Yazdır

İşte Halkbank'ın büyüme stratejisi

Tarih: 10 Şubat 2010 - 16:11

2009'da Halkbank için kredilerde büyümenin motoru bireysel ve kurumsal taraf oldu. Banka, artık daha dengeli bir kredi portföyü taşırken genel amaçlı tüketici ve konut kredilerinde ağırlığını artırmayı planlıyor.

* Ece CEYHUN - DÜNYA GAZETESİ BORSA / FİNANS SERVİSİ Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Aslan, 2010'da bireysel ve kurumsal bankacılık alanlarında daha fazla büyüme potansiyeli yakalamayı öngördüklerini söyledi. Aslan, 2009 yılında da bu iki segmentte önemli bir atak gerçekleştirdiklerini anlattı. Aslan, reel kesimi finanse eden bir yapıya kavuştuklarını ifade ederek KOBİ bankacılığı misyonlarının da sürdüğünü ama bu dönemde bu tip işletmelerden gelen kredinin talebinin zayıfladığını aktardı. Aslan, reel sektörü desteklemek için daha ucuz ve esnek bir fiyatlama politikası izlediklerini yabancı para cinsinden kaynaklarını daha fazla krediye aktarmayı planladıkları bilgisini de paylaştı. Aslan, "Eylül 2008 - Eylül 2009 arasında sektördeki toplam 14,5 milyar TL kredi büyümesinin 6 milyar TL'sini Halkbank tek başına gerçekleştirdi. Kredi bakiyesinin büyümesi olarak bakarsak, 2009 ortalamasında haftalık 150 milyon gibi büyüme var. Aylık da 500 milyon gibi ilave bir kredi var. Bundan sonrası da çok farklı olmayacaktır" dedi. Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Aslan ile bankayı ve sektörü konuştuk. Aslan, bankanın 2009'da farklı bir yıl geçirdiğini anlattı. 2007 yılında yapılan halka arz sırasında bankanın uzun vadeli perspektifini çizerken 'KOBİ bankacılığı misyonunu sürdürerek diğer bankacılık alanlarındaki Pazar paylarını artıracaklarını' söylediklerini ifade eden Aslan, 9 aylık bilançoya göre kredi portföyünün yüzde 21'inin bireysel kredilerden oluştuğunu kaydetti. Aslan, bireysel kredilerin toplam krediler içerisindeki payının sektörde yüzde 33 olduğunu hatırlatarak "Fakat biz yüzde 21'lere çok düşük seviyelerden geldik. Bilançoda KOBİ kredilerinin toplam kredilerdeki payı yüzde 39, ticari ve kurumsal kredilerin payı yüzde 35, diğer krediler de yüzde 5 civarında. Bu yapı son dönemde özellikle ticari ve kurumsa segmentte büyümenin sonucu olarak ortaya çıktı. 2009'daki en belirgin özelliğimiz sektörün çok üzerinde bir kredi büyümesi gerçekleştirmemiz oldu. Eylül 2008- Eylül 2009 arası kredilerimizi yüzde 25 büyüttük, aynı dönemde sektördeki büyüme yüzde 4 idi. Ticari krediler Eylül 2008 - Eylül 2009 arasında yüzde 33, esnaf kredileri yüzde 8, bireysel krediler yüzde 12 arttı. Bu dönemde sektördeki toplam 14.5 milyar TL kredi büyümesinin 6 milyar TL'sini Halkbank tek başına gerçekleştirdi. Rakiplerimizin farklı davrandığı bir ortamda biz uzun vadeli ilişki tesis etme açısından kredilendirme süreçlerine devam ettik" bilgisini verdi. 2008'in sonlarından başlayarak 2009 üçüncü çeyreğinin sonuna kadar 300 binden fazla bireysel müşteri edindiklerini belirten Aslan, "5 yıl içerisinde bireysel kredilerin bankanın toplam kredileri içindeki payı sektör normlarına gelecektir. En iyi bildiğimiz alan KOBİ, 70 yıllık bir deneyimimiz var ve bu alan Halkbank için her zaman önemli olacaktır. Bunun yanında ticari ve kurumsal firmalar içindeki payımızı büyüteceğiz. Kurumsal ve ticari deki büyümemizin bir sebebi de çalıştığımız KOBİ'lerin zaman içerisinde büyüyerek bu aşamaya gelmiş olmaları" diye konuştu. 2002'de aktif içinde yüzde 7 olan kredilerin payının ise şimdi yüzde 53 düzeyinde olduğunu belirten Aslan, "Artık Halkbank reel kesimi finanse eden bir yapıya kavuştu" dedi. İki kalemde büyüme Daha da artacak 2010'da hedeflerinin bireysel bankacılık ile kurumsal ve ticari segmentte daha fazla büyümek olduğunu vurgulayan Aslan, genel amaçlı tüketici ve konut kredilerini iki önemli kalem olarak gördüklerini söyledi. "Ticari ve kurumsal kredilerde de önemli bir atak gerçekleştirdik" diyen Aslan, burada da talebe bağlı olarak güçlü risk iştahı ile büyümeyi devam ettirmek istediklerini anlattı. Aslan, "Kooperatif ve diğer KOBİ kredilerinde temel olarak varız ama bu segmentte kredi talebi son dönemde görece daha zayıf kaldı" değerlendirmesinde bulundu. Spot kredilerde dahil olmak üzere haftada ortalama brüt 1,5 milyar TL kredi kullandırıldığını aylık bazda da rakamın 5.5-6 milyar TL'ye geldiğini aktaran Aslan "Kredi bakiyesinin büyümesi olarak bakarsak, 2009 ortalamasında haftalık 150 milyon gibi büyüme var. Aylık da 500 milyon gibi ilave bir kredi var. Bundan sonrası da çok farklı olmayacaktır" bilgisini verdi. Özel tertip tahvillerin 2010 itfası 2.7 milyar TL Halkbank'ta 2002'de menkul kıymetlerin aktif içerisindeki payının yüzde 81 olduğunu hatırlatan Aslan, artık bu oranın yüzde 35'ler seviyesinde olduğunu belirtti. Bu düşüşün devam edeceği mesajını da veren Aslan şöyle devam etti: "İdeali bu düşüşün devam etmesi ancak burada birden fazla değişken var. Öncelikle menkul kıymetler, kredilere nazaran bilançonun daha likit olan bölümü. Likiditenizi yönetmek amacıyla belli bir menkul kıymet portföyü tutmak zorundasınız. Bunun seviyesi de Hazine'nin borçlanma gereğinden, roll over rasyosundan, piyasadaki alınıp satılabilir kağıt miktarından tutunda faizlerin seviyesine, kredi ile menkul kıymet arasındaki marjlara kadar bir çok değişkene bağlı. Bizim temel hedefimiz kredilerin ağırlığını artırma yönünde olacaktır ama sektör normlarını ve piyasadaki fırsatları göz etmek zorundayız. Halkbank bilançosunda yeniden yapılandırma döneminde verilen özel tertip kağıtların toplam itfa tutarı şu anda 5 milyar TL. Döviz cinsi özel tertip kağıdımız kalmadı. 2010 senesindeki özel tertip itfalarımız yaklaşık 2.7 milyar mertebesinde olacak. Kalan kısmı piyasa kağıtlarından olacak. Ana para artı faiz gelirleri ile toplamda 7 milyar TL'nin biraz üzerinde itfamız var. 2011'de özel tertip itfamız yok, piyasa kağıtlarından var. Temel hedefimiz kredilendirme olduğu için itfadan kalan kaynağın likit bir şekilde değerlendirilmesi amacı ile ilişkili olacak menkul kıymet rakamları. Bizim önceliğimiz kredi süreçleri ve reel kesime destek. Elbette ki piyasadaki fırsatları değerlendirmek adına ve likiditemizi yönetmek adına menkul kıymet yatırımları da yapılacak." Reel kesime destek için esnek Fiyat politikası uyguluyoruz Aslan, dış ticaretten aldıkları payında Eylül 2008'de yüzde 3.15 düzeyinde bulunurken bu rakamın Eylül 2009'da 5.22'ye yükseldiğini kaydederek dış pazarlara açılma konusunda eskiye nazaran daha geniş coğrafyadan ve segmentten firmaların önemli atılımlar gerçekleştirdiğini anlattı. 2010'da yavaş da olsa toparlanmanın ihracat pazarlarına yansıyacağını da belirten Aslan, "Türkiye'nin komşularla sıfır sorun politikası sonucu ticari ilişkiler de gelişiyor. Suriye, Rusya ile kurulan iyi ilişkiler reel kesime de kapı açıyor. 2010'da bu noktada önemli gelişmeler olacak. İhracat rakamları yükselecek. Bunu kolaylaştırmak için belli planlar yaptık. Reel kesime azami aracılık yapmış olmak için fiyatlarımızı daha esnek ve ucuz tutmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Takibe düşmüş alacak Rasyosu sektörün altında Halka açık bir banka oldukları için yatırımcılarla sık sık konuştuklarını ve yatırım bankalarının analist raporlarını takip ettiklerini belirten Aslan, kriz sürecinde analistlerin KOBİ segmentinde yaşanan problemlerden dolayı en çok KOBİ bankası olarak bilinen Halkbank'ın etkileneceğini düşündüğünü kaydederek "Halkbank'ın takibe düşmüş alacaklar rasyosu sektörün altına düştü. Bu da 2001 krizinden beri ilk defa yaşandı. Sektörde takibe düşmüş alacak rasyosu yüzde 5.2 iken bizde yüzde 5 seviyesinde kaldı. Bunun 1.8'i 2003 öncesi dönemden geliyor. Bir diğer ifadeyle 2003 öncesindeki takipleri hariç tuttuğumuzda bankamızın rasyosu yüzde 3.2'ye düşmektedir. 2008 sonunda sektörde takip rasyosu yüzde 3.6 biz de ise yüzde 4.7 idi. Takibe düşmüş alacak rasyosunda aşağı yönlü bir gelişim bekliyoruz. Ancak hızlı bir düşüş olmayacaktır. Takibe düşmüş şirketlerin geri kazanılması zaman alacaktır. Düşüş de ağırlıklı olarak yeni kredi vermekten kaynaklanacak. 2010'da takip için ayrılan provizyon kaleminin de yıllık bazda 2009'da ayrılan karşılıklardan daha az olacağını tahmin ediyoruz" şeklinde konuştu. Yabancı para cinsinden kaynağımızı Daha aktif kullanmayı hedefliyoruz Bankanın yabancı para mevduatının krediye dönüşüm rasyosunun sektörle karşılaştırıldığında oldukça düşük olduğunu da söyleyen Aslan şöyle devam etti: "Yabancı paranın önemli bir kısmını krediye dönüştürememişiz. Eylül 2008'de yüzde 49 olan oran 2009'da yüzde 62. Önemli bir büyüme ama rakiplerimizin altında. Bunu kullanmak istiyoruz. Özellikle Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası'ndan temin ettiğimiz ucuz maliyetli uzun vadeli krediler var. 4 yıl vadeli işletme, 7 yıl vadeli yatırım kredisi olarak kullandırıyoruz. Vadesi geldiğinde de yeni müşteriler ile bunları kullandırarak çeviriyoruz. Çünkü 30 yıl vadeli temin ettiğimiz krediler de var. Bu kapsamda yeni görüşmeler de yapıyoruz. 1 milyar dolar üzerinde kullandırdık ama bunun bir yarısı kadar daha bize tesis edilmiş kaynak var. Proje finansmanında biz de varız diyoruz." 2010 bankaların aktif büyütme yılı olacak 2009 yılını bankacılık sektörü açısından değerlendirildiğinde Merkez Bankası'nın faiz düşürdüğü bir ortamda sektörün aktifi ile pasifi arasındaki vade uyuşmazlığının faiz gelirlerini artırdığını bunun da karlılığı yükselttiğini hatırlatan Aslan, "2010 da menkul kıymetlerde yazılan karlar 2009 kadar yüksek olmayacak. Çünkü menkul kıymetler yeniden fiyatlandırılacak ve getiriler daha düşük seviyelerde oluşacak. Bu da marjları daraltacaktır. Ancak bankalar aktiflerini kredi vererek büyütme şansına sahip olacak. Çünkü bizi daha iyi bir ekonomik ortam bekliyor olacak. Böyle bir ortamda menkul kıymetler ile kredi getirileri arasındaki pozitif fark bankaların kar marjlarını korumalarına yardımcı olacak" dedi. Kredi talebinin ekonomik düzelmeye bağlı olarak 2009'un üzerinde gerçekleşmesi durumunda 2010'un aktif biriktirmek için iyi bir yıl olacağını öngören Aslan, en az yüzde 15 kredi büyümesi beklediklerini ifade etti. Aktif kalitesinde de yükselme olacağını düşünen Aslan, beklentilerini şöyle anlattı: "Banka bazında çok farklıdır ama yüzde 15 kredi büyümesinin olduğu sektörde menkul kıymetlerinizin ağırlığı değişmeyecekse diğer aktiflerle beraber yüzde 18-19'luk aktif büyümesini getirebilir. Bir de batık kredi hızı yavaşlayacaktır. Hatta eski batık kredilerde tahsilatlar başlayacaktır. Bunları üst üste koyduğumuzda sektörde daha kaliteli bir aktif yapısı olacak ve kredilerin payı artacak. Bu da menkul kıymet marjlarındaki daralmayı kısmen kompanse edecektir. Bu arada bankaların bilançolarına baktığımız zaman daha önceden yüksek faizlerle alınmış menkul kıymetlerin üzerinde bir kar var. Bankalar bu karı kısmen realize ettiler kısmen etmediler. Eğer bu karı realize etmek isterlerse önlerinde bir engel yok. Fakat satış yaptıktan sonra yerlerine yeni alacakları menkul kıymetler bankaların marjlarını iyice daraltacağı için bu yola kısıtlı olarak başvuracaklardır. Bir diğer ifadeyle menkul kıymetler üzerinde birikmiş sermaye karlarının tamamını realize etmek yerine bunu zamana yaymaya çalışacaklardır." Hazine'nin 10 yıllık tahvili reel sektörün önünü açar Geçtiğimiz ocak ayında cumhuriyet tarihinin ilk 10 yıllık yerel para cinsinden borçlanmasını gerçekleştiren Hazine'nin reel sektörün uzun vadeli borçlanmalarının önünü açtığını da kaydeden Aslan, "Hazine'nin 10 yıllık tahvil borçlanması çok önemli bir kilometre taşı" dedi. TL cinsi uzun vadeli aktifleri fiyatlarken şimdiye kadar ölçü alınabilecek bir enstrüman olmadığına işaret eden Aslan, ileriki dönemlerde benzeri ihraçların şirketler tarafından da yapılabileceğini söyledi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/iste-halkbankin-buyume-stratejisi/268675