Dolarda 1.30 senaryoları
Tarih: 23 Ocak 2010 - 14:03
Ekonomist'in geçen hafta kapak haberi bir boyutu döviz senaryoları üzerine kurulmuştu. İşte o haber...
Dolarda 1.30 senaryoları
Borsada olduğu gibi sıcak para piyasalarında TL lehine iyimserlik hakim. Merkez Bankası Başkanının açıklamalarına da dayanarak bu yılın TL yılı olabileceği ileri sürülerken özellikle dolar senaryolarında 1.30ların dillendirilmeye başlanması dikkat çekiyor. Bu da Türkiye ekonomisi ile ilgili risk algısının pozitife dönmesine bağlanıyor.
Kayhan Öztürk / Ekonomist
2008in son seyreğinde başlayan global krizin etkisiyle alt süt olan global piyasalarda, 2009un ikinci yarısından itibaren başlayan toparlanma süreci, 2010 yılının ilk günlerinde de artarak devam ediyor. Özellikle yurt dışı borsalarda gözlenen yükseliş eğilimi, yeni yılda da etkisini koruyor.
Global piyasalardaki bu olumlu hava, Türkiyede daha fazla hissedildi. Başta bankacılık sektörünün sağlam duruşunun yardımıyla global krizden en az etkilenen ülkelerden biri olan Türkiye, gelişmekte olan piyasalar içinde en dikkat çeken ülkelerin başında geliyor.
Yeni yılla birlikte not artırımı ve IMF ile anlaşma haberleri, Türkiyedeki bu olumlu havayı pekiştiriyor. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere ekonomi yönetiminden gelen IMF ile anlaşmak üzeriyiz mesajları, borsanın yanı sıra bütün piyasalarda etkisini gösterdi. Yunanistan, İspanya gibi Avrupa ülkelerinden gelen kötü haberlerin etkisiyle bir ara yüzde 9un üzerine çıkarak, yüzde 10a doğru yaklaşma sinyalleri veren bono faizleri, IMF ve not artırımı haberleriyle tekrar yüzde 8.5lara gerilerken, 1.50nin üzerine çıkan dolar kuru tekrar 1.50nin altına inerek 1.47 seviyelerine oturmuş gözüküyor.
Pozitif risk algısı arttı
Artan bu iyimser hava, piyasalardaki risk algısını da pozitif yönde etkiliyor. Piyasalardaki iyimserliği üç ana nedene bağlayan TSKB Hazine Müdürü Aslı Hancı, bunları şöyle sıralıyor:
Birincisi, yurt dışındaki pozitif hava⦠Özellikle borsalar çok yükseldi. S&P ve DJ endeksleri yükseliyor. Bu durum, bütün yatırım araçlarına yansıyor. İkincisi Türkiyenin rating notları artıyor ve artmaya devam edeceği beklentileri devam ediyor. Üçüncüsü ise çok ısınmış olan IMF beklentileri. Bütün bunlar piyasalarda pozitif risk algısını artırıyor.
2010 başlarında 2009da gördüğümüz genel trendlerin bıraktıkları yerden devam ettiğini söyleyen Yapı Kredi Yatırım Ekonomist ve Yatırım Stratejisti Murat Berk ise büyük resimde henüz önemli bir değişiklik yaşanmadığını söylüyor.
Kriz devam ediyor
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray ise gelinen noktayı Yurt dışında en kötü geride kaldı. İyileşme başladı, fakat yavaş; hala kırılganlıklar var, kriz devam ediyor sözleriyle açıklıyor. Avrupa ve ABDnin teknik olarak resesyondan çıkmakla birlikte sorunların devam ettiğini belirten Demiray, özellikle Avrupada, Yunanistan, Porteiz, İrlanda ve Yunanistanda sorunların çıkabileceğine dikkat çekiyor.
Krizden çıkışın en önemli göstergesi olarak ABDnin tarım dışı istihdam verisini gördüğünü belirten Demiray, Hala kötü olan bu veri iyileşmeden, dünya krizden çıktı diyemiyoruz diyor.
Türkiye bölgesinin efendisi
Yani global kriz açısından alınan önlemlerin sonuçlarından ötürü bir iyileşme olsa da kırılganlıklar devam ediyor. Ancak Türkiyede durum, yurt dışından daha iyi görünüyor. Bu da kendi ekonomisi ve piyasalardan kaynaklanan bir sorunu olmayan Türkiyenin, global krizin yarattığı ortamdan ötürü piyasalarında dalgalanma yaşanmasına bağlanıyor.
Türkiyeyi bölgesinin efendisi olarak tanımlayan Akbank Genel Müdür Vekili Reşit Toygar, siyasi/diplomatik bir kriz olmasına rağmen İsrailin özür dilemesini, Türkiyenin güçlü pozisyonuna bağlıyor.
IMF beklentileri ve not artırımlarının, dışarıdaki iyimser havayla birleşerek içerideki olumlu havayı pekiştirdiğini söyleyen Toygar, Fitch ve Moodsysten sonra şimdi Standart and Poorsdan (S&P) not artırımı bekliyor. Toygara göre şimdiye kadar hiç not artırmayan S&P de yakında not artıracak. 2010 yılı içinde üç reyting kurumunda da ikinci bir not artışı bekleyen Toygar, Türkiyenin notunun S&P tarafından iki kez, Fitch ve Moodys tarafından ise birer kez daha yükseltilmesini bekliyorum diyor.
Dolar 1.30 olur mu?
Peki bundan sonra piyasaların yönü ne olacak? Bu konjonktürde hisse senedi, emtia piyasaları gibi riskli varlıklar açısından şimdilik nispeten olumlu bir ortam sağladığını söyleyen Yapı Kredi Yatırımdan Murat Berk, şu uyarıyı yapmayı da ihmal etmiyor:
Fiyatların geldikleri seviyeleri de dikkate aldığımızda, büyük risklerin alınması doğru olmayabilir. Bizce piyasaların zaman zaman geçirmesi muhtemel düzeltmeler ötesindeki daha büyük riskler içinde, ekonomilerin tekrar dip yapması bir uçta yer alırken, diğer uçta ise dünyada para politikalarının gereğinden erken normalleşmesi yer alıyor.
Yıl sonu itibariyle dolar kurunu 1.51, gösterge bono için ise yüzde 9.85 tahminini yapan Berk, Fakat yıl içinde zigzaglar görmemiz mümkün diyor. Merkez Bankası'nın son çeyrekte 125 baz puanlık bir faiz artışına gideceğini tahmin eden Berk, şöyle devam ediyor:
2010 sonunda yıllık TÜFE'nin yüzde 6.8'e çıkmasını bekliyoruz, dolayısıyla bono faizlerinde fazla düşüş marjı kalmadığını düşünüyoruz. Fiyatların geldikleri yerleri de dikkate aldığımızda özellikle daha muhafazakar yatırımcılar açısından yatırım araçları arasında bizce dengeli bir portföy oluşturmak daha doğru.
Ekonominin 2009da yüzde 6.6 küçüleceğini söyleyen İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Demiray ise 2010da yüzde 3.5-4 büyüme, Merkez Bankası faizlerinde ise yılın ikinci yarısında büyüme ve enflasyona bağlı olarak 150-200 puan artış bekliyor. Bu ortamda bono faizlerinin yüzde 10larda kalacağını tahmin eden Demiray, döviz konusunda ise şunları söylüyor:
2011deki seçimler, belirsizlik yaratabilir. Bu da IMF anlaşması olsa bile dövizin düşmesini önler. Yani bu ortamda IMF anlaşması olursa, dolar ortalama 1.35-1.40 bandında seyreder. Olmazsa 1.55e kadar çıkabilir.
MB çok iş düşecek
Son günlerdeki iyimser hava ile bono faizlerinin yüzde 9.60tan yüzde 8.5lara, mevduat faizlerinin de yüzde 11lerden 8.5lere kaydığını hatırlatan Akbank Genel Müdür Vekili Toygar, doların 1.30lara düşme tartışmalarına ilişkin sorumuzu şöyle yanıtladı:
Doların 1.30 olma ihtimali var ama inşallah olmaz. Bu durumda Merkez Bankasına (MB) çok iş düşecek. Türkiyenin değerlenmiş kura ihtiyacı yok. Olursa Merkez Bankasının müdahil olacağını düşünüyorum.
Yatırım perspektifi açısından ise dövizde beklenti olmadığını söyleyen Toygar, Kısa vadeli mevduat cazip görünüyor. Olası düzeltmelerde daha uzun vadeli mevduat ve bonoya geçilebilir diyor.
Faizde düşüş sınırlı
Bu yılın ikinci yarısında faiz artırımı beklentileri nedeniyle bono faizlerinde önümüzdeki dönemde daha fazla düşüş olması beklenmiyor. Bono faizlerinde gelinen seviye itibariyle reel faizlerin neredeyse sıfır olduğunu söyleyen bir bankanın yurtiçi piyasalar müdürü, en iyimser senaryoda bile bonoda yüzde 8lerin altının çok zor olduğunu söylüyor. IMF ile anlaşma durumunda gelecek paranın iç borçlanmada Hazinenin yükünü hafifleteceğini söyleyen bankacı, Şu anda ihalelerde yüzde 100 olan borçların çevrilme oranı daha da düşecek, bu da faizler üzerinde düşüş yönündeki baskıyı artıracaktır diyor. Aynı bankacı, bu nedenle bonoda yıl içinde gelişebilecek yukarı atakların alım fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
Faizdeki düşüşün sınırlı olacağını fikrine katılan TSKB Hazine Müdürü Aslı Hancı, içeride veya dışarıda yaşanabilecek olası olumsuz gelişmelerin yaratacağı düzeltmelerin en çok borsayı etkileyeceğini de söylüyor. Doların ise ilk etapta 1.38-1.40 seviyelerine inebileceğini düşünen Hancı, kurdaki hareketlerde artık yapılmama ihtimali piyasalarca düşük görülen IMF anlaşması ile gelecek paranın miktarının belirleyici olacağını düşünüyor. Son günlerde kurlarda yaşanan düşüşte Varlık Barışı yoluyla gelen paranın da etkili olduğunu hatırlatan Hancı, IMFten ciddi bir miktarda para gelirse, dolar 1.30u zorlayabilir diyor.
Yatırımcı ne yapsın?
Bu ortamda 2010 yılının genel olarak iç ve dış gelişmelere bağlı olarak dalgalı ama sonuç itibariyle yatay bir trend izlemesi bekleniyor. Bu noktada bonoda yüzde 9uların üzerine çıkış, alım fırsatı olarak değerlendirilebilir. Aynı şey mevduat faizleri için de geçerli. Riskli yatırımları tercih etmeyenlerin mevduat ve bonoda kısa vadeyi tercih etmeleri, yukarı çıkışlarda ise uzun vadeye kaymaları öneriliyor.
Dövizde ise IMF ve not artırımı beklentileri, düşüş yönündeki baskıyı artırıyor. Dolayısıyla beklenti yok. Ama yurt dışında Yunanistan, Dubai örneklerinde olduğu gibi veya daha sert olumsuz gelişmelerde yukarı ataklar olabileceği unutulmamalı. Bu durumu önceden kestirmek güç olduğu için döviz yatırım olarak önerilmiyor. Ancak döviz yükümlülüğü olanlara düşüşlerde alım öneriliyor.
Faizlerdeki yüzde 8-10 aralığındaki getirileri düşük bulan ve daha riskli enstrümanları tercih edenlere ise hisse senedi veya A tipi yatırım fonu öneriliyor.
ALTININ KADERİ GLOBAL KRİZE BAĞLI
Global krizin ardından güvenli liman arayışlarının 1.200 doların üzerine taşıdığı altın fiyatları, son günlerde 1.100 dolar seviyelerinde yatay seyrediyor. Altının bundan sonraki kaderi de global krizin seyrine bağlı olacak gibi görünüyor. Krizden çıkış beklentileri arttıkça altına yönelik talebin de azalması bekleniyor.
Kısa vadede piyasalardaki iyimser hava devam ederse altın fiyatları 1.000 doların altını deneyebilir. Ancak orta ve uzun vadede global krizin seyrine paralel hareket edecektir. Tabii global çaptaki siyasi kriz ve savaş gibi olasılıkları da gözden uzak tutmamak gerekiyor. Zira İrana, Yemene müdahale olasılıklarının yanı sıra İsrailin Lübnana müdahalesi, Kafkaslarda, Afrikada sürpriz bölgesel çatışmalar ve siyasi gerilimlerin, altın fiyatlarını besleyen faktörler olduğu unutulmamalı.
GÖRÜŞLER
Hala kırılganlıklar var
Aykut Demiray / İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Yurt dışında en kötü geride kaldı. İyileşme başladı, fakat yavaş; hala kırılganlıklar var. Yani kriz devam ediyor. Avrupa ve ABDde teknik olarak resesyondan çıkıldı ama sorun devam ediyor. Avrupada İspanya, Portekiz, İrlanda ve Yunanistanda sorunlar olabilir. Krizden çıkışın göstergesi ABD tarım dışı istihdam verisi iyileşmeden, dünya krizden çıktı diyemeyiz. Türkiyeye gelirsek, bu yıl yüzde 6.62 küçülüyoruz. 2010da yüzde 3.5-4 büyürüz. Merkez Bankası faizleri 2009da toplam 1025 baz puan indirimle yüzde 6.5tan kapandı. Bu yıl ikinci yarıda, büyüme ve enflasyona bağlı olarak 150-200 puan artış olabilir.
Kur fazla düşerse MB müdahil olur
Reşit Toygar / Akbank Genel Müdür Vekili
IMF beklentileri ve not artırımları, dışarıdaki iyimser havayla birleşerek içerideki olumlu havayı pekiştirdi. Fitch ve Moodsysten sonra şimdi Standart and Poorsdan (S&P) not artırımı bekliyoruz. Bonoda yerli bankalar yüzde 9.60larda alım yaparken, yabancılar yüzde 10.5ları bekliyorlardı. Ama hesapları tutmadı. IMF ve yapılan ve beklenen not artırımlarıyla bono faizleri yüzde 10.5a çıkmadığı gibi 8.50ye geriledi.
Bu arada bankalar, bonoları satmaya yanaşmıyor. Krediler çok hızlı büyümüyor. Parayı mecburen bonoya yatırıyoruz. Mevduat yüzde 11lerden 8.5lere kaydı. Bu da bankaların maliyetini düşürmesi açısından pozitifâ¦
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/dolarda-130-senaryolari/267736