Kredi garanti kurumlarının vereceği desteklerden yararlanacakların, kredi kullandırım sırasında vergi dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu'na vadesi geçmiş borcunun olmaması veya borcun yeniden yapılandırılmış ve yapılandırmanın bozulmamış olması gerekecek. Kredi garanti kurumlarının, yararlanıcılara, destekten yararlanacak. kredilere ilişkin koşullara, sağlanacak kefaletlere, başvuruların değerlendirilmesi ve kabulüne ilişkin hususlar ile istenilecek belgelere, temerrüt, tazmin, kanuni takip, tahsilat ve diğer hususlara ilişkin prensip ve uygulamaları temel bankacılık uygulamaları ile uyumlu olmak ve Müsteşarlığın onayını almak kaydıyla belirlemeye yetkili olacak. Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanacak Hazine Desteğine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Kredi tanımında değişikliğe gidildi. Mevcut düzenlemede “kredi verenlerin bireysel krediler hariç ilk defa veya ilave olarak kullandıracakları ya da yenileyecekleri nakdi ve gayrinakdi krediler” olarak sınırları çizilen kredi tanımına, “yenileyecekleri” ibaresinden sonra gelmek üzere veya “yeniden yapılandıracakları” ibaresi eklendi. Bakanlar Kurulu Kararı'yla, Hazine desteğinin kullandırılmasına ilişkin usul ve esaslarda değişikliğe gidildi. Buna göre Kurum, (Müsteşarlık ile protokol imzalaması kaydıyla Kredi Garanti Fonu A.Ş. ile küçük ve orta büyüklükteki işletmelere sağlanan kredilere kefalet veren diğer kredi garanti kurumlarını kapsıyor) yararlanıcılara, destekten yararlanacak kredilere ilişkin koşullara, sağlanacak kefaletlere, başvuruların değerlendirilmesi ve kabulüne ilişkin hususlar ile istenilecek belgelere, temerrüt, tazmin, kanuni takip, tahsilat ve diğer hususlara ilişkin prensip ve uygulamaları temel bankacılık uygulamaları ile uyumlu olmak ve Müsteşarlığın onayını almak kaydıyla belirlemeye yetkili olacak. YARARLANICININ İFLAS VE KONKORDATO SÜRECİNDE OLMAMASI GEREKECEK Hazine Müsteşarlığı'nın sağlayacağı destekte yararlanıcı ile yararlanıcının denetim ve yönetiminde yer alan gerçek ya da tüzel kişiler ve yararlanıcının ortak olduğu şirketlerin, krediye başvuru sırasında iflas, fesih, iflas erteleme ve konkordato sürecinde olmaması gerekecek. Bu bendin uygulanmasında kredi verenin kayıtlarından, aksine bir hususun tespit edilmediği durumlarda yararlanıcıdan alınacak yazılı beyanı içeren belge geçerli olacak. Söz konusu belgenin sahte veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri uygulanacak. Karar öncesi mevcut uygulamada yararlanıcının, krediye başvuru sırasında iflas, fesih, iflas erteleme ve konkordato sürecinde olmaması şartı aranıyordu. Yararlanıcının, kredi kullandırım sırasında vergi dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu'na vadesi geçmiş borcunun olmaması veya borcun yeniden yapılandırılmış ve yapılandırmanın bozulmamış olması gerekecek. Eski düzenlemede yararlanıcının 30 Haziran 2008 tarihi itibarıyla vergi dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumuna vadesi geçmiş borcunun olmaması isteniyordu. KREDİLERİN DONUK ALACAK NİTELİĞİNDE OLMAMASI Yararlanıcının 30 Haziran 2008 tarihinden sonra kurulmuş olması halinde, başvuru tarihine göre Merkez Bankası (MB) tarafından gönderilmiş son memzuç kayıtlarında “Bankalarca Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” uyarınca kredilerinin donuk alacak niteliğinde üçüncü, dördüncü ve beşinci grupta izlenen kredilerden biri olmaması; 30 Haziran 2008 tarihinden önce kurulmuş olan yararlanıcının başvuru tarihine göre TCMB memzuç kayıtlarında donuk alacak niteliğinde kredisi olsa dahi, 30 Haziran 2008 tarihli Merkez Bankası memzuç kayıtlarında donuk alacak nitelikli kredisinin olmaması istenecek. Eski uygulamada yararlanıcının 30 Haziran 2008 tarihinden sonra faaliyete geçmiş olması halinde, faaliyete geçiş tarihinden kredi başvuru tarihine kadar geçen sürede MB'nin memzuç kayıtlarında donuk alacak niteliğinde kredisinin olmamasının yanısıra, finansal kiralama borçları ile sınırlı olmak üzere toplam nakit borçlarının yüzde 5’ini aşan tutarlarda donu alacak niteliğinde kredisinin bulunmaması gerekiyordu.