Türk bankalarına saygı duyulmalı
Tarih: 01 Mart 2010 - 09:38
Yapı Kredi Murahhas Aza ve Genel Müdürü Faik Açıkalın: Kredi vereceğimiz şirkette sağlam bilanço, sağlam teminat ve sağlam moralite ararız. Krizde bunlar ciddi erozyona uğradı. Geri dönmesi kuşkulu bir parayı, kuşkulu bilançoya vermek gibi bir misyonumuz yok. Münferit olaylardan yola çıkarak bazı...
Krizde bir yandan kredi vermek yerine parayı Hazine bonosuna yatırıp yüksek karlar elde ettikleri için eleştirilen, bir yandan ABDde mortgage krizinin sorumlusu bankalara getirilen benzeri düzenlemelerle karşı karşıya kalan Türk bankacılık sektörü bu gelişmelerden oldukça rahatsız. Türkiyenin önde gelen özel bankalarından biri olan Yapı Kredi Murahhas Aza ve Genel Müdürü Faik Açıkalın, sektöre yöneltilen eleştiriler konusunda sessizliğini bozarak, Türk bankacılığı bu krizden kamudan yardım almamış 3 ülkeden biri. Türkiyede işini doğru yapan bir sistem var. Türk bankalarına saygı duymak, takdir etmek gerekir dedi.
Açıkalın, özel bankaların reel sektöre kredi kullandırmadığına ilişkin eleştirilere tepkisini ise, Bankalar kredi vermedi de ne yaptı? Hazineyi fonladı, para yine ekonomide kaldı. Alıp yurtdışına park etmedi sözleriyle dile getirdi.
Genel müdürlük koltuğuna oturduktan sonra ilk röportajını AKŞAMa veren Yapı Kredi Murahhas Aza ve Genel Müdürü Faik Açıkalın ile sektörün gündemindeki konuları, beklentilerini ve Yapı Kredinin hedeflerini konuştuk
2010 yılında Türkiye ekonomisinde ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
2009 Türkiye ekonomisi için kolay bir yıl değildi. Henüz son çeyrek rakamı belli olmamakla birlikte ekonomi yüzde 5.5 daraldı. Ekonominin daralması özellikle Türkiye gibi hem genç nüfusu olan hem de bir takım dinamiklere sahip, büyümeye ihtiyacı olan ülkelerde ciddi hasarlar yaratıyor. 2010a baktığımızda Türkiye için değişik büyüme tahminleri var. OECD Türkiye yüzde 3.75 büyüyecek diyor. Biz biraz daha iyimseriz. Yüzde 4-4.5 büyümeyi öngörüyoruz.
BAHARDA POZİTİF SİNYALLER GELİRl
Türk bankacılık sektörüne ilişkin beklentileriniz neler?
2010, bankacılıkta genelde hemen hemen herkes için ciddi bir şube açma ve satış prodüktivitesini artırma yılı olacak. Sürdürülebilir banka-müşteri ilişkisi daha yoğun gündeme gelecek. 2009un 3. çeyreğinin sonuna kadar hemen hemen bütün kalemlerde azalan kredi kullandırımı, son çeyrekte bütün kalemlerde artış olarak kendini gösteriyor. Bu yıl bankaların her birinin çok ciddi büyüme ve pazardan pay kapma hedefleri var. Tabii bunun olabilmesi için öncelikle kredinin talep tarafının sağlanması gerekiyor. Ekonominin canlanması, çarkın işlemesi gerekiyor.
l Ekonomide çarklar ne zaman dönmeye başlar?
Tahmin ediyorum; bahar aylarından sonra veya yaza doğru bir parça daha büyüme konusunda pozitif sinyaller alacağız. Aktif kalitesi olarak baktığınızda sektör geçen yıl ciddi hasar gördü. Özellikle küçük işletmelerde yüzde 3lerden yüzde 7.6lara gelen problemli kredi sözkonusu. Kredi kartlarında da benzer sıkıntı var. Yalnız 2009un son çeyreğinden sonra kötü kredi akımının durduğunu, yavaşladığını gördük.
PAZAR KAYGISIYLA UCUZ FİYATLAMAYA DİKKAT!
l Bu yıl bankacılık sektöründe gördüğünüz en önemli riskler neler?
2009 yılında kötü kredi, sektörün hakikaten canını yaktı. Merkez Bankası faiz indirimlerinden gelen bir karlılık vardı. Bir taraftan da bankaların maliyet kontrollerini iyi yapmalarından dolayı karlılık desteklendi. Ama bu sene çok hızlı azalan faiz marjları görüyoruz. Ve özellikle kamunun borçlanma ihtiyacına bağlı olarak kredilerde büyüme ve pazar payı kapma kaygısı ile bir takım yanlış fiyatlamalar olması riski var. Şu anda Merkez Bankası overnight faizleri yüzde 6.5 civarında. MBnin açıklamalarına baktığımızda yıl sonuna doğru bir takım faiz artışlarının gündeme geleceğini görüyoruz. Krizde bankacılık sisteminin karlılığının lehine işleyen vade uyumsuzluğu bu tip ortamlarda özellikle dar faiz marjıyla bir takım kredi aktifleri yaratılırsa, faizlerin yükseldiği ortamda aleyhe işleyebilir. Dolayısıyla bu yıl bankalar ona çok dikkat etmeli.
l Türk bankacılık sisteminde ABDde olduğu gibi Şişman kedi var mı?
Krizde yardım alan banka var mı? Yok. Türk bankacılık sistemi dünyada kamudan yardım almamış 3 ülkeden biri. Diğerleri Brezilya ve Çin. Dolayısıyla Türkiyeyi bu tip şeylerle kıyaslamak çok adil değil. Türkiyede işini doğru yapan, doğru yönetilen, doğru regüle edilen bir sistem var. Öncelikle bu sisteme saygı duymak, takdir etmek gerekir.
Bankasıyla yoğun ilişki yaşayan daha ucuz kredi kullanabilecek
l Sürdürülebilir banka-müşteri ilişkisi için neler yapacaksınız?
Önceki dönemde yüksek faiz ortamında banka-müşteri ilişkisinde kazan-kazan diye tabir ettiğimiz yöntemden veya ortak paydadan uzak bir takım şeyler görülebiliyordu. Dolayısıyla faizlerin bir parça daha oturması ve ekonomik stabilitenin yerleşmesiyle artık banka-müşteri ilişkisinin kısa vadeli değil, daha orta ve uzun vadeli bir perspestife kaydığını göreceğiz. Yüksek faiz döneminde mevduat çok ağırlıklı bir üründü. Ve faizler iki puan oynasa, o mevduatın getirisi müşterinin kararlarını etkileyebiliyordu. Şimdi faizler belirli bir noktaya geldi. Dolayısıyla artık bir parça daha mevduat dışı ürünlerin banka ile müşteri arasında konuşulabildiği bir ortama doğru gidiyoruz. Bu tip ürünler daha sürdürülebilir ilişkiyi sağlayacak. İkincisi; artık Kredi kimde ucuz? Oradan kullanayım. Mevduat nerede pahalı? Oraya yatırayımyaklaşımı yerine, belki bütün ürünlerin ilişkinin yoğunluğuna ve karlılığına bağlı olarak fiyatlandığı bir ortama doğru gideceğiz.
Ekonomi canlandıkça kredi talebi artışa geçer
l Kredi talebinde bir canlanma var mı?
Henüz yok. Bu ekonominin hareketi ile alakalı. Kredi vermek bizim temel işlevlerimizden birisi. Bankalar kredi vermedi deniyor.
Peki, bankalar kredi vermedi de, ne yaptı? Gitti hazine bonosu aldı. Türk Hazinesini fonladı. Bankalar parayı alıp da yurtdışına park etmedi. Hazinenin borçlanmasına ciddi destek oldu. O para yine ekonomide kaldı. Sadece bilançonun tek bir kalemi değil, daha makro görerek eleştiri yapmak herkes açısından daha doğru analizleri sağlayacak.
Kuşkulu bilançoya kredi veremeyiz
l Kriz sürecinde bankaların reel sektöre kredi kullandırmadığına yönelik eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçen seneki ilk çeyrek büyümesine bakarsanız; Türkiye ekonomisinin yüzde 14.6 küçüldüğünü görüyorsunuz. Bu 2. Dünya Savaşından beri Türkiye ekonomisinin gördüğü en ağır küçülme. Geçen sene hasar görmüş, yüzde 5.5 küçülmüş bir ekonomiden bahsediyoruz. İkincisi; krediler bazında sektör genelinde yüzde 6.9luk bir büyüme var. Küçülen bir ekonomide firmaların birbirlerinden vadeli çekleri alma-almama kararı verilen bir ekonomide, bankaların kredi kullandırmadığından bahsediliyor. Uluslararası bankacılık prensipleri gereği bankalar kredi verirken bir takım kriterler arıyor. Bunlar nedir? Sağlam bir bilanço, sağlam bir teminat ve sağlam bir moralitedir. Kriz döneminde bunlarda ciddi bir erozyon oldu. Bizim bankacılar olarak görevimiz; mevduat sahibinin parasını sağ salim geri vermek. Dolayısıyla herhangi bir şekilde geri dönmesi kuşkulu bir parayı, o kuşkulu bilançoya vermek gibi bir misyonumuz yok.
IMFden gelecek para eskisi kadar şart değil
l IMF anlaşmasına ilişkin beklentiniz nedir?
IMF anlaşması biraz uzadı. Belki de uzaması, IMF anlaşmasının bir şart olmaktan çıkması gibi bir sonuç doğurdu. 45 milyar dolar cari açık beklentisi ile girdiğimiz 2009u 13-14 milyar dolarlık açıkla kapattık. Yaşananlar IMFden gelecek paranın eskisi gibi şart olmadığını sonucunu doğurdu. Gelecek kredi Türkiyenin büyümesine pozitif katkısı olacaksa; ciddi biçimde değerlendirilmeli.
Siyasi tansiyon artık piyasaları etkilemiyor
l Siyasette tansiyonun yüksek olmasına rağmen piyasaların çok fazla etkilenmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2002 yılından itibaren gelen bir şey. Çok sağlıklı bir gelişme. Ekonominin 2001 yılına kıyasla derinliğinin arttığını düşünüyorum. Çok ciddi dalgalanmalar çok sığ ekonomilerde, daha spekülasyona açık ekonomilerde söz konusu olur. Regülatörlerin iyi çalıştığını düşünüyorum. Gerek Merkez Bankası, gerek BDDK gerek SPKnın iyi ve doğru çalıştığını düşünüyorum.
Şube harçları sürpriz oldu
l Şube harçlarına ilişkin düzenlemeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu döneme has geçici bir uygulama olduğunu düşünüyorduk. Fakat yapılan açıklamalardan kalıcı olduğu anlaşılıyor. Elbette birtakım vergiler, harçlar konulabilir. Ama nihayetinde Türk bankacılık sektörü krizde hakikaten başarılı bir sınav verdi. Mümkün olduğu kadar sürprizlerden arınmış bir çalışma ortamı sağlamak bence sistemin ileri dönük başarı iştahını veya motivasyonunu da artıracak.
Fenerliyim ama UEFAda GS forması giydim!
l Hangi takımı tutuyorsunuz?
Fenerbahçe
l Bu yıl kim şampiyon olur?
Belli olmaz. Falcılığa girer. Fenerbahçe birkaç kere avucunun içinden kaçırdığı için açıkçası o konuda tahminde bulunamıyorum.
l Yönetim Kurulu Başkanı Galatasaraylı, aranızda çatışma çıkmıyor mu?
Hayır ben Fenerbahçeliyim ama Galatasarayın UEFA finaline Kopenhaga gittim. Seve seve de Galatasaray formasını giyip tezahürat yaptım!
Türkiyede yaşıyoruz, paramın tamamı TLde
l Yatırımcı parasını nereye yatırsın?
Şahsi kanaatim Türk Lirası. Önümüzdeki dönemde hazine bonosu olarak değerlendirebilir. Mevduat olarak değerlendirebilir. Portföy yönetimi olarak değerlendirebilir. TL ağırlıklı bir portföy oluşturmalarını öneriyorum.
l Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim paramın tamamı Türk Lirasında. Türkiyede yaşıyoruz.
Faizler, 125 baz puan artar
l Yıl sonu dolar, faiz, borsa, büyüme hızı ve enflasyon tahmininiz nedir?
Euro-dolar paritesi son gelişmeler ışığında dolar lehine seyredecek gibi gözüküyor. 2010da faiz oranlarında ise makro senaryoda 125 baz puan faiz artırımı var. Büyüme tarafında 2010 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 4-4.5 büyüyeceğini düşünüyoruz. Enflasyon beklentimiz ise yüzde 6.8 civarında.
Gayrimenkul, enerji ve altyapı gözde
l Kredilerde hangi alanlarda rekabet yoğunlaşacak?
Bir kere geçen yıldan gelen ertelenmiş bir talep nedeniyle her alanda bir büyüme olacak. İkincisi; bu büyümenin ağırlığı perakende tarafta olacak. Kurumsal bankacılık tarafında ise birtakım enerji projelerinde, altyapı ve gayrimenkul geliştirme projelerinde hareket var.
Güvenilir banka algısı Yapı Krediyi öne çıkarıyor
l Perakende bankacılıkta yeni projeleriniz var mı?
Tarihi olarak bu segmentlerde Yapı Kredi olarak çok güçlüyüz. Kredi kartlarında 18 yıldır pazar lideriyiz. 2010da hem kart hem de üye işyeri hacminde pazar lideriyiz. Bu da hem tüketicinin hayatında hem de üye işyerlerinin hayatında önemli bir yerimiz olduğunu gösteriyor. Kriz sırasındaki yaklaşımız; musterilerimizi tereddütsüz destekleme şeklinde oldu.. 850 şubelik ağımızın 760ı zaten tamamen perakende müşteriye yönelik. Herhangi bir segmentte zikzak yapmamış bir banka olmamız hem bankada çalışanların müşteriye yaklaşımı, hem de müşterilerin gözündeki Yapı Kredi algısı, Yapı Krediyi güvenilir banka olması açısından ciddi biçimde öne çıkarıyor.
2010da 60 şube açıp 1200 personel alacak
l Yapı Kredi 2010 yılında neler yapacak?
2007 ortası ile 2008 sonu arasında yaklaşık 240 tane şube açtık. 240 şube Türkiyede orta boy bir banka demek. Ondan sonra 2008 yılının son çeyreğinden sonra şube açılışlarını biraz askıya aldık. 2009 yılının son çeyreğinde de tekrar şubeleşmeye devam ederek 7 tane daha yeni şube açtık. 2010 yılında 60 tane daha yeni şube açacağız. Açılan ve mevcut şubelerdeki müşteri sayısını artırmak ve o müşterinin ilişki seviyesini yükseltmeyi hedefliyoruz. Türk bankacılık sisteminin bu yıl kredi tarafında yüzde 15 civarında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Bizim de kredilerde yüzde 18-20 arasında büyüme hedefimiz var. Mevduat tarafında sektör yüzde 9, Yapı Kredi de yüzde 12-15 oranında büyüyecek. Yapı Kredinin hedefleri
bu yıl hem ülkeden hem de sektör ortalamasından daha yukarıda bir büyümeyi yakalamak.
l Kaç personel alacaksınız?
Bir şubeyi 6 ila 8 kişi arasında açıyoruz. Yaklaşık bin ile bin 200 yeni personel alacağız.
Ayfer Arslan/ Akşam
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/turk-bankalarina-saygi-duyulmali/269924