Yazdır

Türk bankaları güçlü yapısını korudu

Tarih: 26 Mayıs 2010 - 10:54

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 10. Finansal İstikrar Raporu'nu yayınladı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 10. Finansal İstikrar Raporu'nu yayınladı. Rapora ilişkin önemli detaylar: "Uluslararası finansal piyasalarda oluşan iyimser havanın, çeşitli AB ülkelerinin borç sürdürebilirlikleriyle ilgili kaygılarla bozulduğu görülmektedir. Son dönemlerde, Avrupa ülkelerindeki kamu borç sorunu nedeniyle euronun değer kaybına uğraması ve söz konusu ülkelerdeki toparlanmanın yavaş gerçekleşmesinin önümüzdeki dönemde dış talebin büyümeye katkısını sınırlaması beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde, Avrupa'da yaşanan mali sorunların kontrol altına alınamamasının küresel finansal istikrar açısından en önemli risk olacağı değerlendirilmektedir. Bu riskin gerçekleşmesi durumunda dünya ekonomilerinin durgunluk sürecinden beklenenden yavaş çıkma ihtimali bulunmaktadır. 2008 yılının son çeyreğinde ve 2009 yılının ilk çeyreğinde sert bir şekilde daralan iktisadi faaliyet, dengeleyici para ve maliye politikalarının etkisiyle 2009 yılının ikinci çeyreğinden itibaren toparlanma sürecine girmiştir. Sanayi üretim endeksi ve kapasite kullanım oranı gelişmeleri 2010 yılının ilk çeyreğinde çift haneli bir büyümeye ulaşılacağının işaretini verse de iktisadi faaliyetin yılın üçüncü çeyreğine kadar kriz öncesi düzeylerinin altında seyredeceği tahmin edilmektedir. Ocak ayında yürürlüğe giren ve akaryakıt ürünleri ile alkollü içecekler ve tütün ürünlerini kapsayan vergi düzenlemelerinin oluşturduğu fiyat artışları, işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen yüksek oranlı artışlar ve geçen yıl yapılan vergi indirimlerinin oluşturduğu düşük baz nedeniyle 2010 yılının ilk aylarında artan enflasyonun, geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla kademeli bir düşüş sürecine gireceği ve 2011 yılının ilk aylarında hedeflerle uyumlu seviyelere gerileyeceği tahmin edilmektedir. Cari açık, krizin etkilerinin azalması ile birlikte iç talepte görülen canlanmanın getirdiği ithalat artışı nedeniyle 2009 yılının son çeyreğinden itibaren tekrar genişlemeye başlamıştır. Cari açığın önümüzdeki dönemdeki gelişiminde Avrupa ekonomilerindeki toparlanma ile yakından ilişkili olan ihracat performansımız ve ithalatımız içindeki ağırlığı nedeniyle enerji fiyatlarının seyri belirleyici olacaktır. 2010 yılında ekonomide gözlenen canlanmaya paralel olarak artan vergi gelirleri bütçe dengesinin iyileşmesine katkıda bulunmuştur. Mali Kural Kanun Tasarısı Taslağı'nın yasalaşmasıyla mali disiplinin sürdürülmesine yönelik önemli bir adım atılmış olacaktır. Maliye politikalarının şeffaflaşmasının ekonomik istikrar ve büyümeye olumlu katkı yapması beklenmektedir. 2010 yılı merkezi bütçe gerçekleşmeleri kamu maliyesi performansında iyileşmeye işaret etmekteyse de bu iyileşmenin kalıcı olmasını sağlamak açısından mali kuralın ve Orta Vadeli Program'da öngörülen tedbirlerin hayat geçirilmesi büyük önem arz etmektedir. 2008 yılının üçüncü çeyreğinden sonra yavaşlayan hanehalkının kredi kullanımı 2009 yılının ilk çeyreğinden sonra tekrar artmaya başlamıştır. Bununla birlikte, hanehalkı borçluluğunun birçok ülkeye göre düşük seviyede olduğu, faiz ile kur riskinin sınırlı olduğu görülmektedir. Faize tabi kredi kartı bakiyelerinin yatay seyrettiği ancak, son dönemlerde hanehalkının kredili mevduat hesabı kullanımının arttığı ve buna bağlı olarak bu hesapların kredilendirilen tutarının da yükseldiği gözlenmektedir. Bu tür hesapların faiz oranlarının tüketici kredisi faizlerinden oldukça yüksek olduğu dikkate alındığında, bireylerin kısa süreli nakit ihtiyaçları dışında, yüksek faizli kredili mevduat hesaplarını kullanmamaya özen göstermeleri gerektiği hatırlatılmalıdır. İktisadi faaliyetteki toparlanma eğilimine paralel olarak firmaların satış gelirlerinde 2009 yılının son çeyreğinden itibaren gözlenen toparlanma eğiliminin 2010 yılında devam etmesi beklenmektedir. Bununla birlikte, firmaların pasif yapısının dolarizasyonu ve taşıdıkları yüksek yabancı para açık pozisyonu nedeniyle borç yükünün ve karlılık performansının döviz kuru hareketlerine karşı duyarlılığı sürmektedir. 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren bankacılık sektörünün firmalardan kaynaklanan sorunlu kredi oranının düşüş eğilimine girmesi reel sektörün borç ödeme gücündeki toparlanmaya işaret etmektedir. Türk bankacılık sektörü 2001 krizinden sonra kararlılıkla uygulanan reformlar sayesinde, güçlü yapısını korumaktadır. Küresel kriz döneminde de Türk bankacılık sektörü güçlü sermaye yapısını sürdürmüş ve herhangi bir devlet desteğine ihtiyaç duymamıştır. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında bankacılık sektörünün hem sermaye yeterlilik rasyosunun yüksek hem de sermayesinin daha kaliteli olduğu görülmektedir. Sektörün özkaynakları birçok ülkeden farklı olarak zarar karşılama kapasitesi daha yüksek olan ödenmiş sermaye ile kar yedeklerinden oluşmaktadır. Yapılan senaryo analizleri, bankacılık sektörünün sermaye yapısının çeşitli şoklar sonucunda oluşabilecek zararları karşılayabilecek düzeyde olduğunu göstermektedir. Bankacılık sektörü kredi hacminin artış hızında görülen ivmelenmenin ve aktif kalitesindeki iyileşmenin önümüzdeki dönemde de devam etmesi beklenmektedir. Türk bankacılık sektörünün en önemli kaynağının mevduat olması ve kredilerin tamamının mevduatla fonlanabilmesi sektörün diğer bir çok ülkenin aksine bankalararası fonların oynaklığına olan duyarlılığını kısıtlamakta ve yeniden fonlamaya dayalı likidite riskini azaltmaktadır. 2010 yılının ilk çeyreğinde görüldüğü üzere, aktif kalitesindeki iyileşmenin sektörün karlılık performansını olumlu etkilemeye devam etmesi beklenmektedir."
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/turk-bankalari-guclu-yapisini-korudu/276892