Yazdır

Dış borcu indireceğiz derken...

Tarih: 25 Mayıs 2010 - 08:38

Yurtiçinden döviz kredisi kullanımlarının arttığı, yurtdışı şubelerden kullanımların ise azaldığı biliniyor

Geçen yıl ortasında 32 sayılı kararda yapılan düzenleme sonrası yurtiçinden döviz kredisi kullanımlarının arttığı, yurtdışı şubelerden kullanımların ise azaldığı biliniyor. Bunun bir çarpıklığı düzelttiğini görüyorum ancak başka bir çarpıklık yarattığı konusunda endişelerim var. Ne demek istediğimi anlatmaya çalışayım. Önceki yazımda da değindiğim gibi, ABD ve Euro Bölgesi'nde 2009 yılı ilk çeyreğinden itibaren kredi kullandırım şartlarının gevşetildiği ve normal sayılabilecek düzeylere geldiği bilinirken, Türkiye'de özel sektörün uzun vadeli borç çevirme oranlarının düşük seyretmesi şaşırtıcı görünüyordu. Ancak, elimizde bu durumu açıklamaya yardımcı olacak bir önemli karar da vardı. 10 milyar dolarlık artış Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar'ın dövizli ve dövize endeksli kredilerin kullanılmasına ilişkin hükümlerinde değişikliklerle, 16 Haziran 2009 tarihinden itibaren yurtiçinde bankaların döviz kredisi kullandırması kolaylaştırılmıştı. Bu düzenleme sonrasında, şirketlerin yurtdışı bankalardan kullandığı kredilerin azaldığı ve bunun yerine yurtiçi bankalardan alınan döviz kredilerinin arttığı izlenmişti. Merkez Bankası'nın raporlarında, özel sektörün uzun vadeli borç çevirme oranlarında bu durumu dikkate alarak yapılan düzeltmeler sonrasında, bu oranın aslında yüzde 100'ün üzerinde seyrettiği ortaya konuluyordu. Zira, bu düzenleme öncesi döviz kredi kullandırımındaki kısıtlar ve vergi-maliyet yükleri, bankaları yurtdışı şubeleri üzerinden yurtiçine kredi kullandırımına yöneltiyordu. Bu ise suni olarak özel sektörün dış borç stokunu yükseltiyordu. Bu şekilde yaklaşık 40 milyar dolar kredi kullandırılırken, bu büyüklüğün mart sonunda 34.2 milyar dolara gerilediği izleniyordu. Buna karşılık, yurtiçinden kullandırılan döviz kredileri ise aynı dönemde 25 milyar dolardan 35 milyar dolara çıkmış durumdadır. Büyümeyi fazla gösteriyor Yukarıda bu yer değişiminin olumlu bir etkisinden bahsettik ancak bir diğer etki de yurtiçi kredi hacminde kendini gösteriyor olabilir. Kredi büyümesine ilişkin analizlerde, yurtdışı şubeler dahil edilmeden kredi artış oranları takip edildiğinden yurtiçine kayan döviz kredisi kullandırımı toplam kredilerdeki büyümeyi olduğundan daha fazla gösteriyor olabilir. Belki de yıllık artış hızı yüzde 20'leri geçen ve haftalık artış hızı olan yüzde 0,7'nin yansıttığı yüzde 40'lar düzeyindeki artış eğilimine rağmen, Merkez Bankası'nın ‘Enflasyon Raporu'nda, "Mevcut durumda kredi piyasalarındaki toparlanma hızının, enflasyonist baskı veya finansal istikrar için risk oluşturabilecek düzeyin altında olduğu düşünülmektedir" demesi ve bu nedenle kriz sürecinde kredi piyasalarına yönelik alınan tedbirlerin (üç aylık repo ihaleleri ve Türk Lirası zorunlu karşılık oranlarında indirim) kaldırılmasında acele edilmeyecektir mesajı vermesi bu değerlendirmeden kaynaklanıyordur. Finansman kalitesi düştü Sonuç olarak, son iki yazımda değindiklerimi toparlayacak olursam, Türkiye ekonomisinde güçlenen büyüme eğiliminin cari açığın yeniden genişlemeye başlaması olarak kendini göstereceğini, her ne kadar oluşacak finansman ihtiyacının temininde bir sıkıntı öngörmesem de son dönemde finansman yapısında gözlenen kalite düşüşünün (kısa vadeli sermaye hareketlerinin ağırlığı artıyor) dikkatle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. En önemli finansman kalemi olan uzun vadeli kredilerde durumun göründüğü kadar kötü olmadığını gösteren faktörler olsa da burada belirgin bir hızlanma olmadan sabit sermaye yatırımlarının ve büyüme eğiliminin güçlenmesi sınırlı kalacaktır.HALUK BÜRÜNCEKÇİ-REFERANS
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/dis-borcu-indirecegiz-derken/276768