Yazdır

Akkurt, 'Başarılı olanı taşlamayı severiz' (2)

Tarih: 11 Şubat 2010 - 13:10

Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, bankaların kredileri azalttıkları yönündeki eleştirilerle ilgili olarak, ''Biz başarılı olanı arada bir taşlamayı severiz herhalde. Kamuoyunda öyle bir trend oluştu. 'Yurt dışında öyle, o zaman Türkiye'de de böyle' diye düşünüldü. Ama sonuçta bankacılık sektörü...

. Düzenlediği basın toplantısında konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Akkurt, mevduat toplamaya sınırlama getirilmesi konusuyla ilgili soru üzerine, bütün dünyada sektörle ilgili düzenlemelerin yaygınlaşacağı, yeni kuralların gelebileceğinin açık olduğunu, ancak bunların büyük çoğunluğunun Türkiye'de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BBDK) tarafından uygulandığı için krizi rahat atlattıklarını söyledi. Akkurt, şöyle devam etti: ''Diğer ülkelerde, benim de hep sorguladığım bir konu, bankalar uçarken, her türlü işlemi yaparken oradaki kamu otoritesi ne yaptı? Bence tamamıyla seyrettiler. Şimdi 'biz bunu nasıl toparlarız'ı düşünüyorlar. Onun için de her gün yeni bir şey çıkıyor. Türkiye tabii buna kayıtsız kalamaz. Zaten Türkiye, BIS'ın (Bank For International Settlements-Uluslararası Ödeme Bankası) üyesidir ve onlara uyar. BIS, uluslararası standartlar oluşturup herkesin bir kulüp gibi buna geçmesini istiyor. Türkiye'nin, Batı dünyası ve globalleşen dünyadan ayrı kalmamak için bankacılık sektöründe uluslararası kurallara benzer bir kulvar içinde hareket etmesi gerekmektedir. O açıdan Batıda düşünülen bazı uygulamaların Türkiye'de de tartışılması, Bakan tarafından dile getirilmesi normaldir. Ama 'yüzde 10 ket koyacağım veya yapacağım', daha tartışma halinde bir konudur.'' -''USLU BANKACILIK YAPTIK, NİYE CEZALANDIRILIYORUZ ANLAMIYORUM''- Ziya Akkurt, bir gazetecinin, ''Türkiye'de bankalar sanki cezalandırılıyormuş gibi bir hava yaratılıyor? Son dönemdeki açıklamalar, eğilimler o yönde. Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?'' sorusu üzerine ise esprili şekilde, ''Biz Türk bankaları uslu bankacılık yaptık. Niye cezalandırılıyoruz anlamıyorum'' karşılığını verdi. Akkurt, şöyle konuştu: ''Bütün dünyada bir rüzgar esiyor. Türkler olarak bu olayı çok severiz. Biz Türkiye'de kumar oynamadık, toksik asset yaratmadık ama kredileri bankalar azalttılar diye çok yüklenildi. Bunun iki sebebi var. Bir; talep olmadığı için zaten kredi rakamları düştü. İki; öyle bir dönemdi ki bankalar değil, firmaların kendileri, mal sattıkları daha küçük ölçekli firmalara verdikleri kredileri kapattılar. Hiç kimse açık hesap veya çek almaz oldu. Hiç kimse bunu tartışmadı. Herkes 'bankalar yaptı, bankalar bunun sebebidir' diyor. Bunu da normal karşılamak lazım. Neden? Biz başarılı olanı arada bir taşlamayı severiz herhalde. Kamuoyunda öyle bir trend oluştu. 'Yurt dışında öyle, o zaman Türkiye'de de böyle' diye düşünüldü. Ama sonuçta bankacılık sektörü özellikle bu krizden alnının akıyla çıktı. 2001'den sonra son derece düzgün şekilde gerçek anlamda bankacılık yapılıyor. Onun için bankaları suçlamak biraz yersiz.'' -''(HARÇLAR) SÜREKLİ OLMAMASI ÖNEMLİ''- Bonus dağıtılması konusunda ise Akkurt, ''Türkiye'de hiç zarar etmiş bir bankanın bonus dağıttığını duymadım. Ama Amerika'da, Avrupa'da duydum. Batmış banka hala bonus dağıtıyor. 1 milyon dolar, 2 milyon dolar değil, 20, 30, 50 milyon dolar... Bunlar antipatik oldu, toplumun dikkatini çekti. Batmış bir kuruluşun yöneticisine para ödemek... Bunların bir kısmı da devlet zoruyla ayakta tutulmaya çalışılıyor. O zaman Obama'nın, Gordon Brown'ın buna tepki göstermesi çok doğal. Ama Türkiye'deki herhalde farklı bir anlayışla yapıldı'' şeklinde konuştu. Akkurt, banka şubelerine harç uygulaması konusuyla ilgili de ''Harç meselesi var. 'Evet hoş olmadı, odur, budur...' Ama şunu da unutmamak lazım; Türkiye Cumhuriyeti ayakta kalabilmek için çok fazla piyasaya likidite vermek zorunda kaldı. Biz hepimiz aynı gemideyiz. Biz üstümüze düşen yardımı yaptık, bu harçlar da geldi, onu da belki kabul ettik, ama bunun sürekli olmaması önemli. Sınırlı olması önemli. Çünkü oradaki bazı maliyetler bizlerin şube açma politikalarımızda, yer belirleme konusunda iki kere düşünmemizi gerektiriyor'' dedi. -''FAİZ VE FİYAT REKABETİNİN SONU YOK''- Akbank Genel Müdürü Akkurt, Hüsnü Özyeğin'in bankacılık sektörüne geri dönmesiyle ilgili de rekabetin ''güzel'' olduğunu vurgulayarak, günümüzde Türkiye'de rekabetin hizmet kalitesi ve hizmet sunma yönünde yoğunlaştığını belirtti. Akkurt, ''Çünkü faizle ve fiyatla yapılan rekabetin bir yere varmadığı, bunun ekonomik sonunun olduğunu herkes bildiği için rekabet o tarafa doğru kaymıştır. Hüsnü Bey'in de tekrar sahalara dönmesi bize mutluluk verir. Mutlaka piyasaya yeni şeyler katacaktır. Onu izlemekten zevk duyacağız'' yorumunu yaptı. IMF ile ilgili ise Akkurt, şu görüşlerini dile getirdi: ''Türkiye bence makus talihini yıkmıştır. IMF'siz de yoluna devam edebilecek kapasitede bir ülkedir. 2009'un sonunda olsaydı belki piyasalarda güven teşkil edebilirdi. Şimdi olmasının bana göre bir anlamı kalmadı. Not artışları zaten geldi. Mühim olan Türkiye'nin orta vadeli programı, mali kuralı, ciddiyetle devam ettirmesidir. Belki IMF olmadan not artışlarının devam etmesi, Türkiye için çok çarpıcı bir başarı hikayesi olacaktır. Öteki açıdan da baktığımızda, durup dururken şu sıralarda her şey düzelmişken, IMF ile anlaşmaya girmek de belki farklı yorumlanabilir diye düşünülebilir. Bizim tüm hesaplarımız IMF olmayacakmış gibi yapılmıştır. Eğer IMF anlaşması olursa ortaya koyduğumuz rakamlar daha iyiye gider.'' -''TEKNOLOJİYE 155 MİLYON DOLAR''- Ziya Akkurt, 350 milyon liralık yatırımın nerelere yapılacağı sorusu üzerine de bunun yaklaşık 155 milyon dolarlık kısmının belli teknolojilerin altyapısına harcanacağını, geri kalan miktarın şube yenilenmesi, şube açılımları, ATM alımı gibi konulara yatırılacağını bildirdi. Bir toparlanma yılı olan 2009 yılında kredibilitesi problemli olan şirketlere ağırlık verdiklerinin altını çizen Akkurt, ''Ekonomide 'rüzgarın estiği' dönemde pek çalışılmaması gereken gruplar vardı. Oralarda çalışmalar yaptık'' dedi. Karlılığa ilişkin bir soru üzerine de Akkurt, karın büyük kısmının normal bankacılık faaliyetlerinden geldiğini, buradaki büyümede Hazine bonolarına yaptıkları yatırımların da etkisi olduğunu kaydetti. Bankanın müşterisiyle olan ilişkisinin temelinde hep bir kredi olduğunu ifade eden Akkurt, kredilerdeki büyümenin bankanın motoru olacağını söyledi. Akbank Genel Müdür Yardımcısı Cem Mengi de 2010 yılındaki özelleştirme programına değinerek, özelleştirmelerde 51 milyar dolarlık proje büyüklüklerinin söz konusu olduğunu, bunun yüzde 70'inin borçla yapıldığı varsayıldığında, söz konusu oranın 35 milyar dolarlık borçlanmaya tekabül ettiğini söyledi. Mengi, banka olarak bu alanda yüzde 15-20'lik pay almayı hedeflediklerini, bunun da 5-6 milyar dolar gibi proje finansmanı anlamına geldiğini ifade etti. Akbank Başekonomisti Fatma Melek ise bu yıl bankacılık sektörü kredilerinde en az yüzde 15 oranında artış, ihracatta yüzde 15'lik büyüme beklediklerini, Türkiye'nin da yüzde 4'ün üzerinde büyüyeceğini öngördüklerini bildirdi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/akkurt-basarili-olani-taslamayi-severiz/268741