Yazdır

Devalüasyon da nereden çıktı

Tarih: 20 Mart 2010 - 10:22

İhracatın gayri safi yurtiçi hasılaya oranı (GSYİH) ya da ihracat ve ithalat toplamının GSYİH'ye oranı bize bir ekonominin dışa ne kadar açık olduğu hakkında önemli bir bilgi verir.

Bu oranı kullanarak ülkeler arasında dışa açıklık açısından bir karşılaştırma yapabiliriz. İhracatın GSYİH'ye oranı üzerinden gidersek, Türkiye sadece bölgedeki ülkeler ile karşılaştırıldığında dışa en kapalı ülke olarak dikkat çekmekle kalmayıp, Uluslararası Para Fonu (IMF) rakamlarına göre bakıldığında da dünya ortalamasının altında kalıyor. Aynı hesabı ithalatı da katarak yaparsak durum biraz değişiyor ancak enerji ithalatına ne kadar bağımlı olduğumuz gözönüne alındığında; bu, fazla da şaşırtıcı olmasa gerek. İhracat eksi etki yapıyor Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna, Polonya, Romanya, Rusya ve Güney Afrika ile karşılaştırıldığında, Türkiye'de ihracatın GSYİH'ye oranı açık ara en düşük seviyede. Buna karşın ithalat fazlaca yüksek ve ihracatın önemli bir kısmı ithal girdilere bağımlı. Bunun en basit sonucu şu: İhracatı artırarak büyüme ve istihdamda anlamlı artışlar elde etmek o kadar da basit değil. Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nde ihracatın GSYİH'ye oranı yüzde 60 seviyesindeyken, Türkiye'de bu oran yüzde 20'nin altında. Doğal olarak ihracatın bize göre çok daha önemli olduğu bu ülkelerde kurlar konusunda neredeyse obsesif davranan para otoritelerinin davranışları anlaşılabilir. Aynı şeyi Türkiye için söylemek mümkün değil. Genelleme yapmak çok doğru olmasa da Türkiye'de büyümenin güçlü olduğu dönemlerde net ihracat (yani ihracatın büyümeye olan olumlu katkısından ithalatın olumsuz katkısı düşüldüğü zaman çıkan sonuç) artı değil, eksi etki yapıyor. Devalüasyon bir işe yaramaz Geçenlerde Türkiye'de devalüasyonun tartışılması gerektiği tezini ortaya atan bir köşe yazarı, ne amaçla böyle bir konuyu yeniden gündeme getirdi bilmiyorum ama kesin inancım odur ki Türkiye'de devalüasyon olmaz ve olsa da hiçbir ise yaramaz. Devalüasyon, tanım icabı yapılması neredeyse imkansız olmakla beraber, teorik olarak yapıldığını varsaysak bile getireceği zararlar yanında tartışmalı olarak faydaları da çok sınırlıdır. Devalüasyon önerisinin ciddiye alınacağını sanmıyorum ama eğer gündemde yer alması durumunda detaylarına girmek sözünü vererek şu önermeleri yapmayı doğru buluyorum: 1- Yukarıda da bahsettiğim gibi, ihracat artışı Türkiye'de net olarak büyüme getirecek diye bir kural yoktur. 2- İhracat artışı devalüasyon ile değil, dış talepteki artış ile olur. 3- Türkiye'de kurun aşırı değerlendiği 2002-2007 döneminde ihracattaki artış çok güçlü olmuştur. 4- Hiçbir ülkenin parasını devalüe ederek dış ticaretini kendi lehine çevirmesine diğer ülkeler izin vermez. Örneğin Çin Yuanı'nın aşırı değersiz oluşu karşısında Amerika'nın uzun zamandır dile getirdiği şikayeti bir adım ileriye götürerek çeşitli yasal önlemler alma noktasına getirmiştir. Kendi ayağına kurşun sıkmak 5- Enflasyon hedeflemesi yapılan bir ülkede devalüasyon yaparak kendi ayağına kurşun sıkacak bir merkez bankası düşünülemez. 6- Yabancı yatırımcının Türkiye'de doğrudan yatırım yaparken dikkate aldığı kriterlerden biri de döviz kurundaki stabilitedir. 7- Devalüasyon sonrasında ithal girdi maliyetlerindeki artışın üretime ve satışlara olan negatif etkisi büyümeye negatif etki edecektir. 8- Türkiye'de özel sektörün dış borcu (her ne kadar bir kısmı kendi kendine borç olsa ya da yabancı varlıklara sahip olunsa da) yüksektir ve devalüasyon sonrasında yerli para cinsinden maliyeti aşırı derecede artacaktır. Türkiye'de devalüasyon tarzı eski moda uygulamaların devri çoktan geçmiştir. Umarım bu konuya bir daha değinmek zorunda kalmayız. TEVFİK AKSOY-REFERANS
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/devaluasyon-da-nereden-cikti/271344