Milliyet / 60.YIL FİNANS EKİ Global krizden sonra dünyada yatırım yapacak ülke sayısının kısıtlandığını belirten İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, “Yeni girişler olsa olsa gelişmiş ülkelerin dışından olabilir. Brezilya, Güney Afrika, Çin, Hindistan ve Rusya’dan gelebilirler” diye konuştu Dış dünyada yaşanan krizin dünya bankacılığında ulusal sermaye potikalarını öne çıkardığını belirten İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye bankacılık sektöründe yabancı sermayenin konsolide olmasını beklediğini söyledi. Krizin Türk bankacılık sektörüne olan etkisini değerlendiren Özince, “Bu kriz iç piyasalarda ülkenin ulusal sermayeli banka politikası gütmesi gerektiğini de hatırlattı. Dolayısıyla ben halka arzlar devam etmek suretiyle bankalarımızın kamu ve özel, önemli bir bölümünün ulusal sermaye yönetiminde olacağını öngörüyorum. Bunu yapan tek ülke Türkiye olmayacak. Dünyanın her yerinde hassasiyetler ve politik kararlılık artmış durumda. Ama bizim ülkemizde gelecek 10 yıl içinde bütün bankalarımızın, özellikle ticari bankaların borsaya açık kurumlar olacağını düünüyorum. Yabancı sermayeli bankaların bir miktar konsolide olacağını öngörüyorum. Mevcut yapının, yani oyuncuların ağırlıkları açısından çok fazla bir değişim beklemiyorum” dedi. ‘Brezilya’dan da yatırımcı gelir’ Dünya krizinden sonra yeni sermaye yatırımlarını yapabilecek olan ülke ve bankaların kısıtlı hale geldiğin aktaran İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bugün dünyanın önde gelen ve Türkiye’de de önemli bankacılık insiyatifleri olan ülkelerin çoğunda bankacılığın önemli ölçüde devlet kontrolünde veya devletin etkisinde olduğunu hatırlattı. Özince, “Böyle bir durumda yatırım kararı alınamaz. Dolayısıyla bizim bankacılık sektörümüze yeni girişler olsa olsa gelişmiş ülkeler dışındaki ülkelerden olabilir. Körfez’den olabilir. Belki yakın gelecekte gelişmekte olan diğer ülkelerden Brezilya’dan, Güney Afrika’dan Çin’den, Hindistan’dan, Rusya’dan gelen olabilir. Doğrusu bunların da bizim bankacılığımıza çok katkı sağlayacağını düşünemem” diye konuştu. ‘Uzakdoğu bankaları öne çıkıyor’ On yıl sonra dünya rekabetindeki gelişmeler doğrultusunda dünya ticaretinde ve bankacılığında öne çıkacak olan ülkelerin istikrarlı politikaları uygulayabilenler olacağını ifade eden Ersin Özince, bankacılıkta Uzakdoğu bankalarının yükseleceğini söyledi. Özince şöyle konuştu: “Uluslararası bankacılık liginde bugüne kadar görmediğimiz Uzakdoğu ülkelerinden bankalar mutlaka bulunacak. Bankacılık çok daha fazla konsolide olacak. Bankaların uluslararası kurallarla yönetilmesi yaygınlaşacak. Türk bankacılığı da bugüne nazaran çok daha şeffaf ve yöresinde etkin bir konumda olacak. Türk sermaye piyasası da aynı paralel de gelişecek. İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması konusu da oldukça önemli bir gelişme katedecek. Türkiye’de bankacılık çok daha büyük gelişmeler gösterecek. Türk bankalcılığı çevreye hakim olacak.” ‘Küçük banka büyük bankayla birleşir’ Türkiye’de beklendiğinin aksine küçük bankaların birbirleriyle ve orta ölçekli bankalar ile birleşmesini tahmin etmediğini söyleyen Özince, küçük bankaların büyüklerle birleşmesini beklediğini söyledi. Özince, düşüncelerini şöyle ifade etti: “Gelişmiş ülkeler bankacılığındaki gelişmeler, bunların bir bölümünün ciddi boyutta aktif azaltmasını gündeme getirecek. Ülkemizdeki yabancı bankaların da sermaye kurallarıyla ilgili değişikliklerden etkilenerek Türkiye gibi ülkelerdeki iştiraklerini azaltmaları veya büyütmekten vazgeçmeleri söz konusu olabilir. şu anda bile söz konusu. Bu banka bazında değişiklik gösterebilir. Bazıları Türkiye şu anda gelişen bir piyasa olduğu için Türkiye’deki iştiraklerine sarılıyorlar, ama buna imkanı olmayanlar bu iştiraklerini elden çıkarmak zorunda kalacaklar. Öte yandan orta boy bankaların birleşecekleri konusunda çok net bir şey söylenemez. Bilakis küçüklerle büyükler arasında birleşmeler olabilir. Ölçek ekonomisi bunu gerektiriyor.” İş Bankası modeli krizde de doğru model olduğunu kanıtladı İş Bankası 10 sonra nasıl bir konumda olacak? Sermayeyle ilgili kurallar giderek bankacılığın serbest sermayeyle yapılmasını ve finansal olmayan iştiraklerin bünyede bulundurulmasını güçleştiriyor. İş Bankası’nda öteden beri söz konusu olan ve önemli ölçüde yol katedilen yapılanma programının tamamlamasını hedefliyoruz. Ama tabii ki bankanın bunu hız kaybetmeden başarabilmesi önemli bir konudur. İş Bankası bunu yaptığında gerek finans gerek finans dışı şirketleri çok büyük değer kazanacaklar. Bu olmazsa bile İş Bankası’nın önümüzdeki dönemdeki başarısına ilişkin bir kaygım yok. Yaşanan dönem göstermiştir ki ister özel olsun ister kamu olsun en önemli konu sermayedar gücü ve kararlılığıdır. Çok sorgulanmasına hatta bazı uluslar arası örgütler tarafından uygun model olarak nitelenmemesine rağmen çalışan sahipliği ve ortaya çıkan kolektif sermaye modeli başarılı olmaktadır. Özellikle kriz dönemi bunu kanıtlıyor. İş Bankası modelinin önümüzdeki 10 yılda örnek alınacağını düşünüyorum. Kamu bankaları için dahi buna benzer yöntemlerin düşünülmesi gerektiğini öngörüyorum. Bu kısa vadeli yatırımcı, spekülatör sahip fikrini de engelliyor. İş Bankası önümüzdeki 10 içinde hiç kuşkum yok yine Türkiye’nin lider mali grubu olacaktır.