Yazdır

Kredi piyasalarının seyri

Tarih: 13 Mart 2010 - 00:55

2010’da işletme ve özel sektör yatırım kredilerinde artış beklemek zor. Yatırımlar daha çok kamudan bekleniyor. Bireysel kredilerde, sorunlara rağmen artış trendi sürebilir. Bankalar için en cazip finansman türü yine proje kredileri olacak gibi...

PROF. DR. NEVZAT SAYGILIOĞLU Para Dergisi Türkiye'nin gündemi sürekli yoğun. Ekonomide, dış politikada, iç siyasette, hukukta, sosyal hayatta olağanüstü durumlar yaşanıyor. Ekonomide baş kaldıran enflasyon olgusu, freni tutmayan bütçe gerçeği, hemen her ailede var olan işsizlik sorunu, bazı sektörlerin bayram havasına karşılık büyük bir kısmının matem havası, bozulan gelir dağılımı gibi gerçekler, asıl gündemin “ekonomi” odaklı olmasını zorunlu kılıyor. Hemen tüm yazılarımızda da belirttiğimiz gibi ekonomi hala önemini koruyor. Hatta bu önemin daha da arttığı anlaşılıyor. Bunun önemsenmemiş gibi görünmesi veya görülmek istenmemesi bu gerçeği değiştirmiyor. Bu yazımızda, finans kuruluşlarının önemli konularından biri olan kredi piyasaları üzerinde durmak istiyoruz. Bu yıl kredi piyasalarının seyri nasıl gelişecek? Daha mı iyi olacak, yoksa daha mı kötüye gidecek? Kredi hacminde ve maliyetlerinde nasıl değişim ortaya çıkacak?.. Konuyu, hem kredi türleri ve hem de tarafları itibariyle ele almak daha iyi olacak. İŞLETME KREDİLERİ Bu krediler, işletmelerin 1 yıla kadar kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılıyor. İrili ufaklı hemen tüm işletmeler için bu kredi çok yaşamsal nitelikte. Bankalar genelde bu krediyi kullandırmakta isteklidir. Çünkü banka kredilerinin en önemli kaynağı toplanan mevduatlardır. Ne yazık ki bu mevduatların da vadeleri kısadır. Yani TL ve döviz mevduatları ağırlıklı 1 ay ve ortalama 3 ay vadelidir. Dolayısıyla bankalar kısa vadeli bu kaynaklarını yine kısa vadeli işletme kredilerine plase etmekten yanadırlar. Ancak en önemli sorun firmaların mali tablolarının ve öz varlıklarının uygun ya da yeterli olmamasıdır. Yani firmaların büyük bir kısmının kayıt dışılık ve yetersiz özsermaye sorunu var. Oysa işletme kredisinin verilebilmesinin tek koşulu da firma rakamlarının sağlıklı ve yeterli olmasıdır. Yine de bu kredilerin 2010 yılında da aynı boyutta ve hızda seyredeceği söylenebilir. BİREYSEL KREDİLER Tüketici kredileri, konut kredileri, taşıt kredileri ve benzeri ihtiyaç kredileri bu başlık altında yer alıyor. Özellikle bankaların son yıllarda bireysel bankacılık işlemlerine büyük ağırlık verdikleri ortada. Yani banka plasmanları içerisinde bu tür kredilerin payı yüksek. Bu kredileri cazip kılan en önemli tarafı, tüketicilerin çeşitli ihtiyaçları için artık önemli bir kaynak olması ve faizlerin çok düşmüş bulunmasıdır. Bireysel kredi talepleri zaten yüksek; buna rağmen bankaların da bu alana yönelik iştahları kabarıktır. Ancak özellikle 2009 yılından itibaren başlayan kredi geri dönüşlerindeki sorunlar bankaları zorluyor. Zira temerrüde düşen tüketici kredilerinde ciddi artışlar söz konusu. Her şeye rağmen 2010 yılında bu artış seyrinin devam edeceği beklenebilir. YATIRIM KREDİLERİ Bankaların, firma yatırımlarını finanse etmek üzere verdikleri kredi türüdür. Genelde 2-5 yıl vadeli kredilerdir. Bu kredi türünde çok büyük bir genişleme söz konusu değildir. Çünkü 2010 yılı için yatırım ortamı uygun değil. Kamu sektörü yatırımları 2010 yılında daha öne geçmiş durumda. Buna karşılık özel sektörde özellikle komple yeni yatırım ve tevsi yatırımı gibi yeni yatırımlar yok. Sadece yenileme, dar boğaz giderme ve modernizasyon gibi daha küçük yatırımlar söz konusu. Firmaların mali tabloları ve özkaynakları da yeterli değil. Dolayısıyla 2010 yılında yatırım kredileri hacminde bir artış beklemek zor. PROJE KREDİLERİ Münhasıran büyük ve önemli projeleri finanse eden özel nitelikli kredilerdir. Türkiye’de 2010 yılı itibariyle özellikle enerji projeleri bu çerçevede kredilendirilir. Hem yenilenebilir enerji yatırımları için ve hem de primer enerji ile diğer enerji konuları için başvurulan kaynaktır. Öte yandan özelleştirmeler, yap-işlet-devret, yap-işlet modeli yatırımlar için de proje kredileri kullanılır. Bu kredilerin vadesi en az 5 yıldan başlar ve 10-20 yıla kadar uzayabilir. Projenin bizatihi kendisi verilecek kredinin teminatı niteliğindedir. Ancak bu krediler, daha çok büyük bankalar ve yatırım finansman kuruluşları tarafından verilir. Aslında dünyada ciddi bir döviz likiditesi var. Ancak bu likiditenin sorunlu ABD ve AB bankaları dışında gidebileceği ülkelerin başında Türkiye geliyor. Mukayeseli olarak Türkiye’nin 2010 yılı için böyle bir avantajı var. Öte yandan, 2010 başı itibariyle libor ve spread faizlerinin düşük olması da bu kredileri cazip kılıyor. Ancak bu durumun yılın ikinci yarısından itibaren ve özellikle de gelecek yıldan itibaren devam etmeyeceği yönündeki beklentiler güçlü. Dolayısıyla proje kredileri, 2010 yılında en cazip kredi grubu olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle bir yandan kaynak ihtiyacı ve bir yandan da faizlerin düşüklüğü bu cazibeyi artırıyor.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kredi-piyasalarinin-seyri/270813