Citi'nin Türkiye beklentileri olumlu
Tarih: 10 Mart 2010 - 15:19
Citigroup'un Türkiye Hisse Senetlerinden Sorumlu Yöneticisi Soner İnanç, politik istikrarın devamı halinde Türkiye'nin 2 yıla kadar yatırım yapılabilir not seviyesine ulaşabileceğini söyledi.
Citigroupun Türkiye Hisse Senetlerinden Sorumlu Yöneticisi Soner İnanç, Citigroupun Global Hisse Senedi Stratejistleri Hasan Tevfik ve Hans Lorenzen dün bir grup basın mensubuyla sohbet toplantısı düzenleyerek global piyasalar ve Türkiye'ye ilişkin değerlendirme ve beklentilerini paylaştı.
Toplantıda konuşan Soner İnanç, politik stabilite olduğu müddetçe Türkiye'nin mevcut politikalarla 12 ila 24 ay içinde yatırım yapılabilir not seviyesine ulaşacak durumda olduğunu s öyledi.
Sohbet toplantısında İnanç, uzun vadede Türkiye ile ilgili görüşlerinin olumlu olduğunu belirtti.
İnanç, Türkiye'nin kabuk değiştirdiğini ve yıllarca süregelen yüksek faiz ortamından, reel faizin olabilecek en minimum seviyelere geldiği dile getirerek, Türkiye'nin sürdürülebilir büyümeyi uzun vadede yakalayabileceği bir süreç içinde olduğunu anlattı.
Politik taraftaki gelişmelerin ekonomik tarafta elde edilen getirilerin devamı açısından en önemli faktörlerden biri olduğunu ifade eden İnanç, yurt dışındaki yatırımcıların Türkiye'deki politik gelişmeleri daha büyük bir resim içinde takip ettiklerini kaydetti.
İnanç, şu ana kadar Türkiye'nin elde ettiği ekonomik başarıların devamının politik stabilitenin devamıyla orantılı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Politik stabilite olduğu müddetçe Türkiye mevcut politikalarla 12 ila 24 ay içinde yatırım yapılabilir not seviyesine ulaşacak durumda. Bu aslında herkesin odaklandığı bir durum. Türkiye'nin ciddi bir kabuk değiştirmesi var. Türkiye'nin ileriye dönük beklentilerinin olumlu olması için geçmişten çok daha sebebimiz var.
Türkiye'de enflasyon artık kontrol edilebilir seviyede, buna paralel reel faizler kontrol edilebilir seviyede... Bu ikisi bir ülkenin uzun vadede sürdürülebilir büyüme politikaları açısından çok önemli. Yatırımcılar açısından da da en önemli karar mekanizmalarından biri. Uzun vadede Türkiye'nin şu anda bulunduğu durum ve ileriye dönük beklentiler çok olumlu ve biz de bu olumlu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz.''
Soner İnanç, Türkiyede yaşanan 2001 yılındaki krizden bankaların ders çıkarttığını vurgulayarak, Türk bankalarının 2009 yılında en iyi yılını yaşadığını, bunun da sebebinin çok sağlam bir mali yapıya kavuşması olduğunu ifade etti.
Yurt dışındaki kurumsal yatırımcıların Türkiye'deki politik gelişmelere tepkisinin çok daha geniş bir perspektiften olduğuna işaret eden İnanç, hiç kimsenin Türkiye'ye günlük yatırım yapmadığını, bunun için kısa dönemde politik tarafta yaşanan belirsizliklerin (seçim ihtimalinin) yabancı yatırım kararını çok etkilemeyeceğini dile getirdi.
İnanç, Türkiye'nin önündeki en önemli riskin enflasyon olduğunu vurgulayarak, ''Türkiye'de enflasyonun nasıl bir yön izleyeceği çok önemli. Merkez Bankası şu ana kadar beklentileri çok iyi yönetti. Yatırımcıların şu anda merak ettiği Merkez Bankası'nın ne zaman faiz artıracağı. Bizim beklentimiz kurum olarak 2. çeyreğin sonuna doğru Merkez Bankası'nın faiz artırımına başlayacağı. Piyasanın geneline bakıldığında ise üçüncü çeyrek hatta dördüncü çeyrek de diyenler var. Bu aradaki süreç fiyatlamalar ve yatırım kararını çok etkiliyor. Aynı sürece paralel olarak da dünyada faiz artırım sürecinin ne zaman başlayacağı da önemli'' diye konuştu.
2010 yılının Türk bankacılık hisseleri için karlı bir yıl olacağını beklediklerini bildiren İnanç, faizlerin düşüşü ile beraber temettü dağıtan şirketlerin yatırımcıların tercihlerinde çok daha ön planda olacağını belirtti.
İnanç, Türkiyede bugüne kadar bireysel ve kurumsal yatırımcılar için hisse senetleri piyasası çok tercih edilen bir yatırım aracı olmadığına işaret ederek, gelecek dönemde A tipi ve B tipi fonlarla Emeklilik fonlarının yüksek oranda büyümesinin kaçınılmaz olduğunu savundu.
Citigroup Global Hisse senedi Stratejistlerinden Hans Lorenzen ise 2007, 2008 ve 2009 yılının ilk dönemlerinde piyasaların hepsinde kredilerin genişlediğini ama hisselerde bir azalma olduğunu belirtti.
Lorenzen, son bir kaç aydır varlıklar arasındaki korelasyonların kırılmaya başladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
''Geçtiğimiz yıl herkes mutlak değerlere odaklanıyordu. Ama bu yıl varlıklar arasındaki göreceli değerlere odaklanıyor. Yani son iki yılda herkesin görüşleri nasıldı?. 'Acaba satalım mı? Alalım mı? tahvilleri' diye düşünüyorlardı. Ama şimdi insanlar; 'neyi satmalıyız? Neyi almalıyız? Neyi elimizden çıkarmalıyız? Neyi tutmalıyız? diye düşünüyor. Yani carlık sınıflarına baktığımızda kurumsal kredi nispeten daha iyi durumda bu yıl. Mutlak değerlerine bakmak yerine yatırımcılar kurumsal piyasalarda farklı alma satma işlemlerini değerlendiriyorlar.
Genel olarak baktığımızda, 2010 yılı için olumlu görüşlerdeyiz. Bir kaç ay önce hala mutlak değerler var diye düşünüyorduk. Ama şimdi olumlu bir görüş olsa da bir takım riskler de var. Bunu da dikkate almak durumundalar. O yüzden insanlarda tek bir şeyi düşünmek yerine bir kaç şeyi kendi içinde bağlantılı olarak değerlendiriyor. O yüzden bu yıl buna odaklanacak herkes göreceli değerlere bakacak.''
Lorenzen, gelişmekte olan pazarlara bakıldığında, bütün gelişmekte olan pazarların aynı olmadığını dile getirerek, bölgeler ve ülkeler arasında ciddi farklılıklar olduğuna değindi.
Eskiden ''Gelişmiş ülkelerden biri öksürürse, gelişmekte olan piyasalar zatürre olur'' diye bir algılama olduğuna işaret eden Lorenzen '' Önceden insanlar riske karşı çok hassas olduğu için gelişmekte olan piyasalardan hemen çekilip, gelişmiş pazarlara girerlerdi böyle dönemlerde. Önümüzdeki yıllarda artık bunda bir değişiklik olduğunu kesinlikle göreceğiz. Gelişmekte olan ülke piyasalarında çok daha iyi mali dengeler var, büyüme olanakları çok daha fazla ve gelişmiş ülkelere göre borç düzeyleri çok daha düşük. Çoğu ülkede cari bir dengenin çok iyi olduğunu görüyoruz'' diye konuştu.
Lorenzen, gelişmiş olan piyasalardan gelişmekte olan piyasalara para akışının devam edeceğini belirterek, 2010 yılından 2014 yılına kadar geçen dönemde gelişmekte olan piyasaların global büyümenin üçte ikisine denk geleceğini anlattı.
Gelişmiş ülkelerdeki yatırımcıların gelişmekte olan piyasalardaki yatırımlarla ilgilenmeye devam edeceklerine değinen Lorenzen, yavaş yavaş ABD ile gelişmekte olan ülkelerinin piyasalarda bir düzelmenin olduğunu ancak bu düzelmenin Avrupa'da daha yavaş olacağını söyledi.
Citigroup Global Hisse senedi Stratejistlerinden Hasan Tevfik de global hisse hisse senetlerinde bir artış görüldüğünü bildirdi.
Tevfik, global olarak şirketlerin pozitif getiriler almaya başladıklarını belirterek, hisse senetlerinin yükselmeye başladığını ancak bu yükselmenin yavaş olduğunu dile getirdi.
2009 yılında gerçek anlamda hisse fiyatları arasında çok ciddi bir ayrım yapamadıklarını anlatan Tevfik, 2010 yılında ise bölgeler, ülkeler ve sektörler arasında bir ayrım yapabileceklerini ifade etti.
Tevfik, ''Biz global hisse senedi piyasaları olarak 2010 yılında büyük getiri olacağını bekliyoruz. Yani burada yatırımcı olarak portföyünüze ekleyeceğiniz şeyler, hisse senedine girdim çıktım değil de o ülkede belli bir hisse senedine odaklanmak olabilir'' diye konuştu.
Türkiye piyasalarının gelişmekte olan ve gelişmiş piyasalara göre nispeten daha cazip olduğunu vurgulayan Tevfik, Türkiye piyasalarının büyümenin daha yüksek olacağı bir alan olarak görüldüğünü işaret etti.
Tevfik, gelişmekte olan piyasaların geçmişteki krizlerden derslerini aldığını dile getirerek, o yüzden eskisi gibi çok fazla risk almadıklarını kaydetti.
Kazançlardaki duraklamanın 2007 yılının sonlarında başladığını ve 2009 yılının sonuna kadar devam ettiğini ifade eden Tevfik, gelecek iki yılda karlılıkların yüzde 60-70 arasında artacağını sözlerine ekledi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/citinin-turkiye-beklentileri-olumlu/270635