Merkez faiz artışına ne kadar direnecek?
Tarih: 03 Nisan 2010 - 08:15
Enflasyondaki yükseliş seyri ve Merkez Bankasının son açıklamasında farklı bir tonlama yapması, piyasalarda Acaba erken faiz artırımı gelir mi sorusunu gündeme getirdi.
Yine de beklentiler halen en erken haziran ayını gösteriyor. Merkez Bankasının faiz silahını kullanmaya direnerek, önce likiditeyi kısma ve munzam karşılık oranlarını artırma gibi diğer enstrümanları kullanacağı tahmin ediliyor.
Ekonomist Dergisi
Enflasyondaki yukarı yönlü seyir ve Merkez Bankasının (TCMB) şahin tavır olarak da yorumlanan son açıklaması akıllara erken faiz artırımı seçeneğini düşürdü. Mart ayında Merkez Bankasının enflasyonda tek hane beklentisinin gerçekleşmemesi ihtimali ortadayken, nisan ya da mayıs ayında bir faiz artırımının gelip gelmeyeceği konuşulmaya başlandı. Ancak piyasa uzmanları ve ekonomistler, Merkez Bankasının faiz silahını kullanmak için hiç acele etmeyeceğini düşünüyor. Son faiz kararı açıklamasında şahin tavırdan bahsedilse de, genel görüş, Merkez Bankasının bu açıklamayla her şey kontrol altında mesajı vermek istediği ve etkili olduğu yönünde. Yani Merkez Bankasından en azından hazirana kadar bir faiz artırımı kararı gelmesi, şu an için uzak ihtimal olarak görülüyor.
Yine de enflasyondaki son iki ayda beklentileri aşan yükselişin ardından faiz cephesinde neler olacağına, tahvil/bono faizlerinde de yeniden çift haneye yükseliş olup olmayacağına dair soruların artmasının da önüne geçilemiyor.
Tek mi, çift mi?
Şu anda hem beklentiler hem de gerçekleşmeler Merkez Bankasının yüzde 6.5 olan yıl sonu enflasyon hedefinden uzakta. Merkez Bankası, son açıklamasında mart ayında enflasyonun tek haneye inmesinin beklediğini kaydederken, 2011in ilk aylarında enflasyonun hedeflerle uyumlu seviyelere gerileyeceği öngörüsünü tekrarladı.
Merkez Bankası enflasyonun mart ayında tekrar tek haneye inmesini beklerken, işlenmemiş gıda fiyatlarında bir düzeltme olmasını ve çekirdek enflasyon göstergelerinin de geçmiş yıl ortalamalarına yakın seyretmesini öngörüyor. Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Birim Müdürü Ali İhsan Gelberi, Mart ayında enflasyonun işlenmemiş gıdada söz konusu düzeltmenin olmamasından mı, yoksa çekirdek enflasyon göstergelerinden mi kaynaklandığı önemli olacak diyor. Eğer birinci varsayım gerçekleşmezse, TCMBnin para politikası duruşunda önemli bir değişim olmayacağını belirten Gelberi, İkinci varsayımdan bir sapma olursa, banka faiz artırımı yapmasa da açıklamada kullandığı tonu biraz daha sertleştirecektir diyor.
Şahin görünümlü güvercin
Merkez Bankasının son açıklamasının farkı, daha erken bir parasal sıkılaştırmaya gitmekte tereddüt etmeyeceğinin ön plana çıkarılması oldu.
HSBC stratejisti Fatih Keresteci, bu değişikliğin Merkez Bankasının söyleminde daha şahin bir üslup kullandığı anlamına gelse de, politika duruşunda herhangi bir değişiklik olduğu şeklinde yorumlanması gerektiği görüşünde. Uzmanlar arasında son dönemde artan eleştirilere cevaben, Bankanın enflasyon beklentilerindeki bozulmayı yakından izlediği mesajı verdiğini belirten Keresteci, TCMB, söyleminde biraz şahin duruşu sergilese de politika uygulaması anlamında güvercin tavrından pek de taviz vermişe benzemiyor. Bu nedenle TCMBnin mevcut duruşuna şahin görünümlü güvercin demek daha doğru olabilir diyor.
Yerli ve yabancı aracı kurumların şubat ayı enflasyon rakamları sonrası yayınladıkları notlarda, Merkez Bankasının yıl sonuna kadar yapması beklenen faiz artırım oranlarına ilişkin beklentilerin daha netleştiği görüldü. Genel olarak bakıldığında, beklentiler Merkez Bankasının yılın ikinci yarısından başlayarak yıl sonuna kadar toplam 150 baz puanlık bir faiz artırımı yapacağı üzerinde yoğunlaşıyor. En yüksek tahminler, Merkez Bankasının 2010 sonuna kadar 250 baz puanlık artırım yapacağı şeklinde.
Önce diğer enstrümanlar
ING Başekonomisti Sengül Dağdeviren, Merkez Bankasının açıklamasını Enflasyonda kalıcı bir yükselişe izin vermeyeceğini göstermesi açısından güven sağlayıcı bir yorum olarak nitelendiriyor. Önümüzdeki dönemde özellikle gıda ve beklentiler kanalıyla çekirdek enflasyonda beklenilenden daha hızlı bir artış görürsek, TCMBnin haziran ya da temmuz gibi daha erken faiz artırımına başlaması söz konusu olabilir diyen Dağdeviren, şöyle devam ediyor:
Ancak bu durumda da artışlar daha kademeli yani daha yavaş olacaktır. Yıl sonu politika faiz beklentimiz yüzde 8. Faiz artırımlarına erken başlanması halinde dahi bu seviyenin aşılması olasılığının hala düşük olduğunu düşünüyoruz.
Merkez Bankasının olası bir faiz artırımı için acele etmeyeceği görüşleriyle birlikte, Bankanın herhangi bir faiz artırımına gitmeden önce diğer enstrümanları kullanması güçlü bir olasılık olarak görülüyor. Dağdeviren, Merkez Bankasının faiz artırımı yapmadan önce mevduat munzam oranlarını yeniden yükseltmesi ve repo ihale vadesini kısaltması söz konusu olabilir diyor. Nomuradan stratejist Olgay Büyükkayalı da, Merkez Bankasının ikinci çeyrekte likiditeyi kısmasını ve munzam karşılık oranlarını arttırmasını beklediklerini ifade ediyor.
Bonoda çift haneye doğru
Bu hafta cuma günü açıklanacak mart ayı enflasyon rakamları öncesinde, tahvil/bono piyasasında da bir hareketlilik görülmesi mümkün. Ancak bu hareketliliğin yönünü tahmin etmek zor çünkü bir süredir tahvil/bono piyasasında faizlerin hem aşağı hem yukarı yönde tepkileri belli bir nedene kolay bağlanamıyor. İki hafta önce yüzde 10a doğru hareketlenmenin tekrar başlayacağı tahminleri yapılan bono bileşik faizi, geçen hafta yüzde 9un altına geriledi.
Yurt dışındaki gelişmelerin yanında, siyasi gelişmelere bağlı yükselen tansiyon ve enflasyon dışı dinamikler, piyasa faizleri üzerinde yukarı yönlü baskı oluştursa da, etkisi sınırlı kalıyor. Bu nedenle tahvil/bono piyasasında faizlerin önümüzdeki dönemdeki seyri açısından Merkez Bankasının faiz artırımına ne zaman başlayacağının daha büyük öneme sahip olduğu söyleniyor.
TSKB Hazine Müdürü Aslı Hancı, Merkez Bankasının politika faizlerini mevcut seviyede koruması durumunda kısa vadede çift hane faiz senaryosu çok mümkün gözükmüyor derken, Merkez Bankasının likidite koşullarında sıkılaştırmasının faiz üzerinde baskı yaratacak en önemli unsurlardan birisi olacağını ifade ediyor. Hancıya göre, kredi piyasasında canlanma ve finansal kurumların kaynaklarını reel sektöre yönlendirmeleri durumunda tahvil/bono faizlerinin yukarı yönlü hareketi mümkün olabilir.
Ciddi düşüşler olabilir
Keresteci, yakın gelecekte ikincil piyasa faizlerinde bir yükseliş baskısı olmasını beklemediğini belirtirken, yükseliş için sonbahar aylarına işaret ediyor. Enflasyonda hedeflere yaklaşmanın sonbahar aylarında zorlaşacağına ve TCMBnin politika tepkisi göstermek durumunda kalabileceğine dikkat çeken Keresteci, sonbahardan itibaren TCMB faiz artırınca çift hanenin mümkün olabileceğini söylüyor.
Tahvil/bono piyasasında yüzde 7 olan yabancı oranının son yılların en düşük oranı olduğunu vurgulayan Olgay Büyükkayalı ise, yabancıların satışlarda etkisi olmayacağını ama enflasyondaki düşüşü görüp alım yaptıklarında faizdeki düşüşü hızlandırmalarını beklediklerini aktarıyor. Tahvil piyasasında aşırı bir risk primi fiyatlandığını görüyoruz diyen Büyükkayalı, şöyle konuşuyor:
Getiri eğrisi ,bir yıllık tahvili bir sene sonrasında yüzde 10.70te fiyatlıyor. Şu anda bir yıllık tahvillerin yüzde 7.5ten işlem gördüğü düşünülürse, 300 baz puandan fazla bir artış zaten fiyatlandırılmış bu durumda. Bu fiyatlamadan dolayı çok kötü bir sürpriz olmazsa, tahvil faizlerinde, bütçedeki ve itfa programındaki düzelmeye paralel ciddi düşüşler görmeyi bekliyoruz.
Faiz artırımı ötelenmek isteniyor
Ali İhsan Gelberi/Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Birim Müdürü
Merkez Bankasının son toplantı notundan, halen ekonomik göstergelerdeki gidişatın faiz artırımı gerektirmediğini düşündüğünü ve olağandışı bir durumla karşılaşılmadığı müddetçe, faiz artırımının ötelenmek istendiğini görüyoruz. Bu nedenle de faiz artırımının yılın ikinci yarısında muhtemel olduğunu düşünüyoruz.
Yurt içi ve yurt dışı talep göstergelerinde öngörülenden hızlı bir toparlanma başladığına dair çeşitli verilerle birlikte ekonomide kaynak kullanımının arttığını gösteren veriler, Merkez Bankasının para politikası duruşunu değiştirmesine neden olabilir. Söz konusu veriler, ihracat, sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı, yurtiçi kredi gelişmeleri ve işsizlik oranıdır. Ayrıca, politik belirsizliklerin artması ve kamu maliyesinde beklenen düzenlemelerin gecikeceğine ilişkin işaretler alınması, para politikası duruşunda değişiklik yaratacaktır.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/merkez-faiz-artisina-ne-kadar-direnecek/272370