Euronun Yunanistan kabusu bitmek bilmiyor
Tarih: 03 Nisan 2010 - 08:04
Yunanistan merkezli borç sorununun, Avrupa Bölgesi ekonomisinde yarattığı gerilim tırmanarak sürüyor.
Geçen hafta AB liderler zirvesinin ana gündemi buydu ve zirveden, sorunun derinleşmesi halinde Euro Bölgesi ile IMFden koordineli kredi alınabileceği mesajı çıktı. Asıl sorun ise 300 milyar Euroyu aşan borcu olmasına karşın, 350 milyar dolar büyüklüğe sahip Yunanistan ekonomisinden sonra krizin 1.5 trilyon dolarlık İspanya ve 2 trilyon dolarlık İtalyayı da tehdit ediyor olmasıâ¦
Murat Öğütcan / Ekonomist
300 milyar Euroyu aşan borcu ve yüzde 12.7yi bulan bütçe açığı ile Yunanistan, Avrupanın bir numaralı gündem maddesi olmayı sürdürüyor. Yunanistanın borç sorununun İspanya, İrlanda ve İtalyayı da kapsayacak şekilde Avrupa kıtasına yayılabileceği endişeleri Euroya yönelik uluslararası piyasalardaki baskıyı daha da artıracak gibi.
Yunanistanın Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYİH) 2009 yılı tahmini verilerine göre 338 milyar dolar düzeyinde bulunurken, İspanyanın GSYİHsının 1 trilyon 466 milyar dolar, İtalyanın GSYİHsının ise 2 trilyon dolar seviyesinde olduğu biliniyor. Dolayısı ile Yunanistanın borç sorununun İspanya ve İtalyayı da içine alacak şekilde genişlemesi halinde bu durumdan bölge ekonomilerinin etkilenmesi kaçınılmaz gözüküyor. Avrupanın bütçe açığı ve borç sorunlarının kontrol edilememesi durumunda Euronun geleceğinin tehdit altında olduğu dahi konuşuluyor.
Zirveden koruma çıktı
Bu koşullar altında 25-26 Mart tarihlerinde Brükselde yapılan Avrupa Birliği liderler zirvesinde Yunanistana yapılacak yardım konusunda genel çerçeve belli oldu. Anlaşmaya göre, Euro Bölgesi ülkeleri Yunanistan için ortak bir güvenlik ağı oluşturacak. Yunanistan, sorunlarının daha da derinleşmesi halinde Euro Bölgesi ve IMFden koordineli olarak kredi alabilecek. ABDli yatırım bankası Goldman Sachs ise IMFnin Yunanistana 20 milyar dolar acil kredi desteği sağlayabileceğini belirtiyor.
Uluslar arası piyasalar hafta içinde Yunanistanın borç problemine odaklanmışken, kredi derecelendirme kuruluşu Fitchin Portekizin kredi notunu bütçe performansını gerekçe göstererek düşürmesi Euro üzerindeki kara bulutları artırdı. Zaten baskı altında bulunan Euronun uluslar arası piyasalardaki değer kaybı daha da hızlandı. Euro-dolar paritesi 2009 yılını 1.4320den kapatırken, o tarihten sonra Euro aleyhine seyrini sürdürerek hafta içinde 1.33e kadar geriledi.
Yananistanın acil borcu
Avrupa kıtasında yaşanan borç probleminin merkezinde bulunan AB ülkesi Yunanistanın mart ve nisan ayında yaklaşık 20 milyar Euroluk borç geri ödemesi bulunuyor. Borç geri ödeme tarihleri yaklaştıkça da Euro üzerinde baskı artıyor.
Öte yandan, yılın geneline bakıldığında ise Yunanistanın borçlarını geri ödeyebiliyor. Fakat Yunanistan, Avrupa Birliğinin en büyük ekonomisi olan Almanyanın ödediği faize göre iki kat yüksek oran olan yüzde 6 ile borçlanabiliyor. Almanya bu durumda Yunanistana Avrupa kaynaklı bir yardımın ancak ülkenin borçlarını geri ödeyemeyecek hale geldiği takdirde yapılabileceğini düşünüyor.
Almanya, ayrıca bugünlerde Avrupanın Yunanistan benzeri bir borç problemi ile karşılaşılmaması için mali kuralların sıkılaştırılması gerektiğini düşünüyor. Peki Euro Bölgesine odaklandığımızda bu ülkelerin makroekonomik performansları nasıl değerlendirilmeli? Euro bölgesi ekonomileri için şartların ne kadar ciddi olduğu söylenebilir? Aşağıda bu soruların yanıtlarını bulmaya çalıştık.
Almanya toparlanıyor
Yunanistan borç probleminin yayılabileceği endişelerine karşın 3 trilyon 235 milyar dolarlık ekonomik hacmiyle Avrupa kıtasının bir numaralı ekonomisi olan Almanyada işler kademeli de olsa düzelmeye başlıyor. Alman Merkez Bankasının (Bundesbank) son raporuna göre küresel krizin etkisiyle geçen yıl yüzde 5e yakın daralan Almanyanın bu yıl yüzde 1.6 büyümesi bekleniyor. Almanyanın ekonomik performansının gelecek yıl yavaşlayacağı ve büyümenin yüzde 1.2 olarak gerçekleşeceği tahmini yapılıyor. Almanyanın eski Başbakanı Gerhard Schröder döneminde kritik önlemler aldığı ve istihdam piyasasını reforme ettiği biliniyor.
The Economist dergisinin verdiği habere göre, Almanyanın 2000 ile 2008 yılları arasında birim işgücü maliyeti yıllık bazda yüzde 1.4 gerilerken, aynı dönemde ABDde ki düşüş yüzde 0.7 olarak gerçekleşti. Yine aynı dönem içinde Fransa ve İngilterede ise işgücü maliyetleri sırası ile yüzde 0.8 ve 0.7 artış gösterdi. Bu veriler, Alman ekonomisinin işgücü maliyetlerindeki gerilemeye işaret ederken, ülkenin uluslar arası ölçekte rekabet gücünün arttığını gösteriyor.
Bu gelişmeler ortak para birimi Euro olan bölgenin lider ülkesinin geçmiş yıllara nazaran daha sağlam bir yapıya kavuştuğunu gösteriyor.
Sarkozy zor durumda
Euro Bölgesinin ikinci büyük ekonomisi olan 2 trilyon 635 milyar dolarlık Fransada da küresel krizin etkileri azalmaya başlıyor. OECDnin projeksiyonuna göre Fransanın içinde bulunduğumuz yıl yüzde 1.4, gelecek yıl ise yüzde 1.7 büyümesi bekleniyor. Büyümenin kaynağının yatırım ve ihracat kalemlerinden geleceği düşünülüyor.
Öte yandan Fransanın tekrar büyüme patikasına dönmesi, tıpkı Almanyada olduğu gibi işsizlik oranlarında bir gerilemeye sebep olması beklenmiyor. Büyüme rakamlarının ancak 2011 yılının başından itibaren işsizlik verileri üzerinde olumlu etki yaratabileceği tahmini yapılıyor.
Fransada ekonomik toparlanmanın istihdam piyasasına yansımaması Başkan Nicolas Sarkozynin popülaritesini olumsuz yönde etkiliyor. İşsizliği yüzde 5e indireceği sözünü veren Sarkozy, Fransada küresel krizin de etkisiyle yüzde 10u bulan işsizliğin önüne geçemedi.
ABD hızlı yol alıyor
Euronun dolar karşısındaki değer kaybı incelendiğinde ABD ekonomisine de dikkatle bakmak gerekiyor. Dünya ekonomik krizinin merkez üssü olmasına karşın ABDnin Avrupaya nazaran daha hızlı büyüyeceği tahmin ediliyor.
Uluslararası Para Fonunun (IMF) tahminine göre ABD, 2010da yüzde 2.7, 2011de ise yüzde 2.4 büyüyecek. Euro Bölgesinin ise aynı dönemde yüzde 1 ve 1.6 büyüyeceği düşünülüyor.
Bir ülkenin ekonomisi daha güçlüyse o ekonominin para biriminin güçlenmesi normal karşılanır. Dolayısı ise euronun dolara karşı zayıf seyrinin bir diğer nedeni de Euro Bölgesinin, ABD ekonominse göre daha zayıf performans beklentilerinden de kaynaklanıyor.
Tüketici harcamaları
ABDnin ekonomik toparlanmasında genişlemeci para ve maliye politikalarının etkisiyle tüketici harcamalarındaki artışta etkili oluyor. ABDnin GSYİHsının yüzde 70inin tüketici harcamalarından oluşması sebebiyle bu kanaldan gelen toparlama işaretleri ekonomik faaliyetleri hızlandırıyor.
Fakat ABDde tüketici harcamaları halen resesyon öncesine göre hala zayıf seyrediyor. ABD ekonomisinin büyüme beklentilerinin yüksek olmasına karşın, ülke de Avrupadan daha fazla bütçe açığı bulunuyor. The Economist dergisi tahminine göre Euro Bölgesindeki bütçe açığının Gayri Safi Yurt İç Hasılasına oranının 2010 yılında yüzde 7.2 olması beklenirken, ABDde bu oranının yüzde 10.5 olması bekleniyor.
ABDde bütçe açığı 1.4 trilyon dolar düzeyinde bulunuyor. Bu bilgilerin ışığında Yunanistanın kamu borcu ve bütçe açığı sorunlarına karşın ABD ile Euro Bölgesi arasında bütçe açığı arasında aslında ABD lehine bir durum yok. Hatta Euro Bölgesinin bütçe açığı daha sınırlı ölçüde gözüküyor. Fakat Yunanistanın borçlarını geri ödeme kabiliyetini yitirebilir endişelerine paralel olarak problemin Avrupaya yayılır endişeleri Euronun değer yitirmesine neden oluyor. ABD ekonomisinin Avrupaya göre daha hızlı büyüyecek olması da Euronun dolar karşısındaki değer kaybının bir diğer nedenini oluşturuyor.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/euronun-yunanistan-kabusu-bitmek-bilmiyor/272372