7 kritere göre bankacılık sektörü
Tarih: 12 Mart 2010 - 09:22
Ekonomist Dergisi bu haftaki sayısında bankaları 7 kritere göre inceledi. İşte o haber...
Bankaları 7 kritere göre inceledik
Geçen yıl tarihi kar rakamları açıklayan bankacılık sektörünün İMKB-100 Endeksine etkisi yüzde 43.6 seviyesinde. Bu etki nedeniyle 2010 yılında sektörün göstereceği performans, endeks üzerinde belirleyici olacak. Buradan yola çıkarak sektörü Schua Capital Türkiye Direktörü Afa Boranla birlikte yedi temel kritere göre inceledik.
Ekonomist Dergisi
Dünyada riskli konut kredilerindeki sorunlar nedeniyle finansal piyasalar üzerinden patlak veren global krizin etkilerinin yavaşlamasıyla İMKB, 2009da dünyada en iyi performans sergileyen üç-dört borsadan biri oldu. İMKBnin yıllık getirisi yüzde 97ye ulaşarak kayıplarını büyük ölçüde telafi etti.
İMKBnin bu yüksek performansında muhakkak ki güçlü bankacılık sektörünün etkisi önemli rol oynadı. Çünkü Akbank, Bank Asya, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankacı C, Şekerbank, TEB, Vakıfbank ve YKB, İMKB-30 şirketi. Alabaraka Türk, Fortis, TSKB ve Tekstilbank ise İMKB-100 Endeksine dahil. Bu hisselerin İMKB-100 Endeksine etkisi yüzde 43.6 seviyesinde. Hisse bazında en yüksek etkiye sahip olanlar ise yüzde 13.79 ile Garanti Bankası, yüzde 10.56 ile Akbank ve yüzde 6.18 ile İş Bankacı C hisseleri. Yani sadece bu üç hisse İMKB-100 Endeksiye yüzde 30 katkı sağlıyor.
7 kritere bakıldı
2001 krizi sonrasında yeniden yapılma içine giren bankacılık sektörü, 2009 yılında Merkez Bankasının yıl boyunca faiz indirimlerini devam ettirmesi neticesinde yüksek karlılık rakamlarına ulaştı. Her çeyrek, ulaşılan kar rakamı daha da arttı. Çünkü faiz indirimleri ile birlikte bankalar net faiz gelirlerini artırdı. Aynı zamanda yüksek miktarda ticari gelir elde edildi. Öte yandan bankalar artan takipteki krediler ve piyasalardaki talebin azlığı ile birlikte yıl genelinde kredilerde temkinli davrandılar. Sonuçta da yüksek karlılık rakamlarına ulaştılar.
Bankacılık sektörünün bu performansı ve endekse etkisi neticesinde Shuaa Capital Türkiye Direktörü Afa Boran, yedi ana rasyoya bakarak sektör şirketlerinin 2009 performansını inceledi. Afa Boran, bu performansın 2010 beklentilerine de ışık tutacağını ifade ediyor. Çalışmada kullanılan rasyolar; aktif karlılığı, kredi büyümesi, takipteki kredilerinin toplam aktiflere oranı, mevduat büyümesi, komisyon gelirlerinin faaliyet giderlerini karşılama oranı, sermaye yeterlilik rasyoları ve şube ve personel başına mevduat.
Hedef karı korumak
Bu rasyolar ile ilgili grafik ve değerlendirmelere geçmeden önce bankacılık sektörünün 2010 yılı beklentilerine bakıldığında Ata Yatırım analistleri, 2010da temel hedefin 2009da elde edilen yüksek karlılığın yeniden yakalanması olduğunu söylüyor. Faiz indirimlerinin sonuna gelinmesi ile birlikte bankaların net faiz geliri ve ticari karlarında bir azalış bekleyen Ata analistleri, şunları söylüyor:
Ancak bankaların karlılıklarını korumaları adına kredi piyasasında daha aktif olacağını ve Net Faiz Marjındaki olası bozulmayı azaltmaya başlayacaklarını tahmin ediyoruz. Bunun ışığında sektörün kredi ve mevduatta yüzde 12 büyümesini, net karda ise yüzde 5-6 daralmasını bekliyoruz.
Bankaların 2009 yılına göre net faiz gelirlerinde bir artış olmasını beklemeyen bir diğer analist olan Ak Yatırım bankacılık analisti Hakan Aygün ancak 2009 yılına göre paralel rakamlar ortaya çıkmasını bekliyor. 2010da kredilerde bir artış beklentisi içinde olan Aygün, Kredilerde artış olmasıydı, net faiz gelirleri yatay olmaz, düşerdi diyor.
Karlılıkların 2009da bir miktar düşeceği öngörüsünde bulunan Aygün, özkaynakların büyüdüğünü, kar rakamları büyümeyeceği için de özkaynak karlılığının geçen yıla göre daha düşük kalacağını ifade ediyor.
Önemli rasyolar
Bankacılık sektörünü incelerken temel olarak Fiyat/Defter Değeri, Fiyat/Kazanç oranı ve özkaynak karlılığına baktıklarını söyleyen Aygün, 2010da özellikle takipteki krediler rasyosunun özellikle izlenmesini tavsiye ediyor. Burada ciddi bir bozulma olmasını beklemeyen Aygün, Kredinin, takibe dönüşme oranı yavaşlayacaktır. Ancak yine de bu orana dikkat edilmeli diyor.
Aygün, sermaye yeterlilik rasyolarında şu aşamada bir risk olmadığı kanaatinde. Ata Yatırım, takipteki kredilerdeki artışın 2009a göre düşük kalacağını belirtiyor. Kurum, böylece bankaların daha az karşılık ayıracağını bunun da karlılığa olumlu yansıyacağını kaydediyor.
Dikkat çekilen hisseler
Bir parantez de katılım bankalarına açan Ata Yatırım analistleri, diğer mevduat bankalarının aksine 2009da düşen faiz ortamından olumsuz etkilenen katılım bankalarının faiz indirim sürecinin sonuna gelinmiş olmasıyla birlikte daha iyi performans sergilemesini bekliyor. Kurum özellikle YKB, Bank Asya, Albaraka Türk hisselerine dikkat çekiyor. Hakan Aygün ise sonuç itibariyle sektörde özellikle öne çıkmasını bekledikleri bankaların, Garanti Bankası, Halk Bank, Bank Asya ve TSKB olduğunu kaydediyor.
Aktif karlılığı: Bankalar diğer işletmeler gibi her şeyden önce kar amacı güder. Dolayısıyla karlılıklarındaki trend ve bunun sürdürebilir görünmesi, başarılarının en önemli göstergesi. Grafikte bankaların çeyreklik karlarının toplam aktiflere oranı gösteriliyor.
Kredi büyümesi: Bonolar ile mevduat faizleri arasındaki makasın kapanması sonucu karlılık için krediler daha da önem kazandı. Dolayısıyla kredilerde en hızlı büyüme sağlayan banka, önümüzdeki dönem karlılığı en çok arttırmak için aday. Tabii takipteki kredileri de artmamak kaydıyla.
Takipteki kredilerin toplam aktiflere oranı: Burada genelin aksine takipteki kredilerin toplam kredilere oranına değil, toplam aktiflere oranına bakıyoruz. Bir bankanın kredileri az yada çok olabilir, ona göre takipteki kredilerinin toplam kredilere oranı az yada çok olabilir. Ama bize göre esas önemli olan bunun toplam aktiflere oranındaki trent. Çok düşük olması ya da çok yüksek olması, iyi olmayabilir. Burada önemli olan endişe verici bir artış trendi olmaması ve karlılık ve sermaye oranı göz önünde bulundurulduğunda makul seviyelerde bulunması.
Mevduat büyümesi: Mevduatlar bankalar için fonlamanın en önemli kaynağı. Dolayısıyla mevduatları en çok büyüyen ve sürdürülebilir bir trend içinde olan banka aynı zamanda en hızlı büyüyen banka olmaya aday. Tabii bu mevduatları karlı bir şekilde değerlendirmesi şartıyla.
Komisyon gelirlerinin faaliyet giderlerini karşılama oranı: Faizlerin düştüğü ortamda daha sürdürülebilir bir gelir kaynağı olarak görülen komisyon gelirleri daha da önem kazanıyor. Komisyon gelirler ne kadar yüksek olursa, banka faiz fiyatlamasında o kadar rekabetçi olabilir.
Sermaye Yeterlilik Rasyosu: Türkiyedeki bankaların çoğunun Sermaye Yeterlilik Rasyoları yüksek. Burada en yüksek olmak bir başarı değil. Ama bunun yanında en düşük olup, sınıra doğru düşüyor olmaması da önemli.
Şube başına mevduat artışı: Verimliliğin en önemli göstergelerinden biri şube başına toplanan mevduattır. Tabi fiyat rekabeti ile zararına mevduat topluyor olmamak şartıyla. Onu da takip etmenin en güzel yolu aktif karlılığı ile beraber kaşılaştırmak.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/7-kritere-gore-bankacilik-sektoru/270734