Risk yönetimi hem yeni hem gelişen bir konu
Tarih: 18 Şubat 2010 - 15:19
Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cüneyt Sezgin, ''Önümüzdeki dönemde Kurumsal Risk Yönetimi ilkelerini benimseyen ve uygulayan kurumlar değişen ve artan rekabet ortamında avantaj sağlayacaklardır'' dedi.
Garanti Bankası'nın, iş dünyasının temsilcileri için düzenlediği Risk Yönetimi Konferansı'nda yaptığı konuşmada Sezgin, Kurumsal Yönetim'in, tüm paydaşlarının beklentilerine uygun, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir performans gösterme hedefinin güvencesi olduğunu belirtti.
Sezgin, Kurumsal Risk Yönetiminin ''kurum değerinin korunmasını ve geliştirilmesini'' hedeflediğini dile getirerek, kurumların, bu hedefler doğrultusunda risk yönetimi, kontrol, denetim ve uyum sistemlerini bir bütün olarak ele alıp, yukarıdan aşağıya herkesin dahil olduğu bir yapılanma içerisinde tesis etmeleri gerektiğini kaydetti.
Bu sistemler çerçevesinde kurumların kendi yapılarına uygun şekilde, karşılaşabilecekleri olası riskleri tanımlaması, ölçmesi, doğru yöntemler ve araçlarla yönetmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
''Önümüzdeki dönemde Kurumsal Risk Yönetimi ilkelerini benimseyen ve uygulayan kurumlar değişen ve artan rekabet ortamında avantaj sağlayacaklardır. Risk yönetimi büyük bir evrenin parçasıdır. Kurumsal yönetim içinde ele alınan risk yönetimi çok daha önemli olacaktır.
Sadece büyümek, verimlilik, karlılık ve piyasa payı yeterli değil. Uzun vadeli bir şirket olabilmek için sürdürülebilir, uzun vadeli bir performans sistemini kurabilmek önemli. Risk yönetimi artık fırsatları gerçeğe dönüştüren bir fonksiyon olarak ortaya çıkmaktadır. Geçmişte kayıpları azaltmak yerine konulan risk yönetimi bugün fırsatlardan daha fazla faydalanmak amacına dönüşmüştür.''
Kurumsal risk kültürünün iş yapış biçiminin içinde olması gerektiğini vurgulayan Sezgin, Kurumsal Risk Yönetim sisteminden beklenen faydaların net şekilde ortaya konulması gerektiğini anlattı.
Sezgin, Kurumsal Risk Yönetimi'nin bir proje değil, bir kültür değişimi ve süreç olduğunun anlaşılması gerektiğini belirti.
-GARANTİ BANKASI GENEL MÜDÜR YARDIMCISI EGEMEN-
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Tolga Egemen ise Risk yönetimi kültürünün, ekonomik konjonktüre paralel olarak, uluslararası piyasalarda son yıllara damgasını vuran, yeni ve sürekli gelişen bir konu olduğunu kaydetti.
Egemen, yaşanılan krizin etkilerinden birinin, öncelikler arasında yer alması gereken risk yönetimini, yeniden gündeme getirmesi olduğunu vurgulayarak, ''Profesyonel anlamda risk yönetimi sistemini oluşturmanın yanı sıra, bu anlayışın kurumlarda ve zihinlerde bir standart haline getirilmesinin, öncelikli hedef olması gerektiğine inanıyoruz'' dedi.
-CHRISTIAN DEBUS-
KPMG Almanya'nın Kurumsal Finansal Risk Yönetimi Danışmanlığından Sorumlu Ortağı Prof. Dr. Christian Debus da, kurumların sahip olması gereken entegre finansal risk yönetimi ve piyasa koşullarında risk yönetiminin öneme değindi.
Debus, kurumların, modern risk yönetimi açısından, nakit akışını belirleyen, kaynakları tanımlayan, öngörülerden sapmaların zamanında fark edilmesini sağlayan detaylı likidite planlama sistemleri uygulaması gerektiğini ifade etti.
Likiditeyi sürdürülebilir şekilde piyasaya sağlamanın ve düzenli izlemenin çok önemli olduğunu vurgulayan Debus, şunları kaydetti:
''Etkili finansal risk yönetimi; döviz kuru, faiz oranı, emtia fiyatları ve karşı taraf riskiyle likidite yönetiminden bağımsız düşünülemez. Finansal krizde, şirketlerin iyi bir hazine biriminin kendilerine katacağı değer konusunda bilinçlenmesi, nakit ve risk yönetiminin, merkezi bir yapıda entegre örgütlenmesi eğilimini hızlandırdı.
İyi işleyen bir finansal risk yönetimi sistemi için çok iyi metodolojiler, süreçler ve sistemler mevcut. Ancak tek bir çözüm yolu yok. İş modelleri ve riske maruz kalınan durumlar farklı özellikler içerdiği için, her kurum, gereken şeffaflık, hesap verebilirlik ve kurumsal yönetişim seviyesine ulaşmak amacıyla, kendine has yöntemini tanımlamalı.''
Debus, finansal piyasalarda yaşanan krizin, şirketlerdeki finansal risk yönetimine yönelik beklentileri ve zorlulukları artırdığını dile getirerek, finansal piyasalardaki krizin yatırımcıların risk farkındalıklarını artırarak fon arzının sınırlı hale gelmesine, kredi riskini karşılamak için faizlerin yükselmesine ve şeffaflığa yönelik ilave zorunluluklarının getirilmesine neden olduğunu söyledi.
Finansal risklerin, finansal sonuçlar ve likidite üzerinde önemli etkiler yarattığını vurgulayan Debus, döviz kurları, faiz oranları ve emtia fiyatlarında görülen yüksek oranda dalgalanma sürerken, karşı taraf riski ciddi bir oranda yükselttiğini belirtti.
Debus, ''Finansman koşullarının zorlaşması, satışlardaki keskin düşüşler ve piyasa fiyatlarındaki risklere bağlı olarak nakit akımlarında oluşan önemli tehditler şirketlerin hazine bölümleri üzerinde ciddi baskılar yaratmaktadır. Şirketlerin hazine bölümleri ileri tahmin ve likidite kontrolü yöntemleriyle şirketin finansal durumu doğru anlamak, nakit akımlarını sofistike risk yönetimleriyle istikrarlı hale getirmek, nakit parametrelerini saptayarak ve sürdürülebilir bir işletme sermayesi yönetimi uygulayarak fon temin etmek durumundadır'' diye konuştu.
Modern risk yönetimi biriminin en önemli özelliğinin, riske maruz kalınan durumların kapsamlı şekilde ölçümlenmesi olduğuna değinen Debus, risk metriklerine ek olarak, geçerli piyasa parametrelerinin belirsizliğinin hesaba katılarak finansal koruma stratejileri aracılığıyla, risk etkisinin değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/risk-yonetimi-hem-yeni-hem-gelisen-bir-konu/269197