Yazdır

Yatırım bankalarının yaşam alanı daralıyor

Tarih: 01 Haziran 2010 - 14:37

Yardım, "Aracı kurumlar ile yatırım bankacılığı arasında çizgi gitgide incelerek muğlaklaşıyor” dedi

Ece CEYHUN / Dünya Yatırım bankacılığı ile aracı kurumlar arasındaki çizginin gittikçe muğlaklaştığını söyleyen Credit Agricole Yatırım Bankası Genel Müdürü ve Ülke Başkanı Dilek Yardım, “Türkiye'de yatırım bankacılığı işlevi kısıtlı olan, rolü ve misyonu ne olduğu belli olmayan, dar bir alana sıkışmış durumda. Bu açmazın yeni düzenlemelerle aşılmaması halinde sermaye piyasalarının büyümesine her hangi bir katkı yapması beklenmemeli” dedi. Türkiye'deki yatırım bankacılığı modelinin Amerikan sisteminden örnek alındığını ama Avrupa'daki sisteme yaklaştırılması gerektiğini anlatan Yardım, “Yatırım bankaları kurumsal bir iş planını oturtma konusunda köşeye sıkıştırılmış durumda. Yatırım bankaları kurumsal mevduat alma konusunda serbest bırakılmaları ve hisse senedi alım-satımı yapabilmeli” diye konuştu. Credit Agricole Yatırım Bankası Genel Müdürü Dilek Yardım ile Türkiye'deki yatırım bankacılığını, piyasaları ve Fransız bankanın isim değişikliğini konuştuk. Yardım, şirket birleşme ve devralma işlemlerinde 2009 yılında ciddi bir yavaşlama yaşandığını ve toplam 6 milyar dolar civarında 110 işlem olurken, 2010 yılının ilk çeyreğinde yüzde 70'i enerji özelleştirmelerinden kaynaklanan toplam 45 işlemden 3 milyar dolar civarında hasılat elde edildiğini anlatarak “2010 yılında 2009 yılının performansının ikiye katlanacağı öngörülebilir. Özelleştirme İdaresinin sonuçlandırdığı 4 elektrik dağıtım ihalesinin hasılat bedeli 1,5 milyar dolar. Bu rakam söz konusu dönemi kapsayan tüm işlemlerin %50'sine tekabül ediyor. Kaba bir tahminle özel sektörün 5 milyar dolarlık bir hacim, özelleştirme yoluyla da 7 milyar dolarlık bir hacim öngörmek mümkün. 2010 yılının ilk çeyreğinde finansal yatırımcılarında aktif olmaya başladıklarını gözlemliyoruz ama hala alıcı ve satıcı arasındaki değer algı farkı, mevcut görüşmeleri devam eden bir çok işlemin sonuçlanmasını uzatıyor” diye konuştu. Özel sektör tahvillerine 1994 yılında getirilen bazı vergiler maliyetlerin artmasına ve şirketlerin bu alanı terk etmesine neden olurken genelin aksine Türkiye'de özel sektör tahvil tarafı kadük kaldı. Fakat geçtiğimiz dönemde kamu ve özel sektör kağıtları üzerindeki vergilerin eşitlenmiş olması özel sektör tahvil ihraçlarının artacağı beklentisini de beraberinde getirirken Yardım, piyasada uygun şartlar oluştuğunu talep tarafında da ilginin artmasıyla önümüzdeki dönemde tahvil piyasasının şirketlere borçlanma tarafında kaynak yaratan, yatırımcılar için likit yeni bir yatırım ürünü sunan cazip bir pazar olmasının beklenebileceğini ifade etti. Amerikan değil Avrupa sistemi bize daha uygun Yardım, bu tip enstrümanların piyasaya ürün çeşitliliğini getireceğini aktararak, yatırım bankaları açısından bakıldığında yapısal bazı düzenlemelere ihtiyaç olduğunu da kaydetti. Yardım, Türkiye'de yatırım bankacılığının işlevi kısıtlı olan, rolü ve misyonu ne olduğu belli olmayan, dar bir alana sıkıştığını ifade ederek “Bu açmazın yeni düzenlemelerle aşılmaması halinde sermaye piyasalarının büyümesine her hangi bir katkı yapması beklenmemeli. Hem büyüklük hem de ürün çeşitliliği açısından çok geri olmamıza rağmen Amerika Birleşik Devletleri gibi sermaye piyasası çok gelişmiş olan bir piyasanın ana prensipleri örnek alınmıştır. Ben şahsen Avrupa sistemi bir yatırım bankacılığı düzenlemesini daha uygun buluyorum” değerlendirmesinde bulundu. Yatırım bankaları kurumsal mevduat işlemi yapabilmeli Yardım, yatırım bankası olmanın uzun vadeli kredi verme misyonu ve belki bir nebzede para piyasasında işlem yapma özelliği dışında hiç bir cazibesi olmadığını ve bazı yatırım bankalarının ticari banka, büyük aracı kurumların ise yatırım bankası olma taleplerinin görüldüğünü hatırlattı. Yardım, düzenleyici otoritenin de doğal olarak bu konuda bankacılık kanunun çizdiği çerçevenin dışına çıkamadığını kaydederek şöyle devam etti: “Bence çözüm öncelikle yatırım bankalarının tasarruf mevduatı sigorta fonu kapsamı dışında kalan kurumsal mevduat alma konusunda serbest bırakılmaları ve kurumsal bankacılık iş kolunda faaliyetlerini genişletmek suretiyle müşteri tabanlarını büyütüp, bu taban üzerinde sermaye piyasası işlemlerini yaygınlaştırarak piyasanın oluşmasına katkı sağlamalı. Diğer tarafta eğer hisse senedi piyasasında alım satım yetkisi alır ve bunun için ayrıca bir aracı kurum kurma zorunluluğu olmazsa kendi iş kolları arasına alacakları sermaye piyasası bölümlerinde daha etkin yatırım bankacılığı yapma imkanı bulacaklardır. Geldiğimiz noktada her bankanın bir aracı kurumu var, aracı kurumun yapacağı işler oradan, bankanın yapacağı işler bankanın yetki belgeleri çerçevesinde yapılmakta. Yatırım bankalarına kalmış herhangi bir niş alan yoktur. Sadece finansal kiralama yetkisi vardır ki, onu da kullanan bir yatırım bankası duymadım.” Hisse senedi piyasalarında alım satım yapma yetkisinin yatırım bankalarında da ticari bankalarda olduğu gibi ayrı şirket kurularak yaptırılmasının yatırım bankalarını kişiliksizleştirdiği kanısında olduğunu aktaran Yardım, “Bu ayrıştırma olmazsa yatırım bankalarının hem operasyonel verimlilik hem de bilgi birikimini daha iyi kullanarak misyonu ve yönü daha net bir gelişim gösterebileceklerine inanıyorum. Aracı kurumlar ile yatırım bankacılığı arasında çizgi gitgide incelerek muğlaklaşıyor” ifadelerini kullandı. Yeni marka: Credit Agricole Credit Agricole CIB markası bütün dünyada Calyon markasının yerini aldı. Dilek Yardım, Şubat 2010'da da Türkiye'deki şirket ünvanlarını değiştirdiklerini kaydederek “2004 yılında yaşanan birleşme sonunda Credit Agricole'un CA logosu ile Credit Lyonnais'in Lyon kısaltmasını kullanılarak yaratılan Calyon markasını bırakma fikrinin ardında hedeflenen bir çok sinerji var. Bunlar içinde en öne çıkan hususlar küresel bir marka kullanmanın reklam avantajından faydalanmak ve güçlü sermaye yapısına, marka bilinilirliğine sahip ana ortağın gücünden her alanda istifade etmek. Grup bunu yaparken hem marka değişiminin, hem de şirketin bundan sonraki vizyonunun iletişimi aynı anda yaparak iki konunun altını çizdi; birincisi 'sağduyuya dönüş' yani yaptığımız işin (bankacılığın) özüne dönüş teması, ikincisi de dünyada hızla artan çevre bilincinin kurum için önemini anlatan 'yeşil bankacılık' teması. Kullanılan reklamlarda verilen mesaj biz işimizi yaparken çevreyi koruruz, finanse ederken çevreye önem veren projeleri destekleriz yani doğayı koruyan bir bankacılık yaparız mesajıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/yatirim-bankalarinin-yasam-alani-daraliyor/277363