkla uzun vadeli olarak reel sektöre kullandırabileceğiz.
- Gelen talebin yapısı nasıldı?
- 30 ülkeden 167 yatırımcı Akbankın 5 yıl vadeli, yüzde 5.12 faizli tahviline yöneldi. Talebin 3 milyar dolara yaklaşması da hem Akbank, hem de Türkiye açısından çok önemliydi.
- Hangi ülkeler ağırlıkta?
- ABDden gelen talep toplamın yüzde 45i düzeyinde. Onu yüzde 24le İngiltere, yüzde 17yle diğer Avrupa ülkeleri, yüzde 9la İsviçre izliyor. Asyadan bile yüzde 3lük talep oluştu.
Suzan Sabancı Dinçer, bazı Avrupa ülkelerinin borçlanmada yaşadığı sıkıntıya dikkat çekti:
- Böyle bir ortamda Akbankın 5 yıl vadeli tahviline 3 milyar dolarlık talep gelmesi çok önemli. Bunda Türkiyenin içinde bulunduğu konjonktürün de büyük payı var.
Ardından Türk bankacılık sektörünün yapısına vurgu yaptı:
- Türk bankacılık sektörünün sermaye rasyosu oldukça yüksek. Yüzde 19-20ler düzeyinde. Ancak, bu sermaye yapısı, sektörümüzün reel sektöre destek vermesine yetmiyor.
- Ne yapmak gerekiyor?
- Bankaların aktif ve pasiflerini dengeli yönetmesi gerekiyor. Bir numaralı sorumluluğumuz bilançomuzu dengeli ve sağlıklı yönetmektir.
- Faizlerin düşük seyretmesinin de önemli rolü var değil mi tahvil satışınızda...
- Yurtdışı piyasalarda faiz oranlarının düşmesi, Türk bankacılık sisteminin ve ekonomisinin itibarlı duruşu, bize orta vadeli fonlama kaynaklarını zenginleştirme imkanı sundu.
Suzan Sabancı Dinçer, bunları anlatırken, önlerindeki bir engeli gündeme getirmeden edemedi:
- Yurtdışı tahvil ihraçlarında bankaları frenleyen çok ciddi bir aksaklık var. Tahvil alanlara ödenen faizlerden maalesef yüzde 10 vergi stopajı kesiliyor.
- Başka ülkelerde böyle bir uygulama var mı?
- Gelişmiş ülkelerin bankaları yurtdışına tahvil sattığında böyle bir vergi stopajıyla karşılaşmıyor.
Arada Euroweekte yayınlanan bir makaleye göz attım:
- Akbank, 1 milyar dolarlık tahvili satarken, yüzde 10luk stopajı üstlenmeyi taahhüt etti.
Dönüp Suzan Sabancı Dinçere sordum:
- Bu tahvilin faizi üzerinden ödeyeceğiniz stopaj ne kadar tutuyor?
Hesabı yapmak yerine, Maliye Bakanlığına ve hükümete çağrıyı uygun gördü:
- Şimdiye kadar bankalarımızın ve özel sektör kuruluşlarımızın yurtdışına tahvil satışı söz konusu değildi. Biz bu kapıyı açtık. Arkası da gelir. O yüzden bu stopaj uygulamasının kaldırılacağını düşünüyorum, bekliyorum...
Sıcak paranın önünün vergiyle kesilmesi tartışılırken, Akbank 5 yıl vadeli 1 milyar dolar getirmeyi başardı...
Bunun faizinden yüzde 10 stopaj kesmenin anlamı var mı?
İstanbul Finans Merkezi olacaksa gözden geçirilmeli
SUZAN Sabancı Dinçer, İstanbulun Finans Merkezine dönüştürülmesi çabalarına dikkat çekti:
- Eğer İstanbulun Finans Merkezi olmasını istiyorsak, yurtdışına tahvil satışında faizine yüklenen stopajda olduğu gibi bazı düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
Suzan Sabancı Dinçer, söz konusu stopajın ortadan kaldırılmasının Maliye açısından da önemli sorun yaratmayacağına vurgu yaptı:
- Bütçeye yararı yok ama varlığı ekonomiye zarar veriyor. Türk bankaları ve özel sektörünün doğrudan yurtdışına tahvil satıp, orta-uzun vadeli kaynak getirmesinin maliyetini artırıyor.
O stopajdan kaçabilirdik ama öyle yollara girmedik
AKBANK yurtdışına 1 milyar dolarlık tahvil satışı için çıkarken, hukukçuları vergisel yönünü enine boyuna inceledi. Yasada net olmayan bölümler vardı. İki görüş ortaya çıktı:
- Yurtdışına tahvil satışında faizi üzerinden yüzde 10 stopaj ödenir.
- Hayır, gerek yoktur. Dışarıya satışı kapsamıyor bu stopaj.
Ardından şu yolu önerenler oldu:
- Akbank, Loan Participated Note (LPN), yani Kredi Katılım Senedi şeklinde borçlansın. Bunun için Sermaye Piyasası Kurulundan (SPK) da izin almaya gerek yok. Faizinden yüzde 10 stopaj ödemek de gerekmez.
Suzan Sabancı Dinçer ve Yardımcısı Hayri Çulhacı ile Genel Müdür Ziya Akkurtun başını çektiği ekip, kararını verdi:
- Bizim için doğru olan mevzuata uygun, şeffaf ve açık bir yönetim anlayışıyla, ilgili tüm kurumlardan izin alarak doğrudan tahvil ihracına çıkmak.
Kaliteli aktifimiz ve iyi hikayemiz etkiledi
SUZAN Sabancı Dinçere, Akbankın yurtdışına 1 milyar dolarlık tahvil satışına Citigroup etkisini de sordum:
- Citigorupun Akbankın yüzde 20sine sahip olması, 1 milyar dolarlık tahvil satışınızda öne çıktı mı?
- Hem yabancıların da içinde yer aldığı Danışma Kurulumuz, hem de görüştüğümüz yabancı bankacılar, Akbankın hikayesinin iyi, aktiflerinin kaliteli, imajının da iyi olduğu üzerinde durdu. Nitekim 1 milyar dolar için çıkıp, 3 milyar dolara yakın taleple karşılaşmamız da bunu ortaya koyuyor.
Vahap Munyar-Hürriyet
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/akbankin-tahvil-arzinda-stopaj-krizi/281612